Geçmişte ne güzel insanlarımız vardı; hak etmedikleri hiçbir şeyi kabul etmez almazlardı. Bunlardan biri de milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’du. İstiklâl marşının kabulünden sonra meclisçe kendisine verilmek istenen büyük meblağı kabul etmeyerek yoksulluk içerisinde vefat etmişti. Örnekleri çoğaltabiliriz ama son yıllardan bir örnek vererek esas konuya gelmek istiyorum.
Yine geçmiş yıllarda başbakanlık yapmış olan merhum Bülent Ecevit’in vefatında para ile ilgili hiçbir hesabı bulunmadığından cenazesini kaldırma işini meclis üstlenmiş ve masrafları meclise ait hesaplardan ödenmiştir.
Hele bir de dışarıdan bir örneği Japonya dan vereyim: Güneşin oğlu lakabıyla anılan imparator, kendi isteği ile imparatorluğu bırakıp ülkeyi demokrasiye geçirip seçimler yaptırıp meclisi kurdurup, kendisi sarayı, eşyalarını ve hizmetkârlarını öylece bırakıp kiralık bir eve taşınıp hayatının sonuna kadar öyle yaşamıştır. Bu olayı sonra sizlere daha kapsamlı olarak ayrı bir yazı ile anlatacağım.
Peki, bütün bunları niçin yazdım? Dün haberleri izlerken, emekli milletvekili maaşları yaklaşık elli bin liranın üzerine yükseltilmiş ve bir tek milletvekili buna itiraz etmemiş. Düşünün bunlar içerisinde yani emekli olan milletvekilleri içerisinde kazara birkaç ay ya da bir iki yıl milletvekilliği yapmış olanlar dahi hak etmedikleri bu maaşı alacaklar. Bakalım ve görelim, bu hak etmeyen milletvekillerinden bir tek kişi çıkıp" ben bu parayı hak etmedim" deyip iade edecek mi? Peki bu yüce millet haklarını sizlere helal edecek mi? Göreceğiz.
Hak, hukuk adalet anlayışım isyan etti ve geceyi uykusuz geçirdim. Kendi emekli maaşımın ne olduğunu henüz bilmiyorum. Zira üç ayda bir alıyorum.
En iyisi bunları Allah'a havale edip kendimizi üzmemek. Allah hâk yapar, pek yapar, en güzelini yapar.
Hayırlı, huzurlu ve sağlıklı günler diler sevgi ve saygılar sunarım.