Gavurlar bizden ne istiyorlar? Diye bir soru sorsak herkes çevresi, eğitimi, anlayışı, tecrübesi, bağlı olduğu dernek, vakıf, loca, kulüp doğrultusunda cevap verecektir ve bu da normaldir.
Gönül kabınızı ne ile doldurursanız, dilinizden o dökülür.
Habil’i öldüren Kabil’den Trump’a kadar her katil ve zalimin dilinden dökülen, elinden yıkılan her şeyde neyi istediğini en iyi bilen, onu yaratandır.
Allah celle celalühün kitabına baktım ve O Allah celle celalüh, gavurların bu dünyada yalnız bu dünyayı istediklerini ve ahireti ihmal ettiklerini haber veriyor:
فَخَرَجَ عَلَى قَوْمِهِ فِي زِينَتِهِ قَالَ الَّذِينَ يُرِيدُونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا يَا لَيْتَ لَنَا مِثْلَ مَا أُوتِيَ قَارُونُ إِنَّهُ لَذُو حَظٍّ عَظِيمٍ
“(Kârûn, bir gün) kavminin karşısına ziyneti (süsler) içinde çıktı. Dünya hayatını isteyenler "Keşke Kârûn’a verilenlerin benzeri bizim de (olsaydı). Şüphesiz o büyük pay sahibidir." dediler.” (Kasas süresi ayet 28/79)
إِنَّ هَؤُلَاءِ يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءَهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا
“Şüphesiz onlar acele (Dünya) yi isterler. O ağır (âhireti) günü arkalarına bırakırlar.” (İnsan süresi ayet 76/27)
Ahireti inkar eden veya ihmal edenin gözünde bir varil petrol bin insandan değerli olur.
Hırsızın, herkesin hırsız olmasını istemesi ve böylece kendisine “Hırsız” denilmesini engellemek istemesi gibi, herkesin Allah’a giden yolunu kesip kendileri gibi gavur etmek istediklerini haber verir:
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ أُوتُوا نَصِيبًا مِنَ الْكِتَابِ يَشْتَرُونَ الضَّلَالَةَ وَيُرِيدُونَ أَنْ تَضِلُّوا السَّبِيلَ
“Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yolu sapıtmanızı istiyorlar.” (Nisa süresi ayet 4/44)
Allah’ın adaletinin onların sömürgen çıkarlarını engellediğinden kendi çıkarlarına uygun çıkardıkları kapitalist veya komünist kanunlarla insanları soymaya, öldürmeye devam edebilmek için Rabbin belirlediği hak ölçülere göre değil kendi koydukları kanunlara göre hükmederek zulm etmek isterler:
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آَمَنُوا بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَنْ يَتَحَاكَمُوا إِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ أُمِرُوا أَنْ يَكْفُرُوا بِهِ وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَنْ يُضِلَّهُمْ ضَلَالًا بَعِيدًا
“Sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ettiklerini iddia edenlerin, Tağut (put adamlar) önünde muhakeme olmalarını istediklerini görmedin mi? Halbuki, onları inkâr etmekle emr olunmuşlardı. Şeytan onları uzak bir sapıklığa düşürmek ister.” (Nisa süresi ayet 4/60)
Gavurlar, doğrudan Allah’ı inkar edenleri olduğu gibi, “Allah’a inanırız ama peygambere inanmayız” diyerek deizmi isteyenler olacağını, Allaha ve Musa aleyhisselam gibi bazı peygamberlere inanıp, İsa aleyhisselamı inkar edenler gibi olanlardan bahseder ve hepsinin kafir olduğunu haber verir:
إِنَّ الَّذِينَ يَكْفُرُونَ بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ وَيُرِيدُونَ أَنْ يُفَرِّقُوا بَيْنَ اللَّهِ وَرُسُلِهِ وَيَقُولُونَ نُؤْمِنُ بِبَعْضٍ وَنَكْفُرُ بِبَعْضٍ وَيُرِيدُونَ أَنْ يَتَّخِذُوا بَيْنَ ذَلِكَ سَبِيلًا
“Allah'ı ve Rasüllerini inkâr edenler, Allah ile peygamberleri arasını ayıranlar, bir kısmına inanır, bir kısmına inanmayız diyenler, iman ile küfür arasında bir yol edinmek isteyenler,
أُولَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ حَقًّا وَأَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا مُهِينًا
“İşte bunlar, gerçek kâfirlerdir. Biz kâfirler için alçaltıcı azabı hazırladık.” (Nisa süresi ayet 4/150-151)
Gavurluğun her çeşidini uygularken, herkesi soyup sömürürken karşılarına direnenlerin yalnız Müslümanlar olduğunu görenler, O Müslümanlara yol gösteren kitap Kur’an-i Kerime karşı harp ilan ederler ve onun nurunu söndürmek isterler:
يُرِيدُونَ أَنْ يُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللَّهُ إِلَّا أَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ
“Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek isterler. Kâfirler hoşlanmasalar da, Allah nurunu tamamlamaktan başka bir şey istemiyor.” (Tevbe süresi ayet 9/32)
Medine’deki münafık kafirlerin de bahaneler bularak Müslümanlarla beraber kafirlere karşı harp etmekten kaçmak istediklerini haber verir:
إِنْ يُرِيدُونَ إِلَّا فِرَارًا
“Onlar ancak kaçmak istiyorlardı.” (Ahzab süresi ayet 33/13)
Günümüz kaçaklarının da her zaman binlerce bahaneleri vardır.
Harp daireleri, üniversitelerin ilgili bölümleri, araştırma merkezleri kemirgen ve sömürgen gavurlara hizmet emek ve kemiklerden yararlanmak için çağdaş planlar, hileler, stratejiler, taktikler geliştirmek istediklerini bir çok ayette haber verdiği gibi bu ayette de:
أَمْ يُرِيدُونَ كَيْدًا فَالَّذِينَ كَفَرُوا هُمُ الْمَكِيدُونَ
“Yoksa (sana) tuzak mı kurmak istiyorlar? Fakat bu kâfirlerin kendisi tuzağa düşecektir.” (Tur süres ayet 52/42) diyor ve kendi tuzaklarına bin dört yüz yıl içinde düştükleri gibi yine de düşmeye devam edeceklerdir.