Kaç gündür içim acıyor.
Elim klavyeye bir gidip bir geliyor. Ne yazsam ağrımı gideremeyeceğimi biliyorum. Bir derde deva da olmayacak ama benim işim yazmak. Sonunda karar verdim bu satırları yazmaya.
Karaman’ın yüz akı basın kuruluşları çok ciddi bir çıkmazın içinde.
Kimsenin umurunda da değil.
Kimse derken de, elinde mukadderata etki edebilecek gücü olanlardan başlayarak diyorum.
Sokaktaki Memet Ağa kimsenin kapsamında değil.
Merkezi idarenin ve yerel yönetimlerin yerel basına bakışı, kendileri için bülten gibi çalışmadıkları sürece şaşı mı şaşı. Sabah akşam onlarla içli dışlı olmadığınız ve elinizdeki gücü onların lehine kullanmadığınız sürece cami avlusu bebeği muamelesi görürsünüz. Hâlbuki basın, devletin kontrol edilemez gücüne karşı halkın yanında saf tutmak için var olmuştur. Yani yönetenleri halk adına denetleyebilmek için.
Demokrasilerin cinsine ve kalitesine göre bu karşılıklı duruş çok ciddi muhteva farklılıkları gösterir.
Türkiye basının içinde bulunduğu duruma bakarak demokrasisinin kalitesini görmek mümkündür. Özellikle korunma mekanizmaları son derece zayıf olan yerel basın için bu durum tam bir çıkmaz sokaktır.
Devletimiz öyle de zenginlerimiz, orta ölçekli esnafımız ve sivil toplum örgütlerimiz farklı mı?
Onları da basına karşı bir demokratik duruş içerisinde göremiyorum.
Uzun yıllardır basın olma onurunu koruduğu için ayakta kalabilmiş güzide kurumlar artık günlük gazete çıkarmaya dayanamaz hale gelerek, haftada üç gün yayın yapmaya karar verdiler. Elbette bu durum onların ticari ve kurumsal kariyerleri için ağır bir yük getirmiştir. Ama ya uzun bir süredir ettikleri zararı bir süre daha sürdürüp iflas edecekler ya da birilerinin önüne başlarını uzatacaklardı. Şimdilik biraz karizma çizilir ama” vakit bakalım ne getirir” denildi galiba…
Yıldan yıla gittikçe azalan ve narhı hiç artırılmayan resmi ilanlar kimsenin derdine deva olur halde kalmamıştır.
Özel ilanlar ve reklamlar son derece komik seviyelere düşmüş, yetmiyor gibi reklam bedelleri yok hükmünde kalmıştır.
Günlük basın kurumlarının zorunlu çalıştıracağı işçi sayısı ve matbuat özelliklerinin yükünü dahi kaldıramayacak duruma gelinmiştir.
Okuyucu ve abone sayıları, yıldan yıla azalmakta ve abone bedelleri tahsilatında ise büyük sıkıntılar yaşanmaktadır.
Neresine dokunsanız dert…
Gazetecilik yapmaya çalışan pırıl pırıl gençlerimizi görüyorum, heyecanlarını anlıyorum ama ileriye baktıkları zaman çok iyi şeyler gördüklerini zannetmiyorum. Halbuki insan onurunu gittikçe yükseklere taşıyan bir mesleğin mensupları olarak mutlu olmak hakları değil mi?
Hiç de öyle görünmüyor. Meslek büyüklerine ve işlerin gidişatına baktıkları zaman onların her gün yayın dünyasında kalabilmek için mucizeler yarattıklarını görüyorlar ve içlerinden, sanıyorum “nereye kadar arkadaş” dediklerini düşünüyorum.
Ben de soruyorum. Nereye kadar?
Karaman’ da Uyanış, KGRT tarihimizdir, onurumuzdur, kültürümüzdür. Anadolu, Gündem aynı duygularla geleceğimiz olan kurumlardır. Günlük ayakta kalma mucizesinin nasıl gerçekleştiğini bir biz biliriz bir de Allah.
Bir de hem yoğun bir istihdam yaratan hem de dinamit gibi kadrolarla haber kovalayan internet medyamız var.- İkide bir rüesamızdan azar işiten- Onların sorunlarına bir sonraki yazımızda değinmek üzere, tüm yöneticilerimize, sanayicilerimize, orta sınıf esnafımıza ve halkın seslerinin kısılmasını istemeyen cümle insanımıza sesleniyorum. Bu gidişata bir el atınız. İnanınız, basın kazanırsa toplum ve mağdur kazanır.