Sabahleyin hayata gözlerimizi açarken Euzü-besmele ile açarız. Abdestimize Euzü-besmele ile başlarız. Kur’an-ı Kerimimizi okumaya başlar¬ken Euzü-besmele çekeriz.
Her durumda Allah’a sığınıyoruz.
Sığınanlar, sığındıklarının kurallarına uyarlar.
Rabbimiz:
فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآَنَ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
“Kur'an okuduğunda (okumadan önce) kovulmuş şeytandan Allah'a sığın. ("Euzû billahi mineşşeytanirracim" de)
إِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آَمَنُوا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Çünkü onun, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde otoritesi yoktur.
إِنَّمَا سُلْطَانُهُ عَلَى الَّذِينَ يَتَوَلَّوْنَهُ وَالَّذِينَ هُمْ بِهِ مُشْرِكُونَ
“Ancak onun (şeytanın) otoritesi, onu (şeytanı) kendisine dost edinen ve onunla (Allah'a) ortak koşanlar üzerindedir.” (Nahl süresi ayet 16/98-100) ayetiyle Kur'an okumaya başlarken Euzü çekmeyi bize tavsiye etmiştir.
Kur’an-ı Kerimin çeşitli sure ve ayetlerinde geçmiş peygamberlerin hangi durumlarda Allah'a sığındıklarını haber vererek bizim de aynı du¬rumlarda kendisine sığınmamıza işaret etmiştir.
Firav’unun çağdaş Firavunların zulmünden Allah’ın himayesine sığınmamız tavsıye ediliyor:
وَقَالَ مُوسَى إِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ مِنْ كُلِّ مُتَكَبِّرٍ لَا يُؤْمِنُ بِيَوْمِ الْحِسَابِ
“Musa'da: "Ben hesap gününe inanmayan, büyüklük taslayan herkesten Rabbime ve Rabbinize sığındım" dedi.” (Mü’min süresi ayet 40/27)
Yalnız bizim dikkat etmemiz gereken şey, Allah’ın himayesine sığınırken gönlünde Firavun sevgisi, aklında Firavun kanunları, sırtında Firavun elbisesiyle Allaha sığınılmaz.
İslâm’ı tebliğ ederken kâfirlere karşı konuşma üslûbunda istihza, ala¬ya alma, en önemli konuyu mizaha dönüştürmekten Allah'a sığınmamıza işaret edilmiş. Muhalifler Hz. Musa’ya “Sen bizimle dalgamı geçiyorsun?” dediklerinde Hz. Musa:”Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım” demiş. (Bakara 67) ve istihza/insanlarla dalga geçmenin cahil insanların âdeti olduğuna işaret etmiştir.
Hud suresinin 47 nci ayetinde ne istediğini bilmemekten Allah'a sı¬ğınmaya işaret edilmiştir. Ne istediğimizi, ne zaman isteyeceğimizi, kim¬den isteyeceğimizi çok iyi bilmeliyiz.
Meryem validemiz gibi tanımadığımız biriyle tenha bir yerde karşı¬laştığımızda zararından korunmak için Allah'a sığınacağız. (Meryem 18)
Yusuf (a.s.) gibi dünyanın en güzel kadını gözlerden uzak bir yerde kapıları kapattıktan sonra “Haydi gel” dediğinde tek sığınağımız Allah olacaktır ve ona sığınacağız. (Yusuf 23)
Adalet konusunda suçlunun cezasını onun yakınına çektirerek “ceza¬nın şahsiliği” kaidesini çiğnemekten Allah'a sığınmaya işaret eder. (Yu¬suf 79)
İslâmi bir devlette hâkimler davanın görülmesine başlarken Euzü-besmele çekerler ve zulmetmekten Allah'a sığınırlar ama Allah’ın dediğine göre değil de Firavunun kurallarına göre karar verirse o Euzü-besmele çekmenin ona faydası olmadığı gibi içkiye besmeleyle başlayan gibi olur.
Mümin suresinin 56'ncı ayetinde ulaşılmaz hayaller peşinde koşanlar¬dan Allah'a sığınmamıza işaret edilmiştir.
Cennetten “İhbituu/İniin” fermanıyla sürülmüşüz.
Dünyada biraz dolaştıktan sonra başka sığınak olmadığını anlayınca “Rabbena zalemna..” diyerek ona sığınmışız.
Ondan ona sığınıyoruz.
Rabbimiz, bize Adem atamızın duasını haber vermiş ve biz o duayı tekrarlıyoruz:
قَالَا رَبَّنَا ظَلَمْنَا أَنْفُسَنَا وَإِنْ لَمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ
“Her ikisi (Adem ile Havva): "Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eğer sen, bizi afvetmez ve bize acımazsan, biz hüsrana düşenlerden oluruz" dediler.” (A’raf süresi ayet 7/23)
وَإِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ إِنَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
“Şeytan, sana bir vesvese verirse Allah'a sığın. Şüphesiz o işiticidir, bilicidir.” (A’raf süresi ayet 7/200)
وَقُلْ رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ
“De ki: "Rabbim, şeytanların dürtmesinden sana sığınırım."
وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَنْ يَحْضُرُونِ
"Yanımda bulunmalarından da sana sığınırım." (Mü’minun, süresi aytet 23/97-98)
وَإِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
“Eğer şeytandan olan bir kötülük seni kışkırtacak/dürtecek olursa hemen Allah'a sığın. Şüphesiz O, her şeyi işiten, her şeyi bilendir.” (Fussılet süresi ayet 41/36)
إِنَّ الَّذِينَ يُجَادِلُونَ فِي آَيَاتِ اللَّهِ بِغَيْرِ سُلْطَانٍ أَتَاهُمْ إِنْ فِي صُدُورِهِمْ إِلَّا كِبْرٌ مَا هُمْ بِبَالِغِيهِ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ
“Şüphesiz bunlar kendilerine gelen bir delil olmadan Allah'ın âyetleri hakkında mücadele ederler. Onların gönüllerinde kendisine ulaşamayacakları bir kibir vardır. (Onlar¬dan) Allah'a sığın. Şüphesiz O işiten ve görendir.” (Mü’min süresi ayte 40/56)
Şeytanın vesvesesinden, şeytanlaşmış insanların yol kesmesinden, kışkırtmasından, batıla çağırmasından Allaha sığınmak demek, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların çizgisinden çıkıp Allah’ın gösterdiği sıratı müstekıymde, Allah Rasülünün önder ve örnekliğinde yürümektir.
Anayurdumuz Cennettir, onu kazanmak için dünyamızda, dünyayı ve ahireti yaratanın yolunda yürüyelim.