28 Şubat 1997’nin en şiddetli günlerinde YÖK başkanı, “Bilimle Kur’an çatışırsa biz, bilimi tercih ederiz” demiş; ben yanında değildim, basından öğrendim.
O günlerde İlim Yayma Cemiyeti’nin salonunda haftada bir sohbet ettiğim 150 kadar öğrenciye sordum, “Siz, bilimle Kur’an-ı Kerim çatışırsa hangisini seçersiniz?” dediğimde, hepsi birden “Kur’an’ı” dediler.
İkinci soru, “Tabiatı kim yarattı?”, dedim, cevap koro halinde “Allah” dediler.
Üçüncü soru, “Kur’an’ı indiren kim?” Yine hepsi topluca “Allah” dediler.
Dördüncü soru, “Peki, Allah’ın yarattığı ile indirdiği arasında çelişki olur mu?” dediğimde yine bir ağızdan “olmaz” dediler.
Rabbimizin iki çeşit kanunu vardır.
1- Tabiat kanunları, 2- Şeriat kanunları.
Tabiatı yaratan Allah celle celalüh geçmiş kitaplardan sonra Kur’an-ı Kerim’i indirmiş.
Yaratan ve indiren tek olunca aralarında çatışma olmaz.
Kur’an’la bilim arasında çatışma var gibiyse orada ya Kur’an’ı anlatanın anlayışında yanılma vardır veya bilim adamının tezinde eksiklikler vardır.
Şimdi üniversitelerde okutulan kimya ile yüz yıl öncesinin kimya bilgisi aynı değil.
Her geçen gün yanlışlar düzeltilerek ileriye gidildiği gibi, değerli tefsircilerimiz de kendinden önceki tefsirlerin bazı yanlışlarını düzelterek devam ediyorlar.
Düzeltirken de Kur’an’ın Kur’an’la tefsiri, Kur’an’ın hadislerle tefsiri, Kur’an’ın ashab-ı kiramın açıklamalarıyla tefsiri, yanılmalarımızın sayısını azaltır.
Bir hukuk profesörü, aldığı eğitimin etkisiyle bana “Hoca, 1400 yıl önce yaşasaydım İslam hukukunu seçerdim. “Zamanın değişmesiyle ahkâm değişir” kuralına göre şimdi İslâm hukuku tarihteki yerini almıştır ve bugüne cevap veremez” anlamında konuştuğunda, aynı soruları ona da sormuştum.
“Tabiatı yaratanın, tabiat kanunlarında, günümüze uygun düşmeyen bir madde var mı?
“Biz, Hazreti Adem’in içtiği sudan içmeyiz; biz çağdaş su içeriz” diyen var mı?
“Çağdaş suyumuzun karışımında bir oksijen daha fazla olsun” diyen bilim adamı var mı?
“Yok” diyor.
Kur’an-ı Kerim’in Allah kelamı olduğunu kabul ediyorsun, tabiat kanunlarında zerre kadar hata etmeyen Allah celle celalüh, indirdiği kitabında neden hata etsin?
Siz, yarına çıkacağının garantisi olmayan, yarının ne getireceğini bilemeyen, bir oy farkıyla geçerli olan, milletvekili satın alınarak ikinci oylamada karşı tarafın teklifinin bir oy farkıyla kabul edilen, bu çıkardığı kanunun uygulamada yararlı olmadığı anlaşılınca hemen yeni teklifle ve bir oy farkıyla değiştirilen insani kanunlarla kıyasladığınız için bu yanlışa düştünüz.
Kapitalistler az masrafla çok kâr etme peşine düştüler, yemede, içmede, giymede çağdaş malzemeler ürettiler ve çok paralar kazandılar, dünya insanını birçok hastalığın bataklığına attılar.
Benim bildiğim 1970’li yıllarda çocuk doktoru, bana ve eşime, “Çocuğunuza filan marka mama vereceksiniz. Size ana sütünü yasaklıyorum. Beni göstererek hoca efendi de bilir, bilim ana sütünden daha değerli mamayı buldu” demişti.
Ben bunu İstanbul’a gelince mikrobiyoloji profesörü bir doktora söylediğimde, “Maalesef o günlerde bazı profesörlerimiz, tıp derslerinde öğrencilere aynı şeyleri söylediklerini işitiyoruz ve bazılarının ders notlarında da görüldü” demişti.
Ama gün geldi merhum Turgut Özal döneminde birkaç sene Sağlık Bakanlığı, ana sütü üzerinde çok bilgilendirici faaliyetler yaptılar.
Bilim nereye geldi tabiat kanununa ve “Anneler çocuklarını iki sene emzirirler” ayetine geldi.
Hürriyet Gazetesi’nin 16 Haziran 2023 tarihli sayısının Kelebek sayfasında Amerika Oxford Üniversitesi'nden Dr. Reneé Pereyra-Elías’ın, ana sütünün beyin gelişmesinde çok etkili olduğunu araştırıp söylemiş ve Türkiye’den de Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Gökmen Alpaslan Taşkın ise anne sütünün katkılarının zekâ gelişimiyle sınırlı olmadığını belirtti ve ekledi: “İshal, kansızlık, astım, çocuk diyabeti ve daha fazlasından koruyor, ruhsal gelişime dahi katkı sağlıyor!”
Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’inde:
“… anneler, çocuklarını tam iki yıl emzirirler” buyurur. (Bakara Sûresi, ayet 2/233)
Diyanet İşleri Başkanlığı ile bütün ilahiyat fakülteleri bir araya gelerek müstakil/bağımsız bir kurum oluştursalar ve dünyanın her tarafında araştırma ve geliştirme merkezlerini bilgilendirme çalışması yapsalar.
Karıncanın konuşmasından uzay hukukuna kadar her konuyla ilgilenen kurumlara ilgili ayetleri ve hadisleri, onların diliyle ulaştırsalar. Olur inşallah.