Mustafa UYSAL
Emekli İmam Hatip
Sevgili haftalığım.
Hiç tadım tuzum yok.
Sebebini inan ki bilmiyorum.
Bir iç sıkıntım var.
Zaman zaman oluyor böyle.
Görünürde hiç bir derdim tasam yok.
Kullandığımız şeker hapı ve insülin normal yaşamın bir parçası oldu.
Şimdi;
Karadağ'ın batısından siyah bulutlar kabarsa,
İki saat içinde gökyüzü nü kaplasa,
İkindiye doğru bardaktan boşanırcasına,
bir yağmur başlasa.
Şimşek'ti, gök gürültüsü'ydü derken, bir hafta iliklerimize kadar ıslansak.
Üstüne seksen cm.bir beyaz örtü inse semâdan.
Kar yolları kaplasa.
Ben balkondan bakıp bakıp ağlasam.
Bizim köyün oraları şimdi görmeli deyip söylensem dursam.
Ağaç dallarında kuşlar üşüse.
Dış mahalle çocukları naylon leğenle karla kaplı rampada kaysalar.
Otuz çocuğun çığlığı ile mahalle çınlasa.
Kıpkırmızı olsa o taze yanaklar.
Ümmiye bacı bağırsa oğluna.
Bekiiiir çabuk gel hastalanacaksın.
Bekir hiiiç duymasa annesini.
Ben bastona dayalı onları seyretsem doyasıya.
En yakın "bereket bakkaliyesi"inden üç kg lokum alsam.
Gelin bakalım sırayla lokum alın, diye ünlesem yaramazları.
Üçer dörder alıp hızla yeseler.
Ciğeri yananlar kenardan avuç avuç kar yese.
Birşey olmaz bunlara, vaktiyle biz çok yedik bunlar gibiyken, diye mırıldansam kendi kendime.
Böylece içimde bir heves olarak kalan ilkokul öğretmenliği hasretimi gidersem.
Sabah namazı için eski mahallemdeki camideyim.
İmam arkadaşım izinli.
Hiç yoktan iyidir deyip bana katlanmak zorunda kalan yedi kişilik cemaatle namazımızı eda ettik.
Namaz sonrası dışarıda dedim'ki:
Yahu ZEMHERİ'ye girdikmi.?
Hocam onu ihtiyarlar bilir dediler.
Benim bildiğim 20 Aralık'ta başlar ve kırk gün sürer.
Kırk gün ZEMHERİ elli gün hamsin kış tamam derdi rahmetli babam.
Kış ortası oldu hâlâ rahmet yok.
Ayrıldık herkes evine gitti.
Allah'ım bilir.
O isteyeni boş çevirmez.
Eskiler:
Ağzı dili yok hayvanların yüzüne baksın Rabbim derlerdi.
Biz'e yakışanı değil,
Kendine yakışanı ihsan buyursun Allah'ım.
İki gün önce adam söylenip duruyor mini markette.
"Bizim para yükseldikçe,
bizim para düşüyor" diye.
Hayırdır o ne demek diyen oldu.
Avrupa'dan emekliymiş.
EURo yükseldikçe TL. düşüyor diyormuş.
İkiside onun parası oluyor.
Hızlı milliyetçi üstelik.
Birini seç deseniz.
Seçeceğini tahmin edersiniz.
Meşhur hikayedir:
Molla Nasreddin değirmendeymiş.
Bir çuvaldan öbürüne avuçla buğday aktarımı yapıyormuş.
Hocam ne yapıyorsun diye sorar değirmenci.
Bana bakma oğlum,
ben yarı deli sayılırım,
ne yaptığımı pek bilmem der rahmetli.
İyi hocam da başka çuvaldan kendi çuvalına aktarıyorsun. Bu nasıl delilik.?
Cevabı şöyle molanın:
Deliyiz dediysek, zır deli değiliz herhalde.
Eski bir bakanın duasıyla bitirelim.
Allah'ım sonumuzu hayreylesin.
Sağlıcakla kalın.