Mustafa UYSAL
Emekli İmam Hatip
Hem de her şeyi.
Derdi tasayı.
Ağrıyı sızıyı.
Öfkeyi, hıncı.
Borcu, harcı.
Çocuğu çoluğu.
Evet dün sabahtan bu tarafa hepsini unuttum.
İkide bir gözüm avizeye gidiyor.
Bazen sallanmadığı halde sallanıyor görüyorum.
Allah'ım kimseleri çaresiz bırakmasın. Amiiin.
İlk ciddi depremi 1975 yılı aralık ayında Van'da yaşamıştım.
Askerdim.
Yaşım yirmi üçtü.
Demir ranzaların koğuşta ki çıkardığı sesi hâlâ hatırlarım.
Yine böyle bir şafak vaktiydi.
Yıkım yoktu.
Bu Maraş çok acı görünüyor.
Hatay yine öyle.
Malatya, Antep ve diğerleri.
Adana'da kızım torunlarım var.
Dördüncü beşinci dakikada onları aradım.
İyiyiz, arabadayız dediler.
Binaları on iki katlı.
Binadan uzakta bekleyin,
açık alanda bekleyin dediğimi hatırlıyorum.
Düşünsenize.
On dakika önce her şeyiniz tamam.
Kendinize göre borç harç bir şeyler aklınızda.
Yarım saat sonra yakınlarınız enkaz altında.
Siz soğukta battaniye derdindesiniz.
Ayağınızda terlikle sokaktasınız.
Kim hasımdı, kim hısımdı düşünebilir misiniz?
Yok'sa;
Ölmediğinize şükür mü edersiniz. Yoksa ısınacak bir ateş mi ararsınız?
Yok'sa, yok'sa, yoksa.....
İki gün önce ki bir sürü eften püften sorun sandığımız şeylerin anlamsızlığını görüyor musunuz?
Elli metre geriye çekilip hayata bir daha bakmak gerek diye düşünüyorum.
Sessiz sedasız bir yerde saatlerce kalıp kafa'yı resetlemek lazım gibi geliyor bana.
Dünkü öfkelendiğimiz pek çok şeyin ne kadar gülünç olduğunu anlamak için; memleketin yarısının harap olması mı gerekir arkadaş.
Dün bir arkadaş paylaştı.
Yeğeninin oğlu ve gelini Maraş ta memurmuş.
Enkaz altında kalıp şehit olmuşlar.
Resimlerine baktım içim sızladı.
Gül gibi iki genç insan.
Hayatın durduğunu görüyor ve olduğunuz yere yığılıp kalıyorsunuz.
Buna benzer ölümlere “hükmî şehit” diyor dinimiz.
Aklımızda dışarıdaki kar nimetine sevinmek vardı değil mi?
Onu bile unuttuk.
Anlaşılan dünyanın sevinci de, üzüntüsü de gelip geçici.
Ne sandıydın hocam diyorsunuz öyle ya.
Ne bileyim ben her başa gelen hiç bitmeyecek gibi görünüyor da.
Sanki bir ben dertliyim, herkes mutlu mesut yaşıyor sanmıştım.
Aslında belki bir hafta yazının falan sırası değil diye düşündüm ilk başta.
Fakat baktım kendim bir şeyler okuyayım diye aranıyorum.
Öyleyse bir şeyler paylaşmak gerekir diye karalıyorum işte.
Demem o ki.
Çok çok gürültülü gördüğüm ülkeme yüce Rabbim bir;
“duruuuuuuun”
dedi.
Evet durun ve düşünün.
Bir daha, bir daha, bir daha düşünün.
İşte sizin uğruna kavgalar verdiğiniz dünyanız.
Değer mi bir bakın bakayım dedi.
Sekiz on adet ülke etkilendi deniyor bu zeleleden.
Umarım ve dilerim ki.
Başta büyüklerimiz olmak üzere; biz'e yakışır şekilde ders çıkarırız.
Daha insancıl.
Daha medeni.
Daha saygılı ve daha hakşinas.
Veeee daha merhametli fertler oluruz.
Belki bu depremin böyle bir faydası olacak.
Kim bilir?
Kalın sağlıcakla.