Devlet kademelerinin en üst
makamlarında dolaşan iki adam, benimle görüşmek istediklerini söylediler ve ben
de “..filan yere gelin” dedim.
Geldiler, bütün doktorları
gezdiklerini ama tedavi olamadıklarını anlattılar ve maneviyatı kuvvetli,
nefesi keskin birini aradıklarını söylediler.
Onlara “Sizin anlattığınız
maneviyatı kuvvetli, nefesi keskin böyle biri yalnız bu şehirde değil bütün
dünyada yok. Çünkü böyle bir yol, İslam dininde yok.
Siz, vesveseden uzak durun.
“Allah var, keder yok” demeye
devam ediniz.
Allah’ın izni olmadan kimsenin
kimseye zarar da veremeyeceğine, fayda da veremeyeceğine inanınız.
Kendiniz, yanan yürekle
namazlarınızın ardından dua ediniz ve sevgili peygamberimizin “Tedavi olunuz”
emrine uyarak gerçek uzmanına gidiniz” dedikten sonra günümüz sahtekarlarından
örnekler verdim.
Başkalarının oğluna veya kızına
muhabbet duası yazıveren adamın çocuğu kırk yaşına gelmiş bekar geziyor.
Tılsımı veya nefesi kuvvetli
olsaydı en güzel ve en zengini tıpış tıpış evine getirirdi ama yapamadı.
İki medyum, televizyonda geleceği
bilme konusunda üstünlük yarışına girdiler. Derken biri diğerinin ağzının
üstüne yumruğu kondurdu ama yumruğu yiyenin cinleri herhalde o anda uyuyorlardı
ki sahiplerine haber veremediklerinden yumruğu yedi.
Cinleri aracılığıyla gizli
definelerin yerini bildirenler, eğer orada o hazinenin olduğunu bilseler
kendileri kazarlar da bir anda zengin oluverirler.
Rabbimiz, gaybı ancak kendisinin
bildiğini haber verir.
عَالِمُالْغَيْبِفَلَايُظْهِرُعَلَىغَيْبِهِأَحَدًا
“Gaybı O bilir. Sırlarına kimseyi
muttali kılmaz.”
إِلَّامَنِارْتَضَىمِنْرَسُولٍفَإِنَّهُيَسْلُكُمِنْبَيْنِيَدَيْهِوَمِنْخَلْفِهِرَصَدًا
“Ancak razı olduğu peygamber
hariç. (onlara bazı gayb bilgilerini verir.) Çünkü (peygamberin) önünden ve
arkasından gözetleyiciler gönderir.” (Cin süresi ayet 72/26-27)
Ancak bir de kendilerinden razı
olduğu Rasüllerine bazı gayb bilgilerini bildirdiğini haber veriyor.
Peygamberler, kendilerine
bildirileni haber verirler. O Bildirmezse peygamberler de bilemezler.
Ayetin bir bölümü şiirde
kullanılmış ve şarkı olarak da söylenir:
“Tanrı istemezse yaprak
düşmezmiş”
Bu mısra,
وَعِنْدَهُمَفَاتِحُالْغَيْبِلَايَعْلَمُهَاإِلَّاهُوَوَيَعْلَمُمَافِيالْبَرِّوَالْبَحْرِوَمَاتَسْقُطُمِنْوَرَقَةٍإِلَّايَعْلَمُهَاوَلَاحَبَّةٍفِيظُلُمَاتِالْأَرْضِوَلَارَطْبٍوَلَايَابِسٍإِلَّافِيكِتَابٍمُبِينٍ
“Gaybın anahtarları O’nun
yanındadır. Onları O’ndan başkası bilemez karada ve denizde olanları O bilir.
Düşen her yaprağı O bilir. Yerin karanlıklarındaki taneyi, yaş ve kuru hiç bir
şey yoktur ki apaçık bir kitapta olmasın.” Ayetindeki “Düşen her yaprağı O
bilir” cümlesinden iktibas edilmiştir. (En’am süresi ayet 6/59)
Hak dinin kabul etmediği, çağdaş
bilimin reddettiği bir kehanet, Vatikan papazı tarafından basın mensuplarına
26/6/2000 günü “Fatımanın üç sırrı”olarak sunulunca Türkiye’de bir kısım
televizyon kanalları programlarını durdurarak basın toplantısını canlı olarak
vermiştilerdi.
Nostradamus (Mıchel de Nostredame
) (1503-1566) un kehanetlerini Türk basını yoluyla okurlarına veya
seyircilerine aktarmak kişinin çağdaşlığının göstergesi haline gelmiş.
Nostradamus’un kehanetlerinde de,
Fatima nın sırrında da olaylar olduktan sonra zorlama yorumlarla kehanetin
çıktığı söylenir.
Mehmet Ali Ağca tarafından o yıl
papanın vurulacağı biliniyordu da niçin tedbir alınmadı?
Buna benzer kehanetçiler her
toplumda çıkar. İslam toplumunun içinden de çıkar.
Bu günlerde bile peygamberimiz
Hz. Muhammedle (s.a.v.) sohbet ettiğini anlatan, mesajlar aldığını söyleyen
rahatsız insanlarımız var.
Osmanlı döneminde Nostredamusun
çağdaşı Şeyh ibni İsa, hicri 965 miladi 1527yılında bir kitap azmış. Hicri 2035
miladi 2667 yılına kadar olacakları yazıvermiş.
Tabiiki yıldız falı yazanların
yuvarlak laf ettiği gibi hep atmış.
40 varaktan, yani 80 sayfadan
meydana gelen Türkçe yazılmış eser, Selimiye camii yanındaki İbrahim Hakkı
Konyalı kütüphanesinde “Rumüzü-l-künüz” adıyla 153 numarada kayıtlı bir nüshası
bulunmaktadır. Siz yine de bu eseri okuyarak vakit öldürmeyin. Hepsi yalan.
İki dükkan sahibi, satışların
durgunluğundan sıkılarak kaldırımda otururken ekonomiyi hızlandırmak için kumar
oynarlar: ilk gelen arabanın plakasının son rakamı tek ise beş lira alırım,
çift ise beş lira veririm” diyor ve kumara başlıyorlar.
İkisi de yüzde elliye yakın
geleceği tutturuyorlar ya, işte böyle bir şey.
Ashabdan biri Sevgili
peygamberimize gelerek:
قُلْتُيَارَسُولَاللَّهِإِنِّىحَدِيثُعَهْدٍبِجَاهِلِيَّةٍوَقَدْجَاءَاللَّهُبِالإِسْلاَمِوَإِنَّمِنَّارِجَالاًيَأْتُونَالْكُهَّانَ.
قَالَ«فَلاَتَأْتِهِمْ
“Ya Rasülellah, biz yeni Müslüman
olduk. Allah bize bu İslam’ı verdi. Bizden bazı erkekler, kahinlere (Siz buna
cincilere, medyumlara, falcılara, tılsımcılara, astrologlara deyin) giderdi”
dedim, O da bana: “Onlara gitme” dedi. (Müslim, Sahih, K. Mesacid, bab 7)
Kehanette bulunan kahinlere gitmeyi ve onlara inanmayı sevgili peygamberimiz yasaklamıştır. (Tirmizi, Sünen, K. Taharet bab 102) Bitti.