Bayramları bize lütfeden Rabbimize hamdolsun.
Bayramları vesile ederek Kur’an-i Kerimin ve Hadisi Şeriflerin çok üzerinde durduğu:
Sıla-i rahmi yerine getiriyor,
Sağ olan anne ve babamızı ziyaret ediyor,
Vefat etmişlerse onların hayatta iken çok sevdiği ahbaplarını ziyaret ediyoruz.
Kendi çocukluk arkadaşlarımızla güzel anıları hatırlayıp, hatırlar yapıyor, hoş olmayan hatıraları hatıralar mezarlığından çıkarmıyoruz.
Dairlerde, fabrikalarda, dükkanlarda, hanlarda, AVM lerde güneş yüzüne hasret tenlerimiz güneş gıdasına doyuyor.
Oksijen denizinde dolaşıyoruz.
Farkına varsak da varmasak da bu ara hava ve su değişimi ile tenimizi tazeliyoruz.
Ama biz, yalnız tenden meydana gelmiyoruz.
Ten ve candan meydana geliyoruz.
Tenimizin gıdası olduğu gibi, canımızın da gıdası vardır.
Tenimizin gıdasını gönderen de Allah celle celalühtür.
Canımızın gıdasını gönderen de Allah celle celalühtür.
Tenimizin gıdasını gönderirken toprak, güneş, su ve havayı görevlendirmiş Rabbimiz.
Canımızın gıdası için Hazreti Adem’den Hazreti Muhammed’e kadar peygamberlerini göndermiş. (Salllallahü aleyhim ve sellem)
Aslında bizim can gıdamız, topraktan gelen gıdalardan daha faydalıdır bize.
Çünkü Güneş, hava, su ve toprakla gönderilen gıdayla bu dünyada yararlanırız.
Peygamberlerle gönderilen gıda ise hem bu dünyamızı hem ahiretimizi güzel eyler.
Rabbimiz, Kur’an-i Kerimi için “Nimet” kelimesini kullanmıştır.
الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الْإِسْلَامَ دِينًا
“…Bugün size olan nimetimi tamamladım ve din olarak size İslâm’ı beğendim….” (Maide süresi ayet 5/3)
Bu nimet bize havadan ve güneşten daha fazla lazımdır.
Bulunduğunuz köy ve şehirlerde İslam’ı iyi bilen insanları ziyaret ediniz.
Ardıç, Çam, Çınar ağaçlarının gölgesi, Çoban çeşmesi, Şeker pınarı, Şarlavuk, Gürlevik gibi şelalelerde ten gıdası aldıktan sonra zihinler tam dingin iken, o mevkide İslami hizmetleriyle öne çıkan değerli insanları ziyaret ederek can gıdanızı tazeleyin.
Konferanslar için gittiğim her şehirde yaşayan alimleri ziyaret ettikten sonra vefat edenlerin hepsine birde dua ile yetinirim ama o vefat edenlerin hizmet şekillerini dinler ve farklı olanları hem uygular, hem de diğer konferanslarımda onlarında yapabileceği şeyleri anlatırım.
Tenimizin gıdasını helal yollardan almak şarttır.
Haram yollardan kazanmak, domuzu yiyip şara, rakıyı içmekte mideyi doldurur ama Allah afvetmezse o mide sebebiyle tüm tenimizi cehennemde yanabilir.
Onun için tenimizi helal yiyeceklerle beslerken canımızı da Trump’ın senatosunun kanunları, Merkelin Avrupa Birliği değerleri, Rusyanın Duma kurallarıyla da toplum canı ayakta tutulabilir ama şarabın sarhoşluğu gibi Avrupa sarhoşları, Amerika berduşları, Rusya hayranları üretip terörü, hırsızlığı, tecavüzü, soygunu, ihaneti..artıararak bu dünyamızı cehenneme çevirdiğimiz gibi ahiretimiz de cehennem olur Allah’ımız hepimizi korusun.
Rabbimiz buyurur:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَاءٌ لِمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِنِينَ
“Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt, gönüllerinizdekine bir şifa ve iman edenlere yol göste¬ren ve rahmet (Kur’an) gelmiştir.
قُلْ بِفَضْلِ اللَّهِ وَبِرَحْمَتِهِ فَبِذَلِكَ فَلْيَفْرَحُوا هُوَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ
De ki: "Allah'ın lütfu ve rahmetiyle, ancak bununla sevin¬sinler. Bu, onların topladıklarından daha hayırlıdır." (Yunus, süresi ayet 10/57-58)
Herkes, katil de maktul de, fakir de zengin de, döven de dövülen de adalet istiyor.
Yönetimde uzaklaştıran adalet istiyor, uzaklaşan adalet istiyor.
Yönetimdeki “adalet” muhalefetteki adalet istiyor.
Hergelen kendi adalet anlayışını uyguluyor.
Halbuki adalet bütün insanlara havayı ayırım yapmadan verenin adaletidir.
Onun adaletiyle hükmedenlerin ahiret sevabını sevgili peygamberimiz haber verirken şöyel buyurmuş:
عن ابن عباس -رضي الله عنه- قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:
يومٌ من إمام عدلٍ خيرٌ من عبادة ستين سنة، وحدٌّ يقام في الأرض بحقه أزكى من مطر أربعين صباحاً
Adil bir imam/yöneticinin bir günü, altmış yıllık (nafile) ibadetten hayırlıdır. Bir Had cezasının uygulanması, kırk sabah yağan yağmurdan daha temizleyicidir” (İsbahani, Et-Terğıb ve etterhib, hadis no 218)
Bize hava veremeyen, su yaratamayan, güneş doğduramayan, buğday bitiremeyen, kendisi ölümlü insanların peşinden gitmeyi bırakıverelim.