Yazıyı okumaya başlamadan önce lütfen kabul buyurun, bir kahve ısmarlayım size. Benden olsun.
Aralık ayını sevenlerdenim ben... Bütün bir yılı gözden geçirmeye bir kapı aralıyor sanki... Sonra hakikatli bir tavrı var aralığın; ağır azam az da efelenen bir duruşu ile "gel hele otur, bir soluklan" diyen. Biraz tatlı sert bir hali... ve bak yine sona geldik hissi! Kendime sakladığım beşinci bir mevsim gibi...
"Aralık" Köklerinden gelen bir soruyla da imtihana çekiyor sanki bizi...
Ne "ara"dık ne bulduk?
Ne ektik ne biçtik?
Tekamül yolundaki bütün sorularımızın en temiz yanıtı gibi...
"Aralık" Bir renk olsaydı ya siyah olurdu ya beyaz. Bir şarkı olsaydı "Bir ihtimal daha var" olurdu ki; Kapanmayan bir kapı, bir umutlu bekleyiş gibi...
"Aralık" Hayatımızda uzuun ve ince bir koridor gibi...
Duvarlarına çentikler atılmış kendince. Ve bütün odaların kapısı yine ona açılırdı sessizce...
"Aralık" Ayar veren, hizaya getiren aksakallı bir bilge gibi... Nerede ve nasıl duracağımızı hatırlatan, aralıklı durmaya nizam veren.
"Aralık" edebiyatın bir dalı olsaydı eğer; söylenen ve söylenmeyen arasındaki sükut... Kesin şiir olurdu bence.
Kendi algımdan ve tasamdan aralık ayı ile aramızdaki münasebet işte böylece. Yılın son yazısı biraz da dertleşme vakti ve hâlidir kendimce.
Aralık "Ocak"ın başında bir tefekkür vakti gibi!
Bakır cezvemde usul usul pişerken kahvem, ağzımda bir akide şekeri gibi duran; ablamın bize öğrettiği bir duayı da iliştireyim izninizle...
"Allah'ım! Yiyene, içene şifa olsun, akıl olsun, fikir olsun, feraset olsun, izan olsun, aşk olsun" Horantamın kadın anaları ne güzel dualar ederlerdi. Rahmetli ananem de derdi ki; "Evvele, ahire, kurtlara, kuşlara, dağlara, taşlara..." diye tekerleme gibi sayar giderdi. Bir muska gibi taşırım kalbimin üstünde.
"İnsan"
Kendisinden başkasına dileyince! Ne güzel insan.
Duaların, iyi dileklerin birleştiren gücüne hayran kalbimle; kahve bitti. Yılın son günü göründü. Çocukluğumun komşu teyzeleri gibi fincanı tabağın kenarına nazik bir şekilde iliştirip "ferah kahvelerin olsun" dedim kendi kendime... Bu yıl kendimi, çokça yüksek sesle konuşurken yakaladım gizlice...İsimleri de karıştırır oldum nedense! Gittikçe ananeme mi benziyorum ne?
Uzaktan bakınca görünene, yakından görünmeyene, bilene, bilmeyene de bir "eyvallah" aralığı gelişiyor sonra... Mavi kadifeden bir yelek gibi, dalımda esen rüzgarı kesen. Cebinden çıkan buruşmuş bir kağıtta şunlar yazıyordu:
“Bu da geçer Ya Hu”
Bana iyi geleni buldurana bin şükürle.
Yaşadığımız her ana anlam katabilmek ülke şartlarında elbette kolay değil!
Elimden geleni yaptım 2021.
Bazen kendi kendime konuşarak, bazen kahveyi taşırarak, bazen yazarak, bazen de susarak.
Bilenler biliyor gayrı "ben ayrılırken güzel ayrılmayı severim" Bir de ağzımızdan çıkan kelimelerin ardını. Bir ümitsizlik çağı aralığında gibiyiz. Lakin ne olursa olsun yarım kalmaya ayarlı bu dünya için ağzımızdan çıkan kelam, önce bize iyi gelsin dileğim.
Hani şair diyor ya;
"Ve şimdi şöyle dua ediyorum Tanrı’ya:
Olanlar oldu tanrım
Bütün bu olanların ağırlığından beni kolla!"
Kalp hizayı severmiş dostlar.
Kendimizle "ara"yı açmadığımız ruh ve beden sağlığımızın yerinde olacağı bir sene diliyorum hepimize... Şimdi elinizdeki kahveler bitiyse eğer; yavaşça fincanı tabağa iliştirin.
"Ferah kahveleriniz olsun."
Ülkemize, milletimize, yurdumuza yuvamıza, kurda kuşa... Bunca nebatın güzelliğine sığınanlara, iyiliği çoğaltanlara, söylenmek yerine söylemeyi bilenlere, her şeye rağmen hayatı latif bir tebessümle karşılayanlara, bir fincan kahvenin hatrını güdenlere, gittikçe ananesine dedesine benzeyenlere...
