1988 yılında yayına başlayan “Teklif Dergisi” nde yayınlanan “BİRLEŞMİŞ MİLLETLER YOK ADEM’İN ÇOCUKLARI VAR” isimli makalemde Birleşmiş Milletler için şöyle yazmıştım:
“Fransız derebeylerinden Piyerre Dubois 1306 da yayınlanan kitabında Kutsal toprakların Türklerden alınmasını ve bunun gerçekleşmesi için bir birlik kurulmasını teklif eder. (Seha Lütfü Meray, “Uluslar arası Hukuk ve Örgütler” sayfa 26, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin 1977 yılında 399 numaralı yayını)
Bohemya despotu George podebrad, İstanbul’un Türklerden alınması için bir plan hazırlar ve bu planı 1461 de kitap halinde yayınlar. (Aynı kaynak)
Bu teklifler karşısında krallar, kardinaller, inim inim inlettikleri halklarının iniltisini duymamak için bir araya gelirler ve onları Kudüs ve İstanbul üzerine sürerler.
Bu bir araya gelişin çift yönlü çıkarı, onları 1920 de “Milletler Cemiyeti” ni kurmaya yöneltir.
Bu birlik hemen kâra geçer Sovyetler Finlandiya’ya, Japonlar Çin’e, İtalyanlar Habeşistan’a saldırırlar.
Yüzbinlerce insanın kanı, devi yüreklendirir.
1945 de elli devletin bir araya gelmesiyle “birleşmiş Milletler” örgütü meydana gelir.
Bunların içinden ABD, Sovyetler, Çin, Fransa, İngiltere’nin oy birliği esası kabul edilir.
Yani “Birleşmiş Milletler” adı altında “Birleşmiş Beşler” meydana gelir.
Birleşmiş Milletlere üye 147 ülke İsrail’i kınasa, yalnız Amerika “Bu kadar kına fazladır, adamlar kıpkızıl olacak “ diye veto etse diğerlerinin ki geçersizdir.
Ferid Kam Merhumun:
“Tutulur sinekler lakin yırtar geçer kuşlar
Örümce ağına benzer bu günkü kanunlar”
Dediği gibi bu Birleşmiş Milletler kararları da Amerika’nın Lübnan’a, Dominik’e, Vietnam’a, Libyaya,
Rusya’nın, Macaristan’a, Çekoslovakya’ya, Afganistan’a asker çıkarmasına mani olamaz.
İngiltere’nin adı yok.
Gün batmayan bir imparatorluktan gün doğmayan bir kümes gibi adaya sığındı.
Kralları ve Başkanları, devlet arşivindeki evraklar üzerindeki Afrikalı, Hindistanlı, Malezyalı, Çanakkaleli Müslüman kanının kokusuyla yetiniyor.
Son yüz elli senedir, birliği dağıtılmış,
Kitabı kapatılmış,
Silahı müzeye kaldırılmış,
Kalemi kırılmış, b
Beyni ve bazusu ta’tıl edilmiş, bu Müslüman evlatları, bir kasırgayla yapraklarını döken, bora ve tipiye göğüs gerdikten sonra, baharda birbirinden habersiz boy verip yeşeren çiçekler gibi Filipinler’de, Japonya’da, Türkistan’da, Afrika’da, Amerika’da, İngiltere’de, ve dünyanın her tarafında üniversitelerde, minberlerde, yeniden “Allah’ü Ekber/En büyük Allah’tır” nidalarıyla gelişlerini kendileri müjdelediler.
Bu geliş zalime de, mazluma da, rahmet olacaktır.”