Ulvi EMRE
1908 İkinci meşrutiyetin unutulmaz şahsiyetlerinden biri olan Lütfi Fikri bey; Paris'te Siyasi İlimler, Lozan'da Hukuk ve Cenevre'de Ekonomi-politik ihtisası yapıp 1908 mebuslar meclisinde Tunceli(Dersim) milletvekili oldu.
Seçimden önce seçim bölgesinde o bölgenin insanlarına kendilerine "Kürt" denilen insanların yedi göbek Türkmen olduklarını, batı ve doğu kaynaklarına dayanarak meclis kürsüsünden okuyarak isbatladı.
Tarihçi yazar Radlof ve Ferenç Miklos ve Runciman Zazaların Altay Türklerinden olduğunu, kendisine Kürt adı verilen insanların Büyük Selçukluların Harzem' de kurdukları devlette Tacik adını alan Özbek Türklerinin bir kolu olduklarını, yüzyıllarca İran topraklarında yaşamanın sonunda kendi dillerini Farsçanın tesirinden kurtaramadıklarını yazar. Yine tarihçi Prof.Dr. Rasony, eserlerinde Macaristana ilk gelen Hun Türkleri arasında Kürt boyununda bulunduğunu yazar.
Biz Türkler fethettiğimiz yerlerde, ora halkına kendi dilimizi öğretmek yerine , onların dillerini öğrenip, kendi dilimizi kullanmayarak unutmuşuz.
1953 yılına kadar Mısır da Tolunoğulları Türk Devletinin hakim olduğu ve Türk nüfusu Arap nüfusundan fazlayken ve Mısır Kralı Faruk anne tarafından Türk iken bugün bu Türkler asimile olarak Araplaşmışlardır.
Selçuklular ve ondan sonra kurulan Osmanlı devleti yöneticileri Türk diline sahip çıksalardı, bugün dünya dili olarak İngilizce değil Türkçe konuşulur olacaktı. Bir Karamanoğlu Mehmet Bey çıkıpta o meşhur dil fermanını yayınlamasaydı bugün bizlerde Türkçe konuşup yazamayacaktık.
Diyarbakır da kurulan Akkoyunlu Türk beyleri ile Mardin de kurulan Artukoğulları beyleri alışverişlerimizi İranla ve Irakla yani Araplarla yapıyoruz diyerek, onların dillerini kullanmak yerine Karamanoğlu Mehmet Beyin Fermanına uyup kendi dilleri olan Türkçeyi kullansalardı bugün o bölgelerimiz halkı kendilerini Arap yada Kürt olarak adlandırmıyacaklardı.
Hayırlı, huzurlu ve sağlıklı günler diler, sevgi ve saygılar sunarım.