Mustafa UYSAL
Emekli İmam Hatip
Efendim zamanın birinde, Karamanımız da;
sabah memurların işe gitme saatlerinde;
hoşmu hoş bir diyalog yaşanır.
Soğuk bir kış günü sabahı;
işe gitmek için yola çıkan üç dâire müdürü arkadaş buluşurlar.
Birbirlerine sorarlar:
Kahvaltı yaptın mı?
Hayır.
Sen yaptın mı,?
Hayır.
Bende yapmadım .
Şurada bir yerlerde kahvaltı yapalım derler.
İçlerinden biri;
bizim daire yakın gidelim,
Remzi dayı çayı koymuştur,
poğaça, simit bir şeyler atıştırırız der.
Dairenin çay ocağındalar.
(Bu arada Remzi dayı benim tarafımdan bulunmuş isim.)
Sağolasın Remzi dayı;
burasıda iyi sıcakmış.vs.vs.vs Laflıyorlar.
İçlerinden biri;
Yahu arkadaş;
Rahmetli anam köyde
Sabah ezanla uyanır,
taze hamuru yoğurur, bazlama atar, tereyağlı kemikli bulgur çorbası pişirir, altı kişinin azığını hazırlar, çifte, dağa, davara
gönderirdi diye söze girer.
Bir diğeri vallahi mirim doğru
söylüyorsun,
anam rahmetlide
aynen öyleydi diye devam eder.
Üçüncüsü uzun bir aaah çekerek; katılıyorum doğru söylüyorsunuz deyip susarak lafa karışır.
Çayları tazelemekle meşgul Remzi dayı; kıs,kıs, gülmektedir.
Şöyle üç adım uzaktan bıyığını sıvazlayarak kendi müdürüne derki:
-Müdürüm afedersiniz bir şey söyleyebilir miyim.?
-Tabi Remzi efendi söyle der müdür bey.
Konuştuklarınıza kulak misafiri oldum.
Allah ana babalarınıza rahmet eylesin.
ANAN RAHMETLİ;
BU ANLATTIKLARINIZI NİYE YAPARDI BİLİYORMUSUNUZ.?
NİYE. ????
ONUN BAŞINDA BABAN GİBİ HERİF VARDIDA ONDAN.
E. Şimdi senin poğaça simide tav olduğunu yengem biliyor.
Sende, ona hükmedecek herif değilsin.
Her sabah poğaça simit'e talim der.
Müdür beyler bir kahkaha patlatırlar
ve;
Remzi dayı eline ve diline sağlık,
Kolay gelsin.
Hoşçakal diyerek dağılırlar.
Remzi dayı;
Müdürüm yarın yine bekleriz, dedikten sonra,( Kısık bir sesle)
Eliniz mahkum başka şansınız da zaten deyiverir.
(İnşallah Zülf-ü yâre dokunmamışızdır.
Umarım müdür arkadaşlarım alınmazlar.
Alt ucu hikaye.
Kalın sağlıcakla