1400 yıllık hukuk tarihimizde yazılan kitapların hepsi, birinci sayfaya temizlik bahsini alır.
Şu anda dünyanın hiçbir ülkesinin kanun kitaplarının hiçbir maddesi kişilerin temizliğiyle ilgilenmez.
Fıkıh/hukuk kitaplarımız, temizleyicileri, temizleme çeşitlerini ve temizlik şekillerini anlatır.
Maddi temizliklerden ve manevi temizliklerden bahseder ve ikisinin de temizlenme yollarını anlatır.
Abdesti olmayan bir insanın namaz kılacağında abdest alması manevi temizliktir.
Cünüp olan birinin yıkanması yine manevi temizliktir.
Kir veya necis bir şeyi yıkamak ise maddi temizliktir.
Hava, su ve çevre kirliliğinden ve onun temizlenmesinden konuşuyoruz. İlim adamları temizleme yolları arıyorlar.
İnsanı temizlemediğimiz sürece çevre temiz olmaz.
Yürürken yola tükürmek, yediği kabuklu maddenin kabuğunu yola atmak, pencereden sigara izmaritini dışarı atmak, gibi şeylerin hepsi adaba ve temizliğe aykırıdır.
Ama bütün bunların toplamı bir tek fabrikanın atıklarına denk olmaz.
Asıl havayı, suyu ve çevreyi kirletenler kapitalist mantıkla iş yapan insanlardır.
Onun için İslam hukuku önce kişinin iç temizliğine dikkat eder ve iman esaslarıyla donatır kişinin gönlünü.
Sonra maddi ve manevi temizliğin yollarını öğretir, sonra hayatta karşılaşabileceği her olayın helalını ve haramını öğretir.
İnsani kanunların içinde “helal” ve “haram” kelimelerinin geçmesine bile izin verilmez.
Onun içindir ki hırsızlık zirve yapar. Cezalar artırılır, hırsızlık yine artmaya devam eder veya hırsızlığın kanuni şekilleri bulunur.
Öldükten sonra dirilişe, hesapların görüleceğine ve cezaların çekileceğine inanmayanlar, bileğine, parasına, adamına, dayısına dayanarak ülkeyi soyup soğana çevirir ve ayrıca saygın insanlar arasına girer.
Para alırken veya verirken paradan iğrendiğiniz oldu mu hiç?
“En pis on şey” araştırmasında kağıt paralar da en pis on şeyin arasına girmiş.
Çünkü paralar her türden adamın elinin dokunduğu maddedir.
Eve gelince ellerinizi yıkarsınız, binlerce hastalıklı ve sağlıklı elin değdiği paranızı yıkamak hiç aklınızdan geçti mi?
Para bizi pisliğe alıştırıyor.
Evliyamız da eşkıyamız da parayı el üstünde tutar.
Evliyamız, helallığına dikkat eder, eşkıyamız ise helal-haram dinlemez.
Paranın pisliğini kanıksadığımız gibi günahlar arasında da kanıksadıklarımız olur.
Mesela, bazı Müslümanlarımız, içkiyi içer ama domuz etini yemez.
Zinayı yapar ama cünüp gezmez.
Zina, domuz eti, sarhoşluk veren her şey haramdır.
Hepsinden uzak durmaya çalışalım.
Bu ramazan orucunu da vesile bilerek Bayramdan itibaren o kötü alışkanlıklarımıza bir son verelim.
Rabbimizin bize emanet olarak verdiği ten ve canımızı temiz tutalım ve yaratılış ayarlarını haramlarla bozmayalım.