Emekli İmam Hatip
Her şeyin bir yolu yordamı olurmuş.
Yöntemi de diyebilirsiniz.
Eskiler öyle söylerdi.
İşte onu bilmek lazım geliyor.
Köpek susturma yöntemi:
Dağ başında tek başınasınız.
Azgın mı azgın bir köpek saldırıyor.
Ortalarda sahibi de yok.
Taş dır, değnektir hiç fayda etmez.
Geriye bir yol kalıyor:
Torbandaki( çıkındaki) üç mayalıdan birini çıkarıp,
O sürekli saldıran köpek oğlu köpeğe göstermek.
Somun, şepit, çekme de olabilir.
Hiç fark etmez.
O hepsini tanır.
Yeter ki ekmek olsun.
Yapacağı hareketleri söylüyorum:
Anında,
Boynunu bir tarafa yıkıp,
O çıkardığı bed sesi kesip,
Yalvarırcasına acıklı ses çıkarıp, kuyruğunu sallamak,
sürekli mayalı ya bakmak,
veeeee, aynı hareketleri tekrar etmek.
Eğer çakal cinsi ise,
Hızla size yaklaşıp, paçanıza sürtünmek de yağcılık'ın zirve noktası.
Gelelim bizim ahlaktaki TAZI'ya.
Kendine dokunulmazsa,
kimseye ses çıkarmaz tazı.
Öyle her önüne gelene havlamak,
Hele de hane sahibi hatırına vs.
Hayatta yapmaz.
Tek iş bilir o.
Av peşinde koşmak.
Yaratan öyle yaratmış onu.
ÇULSUZ, mulsuz ama asildir.
Ne demiş ecdadımız:
“Aç köpeğin ağzını kemik tutar”
Hocam bu misaller başka canlılarda da geçerli mi?
Diyorsanız şayet.
Eh onun cevabını bulmak size düşüyor beyim.
Şu kadarını söyleyeyim.
Özal çok kurnaz adamdı.
Bu yöntemle nice sesler kesmişti.
Ve insanlık tarihi sayısız örnekle dolu.
Yeter ki ibret nazarıyla bakmasını bil.
Sağlıcakla kalın.