Mustafa UYSAL
Emekli İmam Hatip
Evet, sorunsuz bir dünya mümkün mü aceba?
Değil elbette diyorsunuz galiba.
Ve her günde artıyor herkesin derdi.
Halbuki pek çok iş oturduğun yerden yapılır oldu.
O zaman:
Kolaylaştıkça zorlaşımıyor yoksa hayat.
Aynen öyle.
Çözdükçe dolaşıyor.
Bana göre sorunsuz hayat mümkün.
Ancak öte dünyada.
Babam rahmetli;
“Dur bakalım orada da rahat yatıracak larmı”derdi.
Doğru söylüyordu.
Orada buranın yansıması olacak.
Fakat şimdilik orası kimsenin gündeminde yok gibi.
Ancak bir anda gündem oluveriyor o dünya.
Sahici dünya yani.
Üç gün önce çift cenaze kaldırdık musalladan.
İki ayrı dede torunlarının namazını kıldı.
Yalan dünya dedikleri bu olsa gerek diye düşündüm.
Ölen gençlerin yaş toplamı elli dört (54).
Hadis diye öğrendiğimiz bir söz var.
“"L RAHATE FİD'DÜNY” diye.
Yani dünyada rahat yoktur.
Görüntüye bakılırsa fazlasıyla doğru.
Peki hiç mi rahat yok.
Var galiba.
Huzura varıp huzur istemek.
Ben'i bana bırakma demek.
Bilhassa seher vaktinde.
Sorunu sahibine arz eylemek yani.
Hani çadırın önünde çoban köpeği saldırırsa; sahibine sesleniver o susturur onu demiş ya ehli irfan.
O hesap.
Hocam benim ona buna aklım ermez.
Bu dünyada üç şeyden sakınacaksın dedi eski bir cemaatim.
Galiba ilkokul mezunu.
Fakat tecrübe konuşacak belli ki.
Hani hazineye Mâlik viraneler var denir ya aynen öyle.
Neymiş onlar dedim.
Şöyle saydı üçlüyü:
Vakıf malından sakınacaksın.
Yetim hakkını koruyacaksın.
Dul kadın ahı almayacaksın.
Gördükleri, bildikleri, şahid oldukları var herhalde.
Nasıl?
Üzerinde titizlenilecek önemli konular diye düşünüyorum ben.
Hele de biz'im kültürümüzde.
Bir ay önce cuma girişinde eski bir arkadaşımı gördüm.
On basamak çıkacağız.
Sen çık hocam ben bir nefes almam lazım dedi ve:
Cebinden çıkardığı nefes açıcı aleti çıkarıp ağzına sıktı.
Bir kenara çekilip “şükür gözyaşı” dökmek istedim.
Hem de saatlerce.
Tam yetmiş bir yıldır sorunsuz nefes alıp veriyorum.
Daha ne olsun.
Gözü doymaz, gönlü aç, Uysal hoca.
Söylesene daha ne olsun.
Allah'ım biz'e imdat eyle.
MEDET YAAAAA RÂB...
Sağlıcakla kalın.