Mustafa UYSAL
Emekli İmam Hatip
Hiç bir dönem bu kadar olduğunu hatırlamıyorum.
Elbette çok sevindirici.
Ezan, bayrak aşkı göz yaşartıyor.
Hattâ bir yurttaş olarak, bir toprak parçasında:
Gözüm bayrak arar, kulağım ezan sesi diye arabada yazı gördüm.
Nutuk atılırken haydi haydi ezana vurgu ihmal edilmez.
TV’de bizim tartışma sandığımız ağız dalaşında da ezana değinmek İLLÂ ki şarttır.
Eh %99 a da bu yakışır.
Ezan malûm,
Namaz'a çağrıdır.
Vaktin ilanıdır.
Duyurudur, uyandırmadır.
Bizim Müslümanlığımızın ses ile cihana ulaştırılmasıdır.
Ne mutlu bize ki böylesine gümbür gümbür ezan dinliyoruz.
Ancak:
en önemlisi,
Namaz'a çağrı oluşudur.
Öyle bir çağrı ki,
Duyulduğunda:
"Aziz Allah" demenin ötesinde;
Ben'i çağırıyorlar dedirtiyor ve biz'i yerimizden fırlatıyorsa,
işte bu ezan aşkıdır.
Yine duyduğumuz anda:
Arabayı sağa çekip koşabiliyorsak çağrılan yere,
Buna ezan aşkı derim ben arkadaş.
Sekiz yüz kişinin namaz mükellefi olduğu bir beldede:
Altı kişi ile sabah namazı kılınıyorsa,
Orada ezan susmuştur arkadaşım.
O belde halkının üzerine,
toplu cenaze namazı gerekir mi onu konuşmak lazım.
Haram, HELÂL e dikkat etmeyen,
Ölçü ve tartısı bozuk olan,
Kul hakkı konusunda duyarsız kalan,
Kamu malına çökmeyi marifet sayan,
Arsız ve nursuzlar,
ezan sesini çıkar sesi olarak görür UNUTMA.
Öldüğünde cenazesine durmak vebaldir bunu da UNUTMA.
Allah, peygamber, ezan, bayrak sözleri,
seninle ben'im için tuzağın üzerine serpilmiş yemdir,
AKLINDAN ÇIKARMA.
Her duyduğun cenazeye de koştur koştur gitme.
Yetim hakkı gözetmemiş,
Vakıf malından nemalanmış,
Kamunun hakkını iç etmiş,
Ve bir umre ile selamete çıkmış sandıklarına dikkat et.
Allah'ım bizleri,
Duyduğunun ne olduğunu bilen,
Bildiği ile amel eden,
Acaba yerli yerince yaptım mı diye titreyen ve ürperen bahtiyarlardan eylesin.
Sağlıcakla kalın.