"Ferah bir yıl olsun"
İyi seneler.
Aralık ayını sevenlerdenim ben... Bütün bir yılı gözden geçirmeye bir kapı aralıyor sanki... Sonra hakikatli bir tavrı var aralığın; ağır azam az da efelenen bir duruşu ile "gel hele otur, bir soluklan" diyen. Biraz tatlı sert bir hali... ve bak yine sona geldik hissi! Kendime sakladığım beşinci bir mevsim gibi...
"Aralık" Köklerinden gelen bir soruyla da imtihana çekiyor sanki bizi...
Ne "ara"dık ne bulduk?
Ne ektik ne biçtik?
Tekamül yolundaki bütün sorularımızın en temiz yanıtı gibi...
"Aralık" Bir renk olsaydı ya siyah olurdu ya beyaz. Bir şarkı olsaydı "Bir ihtimal daha var" olurdu ki; Kapanmayan bir kapı, bir umutlu bekleyiş gibi...
"Aralık" Hayatımızda uzuun ve ince bir koridor gibi...
Duvarlarına çentikler atılmış kendince. Ve bütün odaların kapısı yine ona açılırdı sessizce...
"Aralık" Ayar veren, hizaya getiren aksakallı bir bilge gibi... Nerede ve nasıl duracağımızı hatırlatan, aralıklı durmaya nizam veren.
"Aralık" edebiyatın bir dalı olsaydı eğer; söylenen ve söylenmeyen arasındaki sükut... Kesin şiir olurdu bence.
Kendi algımdan ve tasamdan aralık ayı ile aramızdaki münasebet işte böylece. Yılın son yazısı biraz da dertleşme vakti ve hâlidir kendimce.
Aralık "Ocak"ın başında bir tefekkür vakti gibi!
Bakır cezvemde usul usul pişerken kahvem, ağzımda bir akide şekeri gibi duran; ablamın bize öğrettiği bir duayı da iliştireyim izninizle...
"Allah'ım! Yiyene, içene şifa olsun, akıl olsun, fikir olsun, feraset olsun, izan olsun, aşk olsun" Horantamın kadın anaları ne güzel dualar ederlerdi. Rahmetli ananem de derdi ki; "Evvele, ahire, kurtlara, kuşlara, dağlara, taşlara..." diye tekerleme gibi sayar giderdi. Bir muska gibi taşırım kalbimin üstünde.
"İnsan"
Kendisinden başkasına dileyince! Ne güzel insan.
Duaların, iyi dileklerin birleştiren gücüne hayran kalbimle; kahve bitti. Yılın son günü göründü. Çocukluğumun komşu teyzeleri gibi fincanı tabağın kenarına nazik bir şekilde iliştirip "ferah kahvelerin olsun" dedim kendi kendime... Bu yıl kendimi, çokça yüksek sesle konuşurken yakaladım gizlice...İsimleri de karıştırır oldum nedense! Gittikçe ananeme mi benziyorum ne?
Uzaktan bakınca görünene, yakından görünmeyene, bilene, bilmeyene de bir "eyvallah" aralığı gelişiyor sonra... Mavi kadifeden bir yelek gibi, dalımda esen rüzgarı kesen. Cebinden çıkan buruşmuş bir kağıtta şunlar yazıyordu:
“Bu da geçer Ya Hu”
Bana iyi geleni buldurana bin şükürle.
Yaşadığımız her ana anlam katabilmek ülke şartlarında elbette kolay değil!
Elimden geleni yaptım 2021.
Bazen kendi kendime konuşarak, bazen kahveyi taşırarak, bazen yazarak, bazen de susarak.
Bilenler biliyor gayrı "ben ayrılırken güzel ayrılmayı severim" Bir de ağzımızdan çıkan kelimelerin ardını. Bir ümitsizlik çağı aralığında gibiyiz. Lakin ne olursa olsun yarım kalmaya ayarlı bu dünya için ağzımızdan çıkan kelam, önce bize iyi gelsin dileğim.
Hani şair diyor ya;
"Ve şimdi şöyle dua ediyorum Tanrı’ya:
Olanlar oldu tanrım
Bütün bu olanların ağırlığından beni kolla!"
Kalp hizayı severmiş dostlar.
Kendimizle "ara"yı açmadığımız ruh ve beden sağlığımızın yerinde olacağı bir sene diliyorum hepimize... Şimdi elinizdeki kahveler bitiyse eğer; yavaşça fincanı tabağa iliştirin.
"Ferah kahveleriniz olsun."
Ülkemize, milletimize, yurdumuza yuvamıza, kurda kuşa... Bunca nebatın güzelliğine sığınanlara, iyiliği çoğaltanlara, söylenmek yerine söylemeyi bilenlere, her şeye rağmen hayatı latif bir tebessümle karşılayanlara, bir fincan kahvenin hatrını güdenlere, gittikçe ananesine dedesine benzeyenlere...
"Ferah bir yıl olsun"
İyi seneler.