Mustafa
UYSAL
Emekli İmam Hatip
Günlük işlerim arasında yazar okumak'ta var.
Günde sekiz on yazar okuyorum.
Yazar oku sitesinden.
(Bağışlayın o listenin olduğu yere site deniyor diye
biliyorum)
Haliyle kim ne yazmış tarıyorum.
Bütün işi gücü yıkama yağlama olanları,
Yine her gün birilerine hakaret yağdıranları,
Efendisine övgü, rakibine sövgü düzenleri, vs.vs.
Tabii'ki geçiyor okumuyorum.
Kim ne yazmış'a göz atarken gördüm.
"Erkeklerin sürme çekmesi "ni yazmış yazar
bey.
Elbette saygı duymak gerekir.
Sünnet olduğu da söylenir zaman zaman.
Ancak"El'âdetü muhakkemetün" diye bir
Mecelle kaidesi hatırlıyorum.
Örf âdet hükümdür diye.
Yâni toplumun dine aykırı olmayan örf adetine uymak
gerekir.
Örneğin:
Medine'de nasıl kot pantolon tuhafsa, biz'im çarşıda
da entari ile dolaşmak mekruhtur.(Uygun değildir)
Sürme'mi.?
Eh en dindar muhidlerde bile rastlamıyoruz artık
sürmeli erkek'e.
Günlük meşgalem arasında dinlemek te var şüphesiz.
Kibirsiz,
doğruya doğru diyen,
yanlıştan sakındıran,
kim olursa olsun dinlerim.
Bilhassa hayat tecrübesi sayılan yaşanmışlıklar, çok
önemlidir ben'ce.
Bizler yetişme tarzımız gereği, belli kesimleri hiç
dinlemedik.
İlk önce tıraşına baktık.
Namaz'ına niyaz'ına baktık.
Tabii'ki siyasi fikrine baktık.
Gördük ki ölçü tutmuyor, çizdik üstünü geçtik.
Ne zaman ki, silleyi yedik yakın çevreden.
O zaman gördük, hanyayı konya yı.
Hayat biz'e hayatı öğretti.
O zaman neymiş.?
Deliyide dinle veliyide.
Prof.da dinle, çobanı da.
Tamirci'yede kulak ver, yerine göre sarhoş'ada.
Bir akıl satın aldık ki, fazla pahalıya mâloldu.
Yine de bundan sonra aklımızı kiradan kurtardık gibi.
Hiç te belli olmaz.
Su uyur, dost bildiklerimiz uyumaz.
Tilki tavuk kaptığı tepeyi günde üç defa dolaşırmış.
Atasözleri ni şimdilerde çok önemsiyorum.
Örneğin;
Her zaman doğru söyle ancak,
her doğruyu her yerde söyleme.
El elin eşeğini türkü çığırarak arar.
(Nasreddin hoca merhum birgün kendi eşeğini türkü
çığırarak arıyormuş. (Doğrusu çığırmak diye biliyorum.)
Hocam elin eşeği böyle aranır,
sense kendininkini böyle arıyorsun demişler.
Hocamız :
Bir umudum şu tepenin arkası kaldı.
Orada da bulamazsam, sen bendeki ağıdı o zaman gör
deyivermiş.
Eşek aramak deyince aklıma düştü aktarmak istedim.)
Bir işi el'e havale, yel'e havaledir
Sırrını söyleme dostuna,
oda gider söyler kendi dostuna.
Bir konuş iki dinle.
Çok konuşan çok özür dilemek zorunda kalırmış.
İşte böyle uzaaar gider.
Herkes'e sağlık lı günler diliyorum.