Mustafa UYSAL
Emekli İmam Hatip
Son CUM'A namaz'ımı emekli olduğum camide,
Bağlarbaşı'nda kıldım.
Namaz sonrası eski cemaatimizle hal hatır ettik ayaküstü.
Yaşlı (88) bir hacı abi,
Hocam özledim sizi şurda bir yerde çay içip sohbet etsek dedi.
Tabii dedim.
Eeeee, ne var ne yok'la başladık.
- Hocam geçenlerde ne oldu biliyor musun.
- Ne oldu hacı abi hayırdır.
Anlattı.
Caminin yakınında birleri var.
Şonlardan. ( tabir ona ait).
Ben'im camiye çok gidip geldiğimi gördükleri için dediki adam.
Hacı amca sen biraz hocasın galiba,
bir nikah işimiz var kıyabilir misin dedi bana.
- Sen ne dedin.?
- Bak oğlum ben namazını anca kılan biriyim.
Hoca falan değilim.
Dükkan açılışında falan doa ( hacı abi böyle der). ederim amma,
öyle nikah filan kıyamam.
Dedim.
Bir şey daha demiş.
Bu caminin eski imamı var.
Benim arkadaşım amma oda size gelmez.
Adamcağız demiş ki,
Belki gelir bir TLF ediver.
Olmaz gelmez demiş.
Yumuş ehli birisi, gelir aslında fakat,
size gelmez demiş.
Şimdiiii.
Bana sordu.
Gelir miydin.?
Tabi ki “GELİRDİM” dedim cevaben.
-Sonra hem ayıp etmişsin hem günah.
-Neyee.?
Şonlardan dedim ya.
Bak hacı abi.
Biz insanların tamamının, Adem as.
dan geldiğine inanırız doğrumu?
O bahsettiğin arkadaş'lar dahil.
-Öyle degil mi?
- Öyle miiii?
- Öyle yâ.
Yâni üç dört göbek yukarıda belki akrabayız.
Olmadı Adem as.dan akrabayız.
Ayrıca;
Adam camiye para verse alıyorsunuz.
Nikâh deyince şonlardan.
Adamcağız bir Allah adı anılsın istemiş.
Kur'an okunsun istemiş.
Bunlar inanç için bir işarettir.
Yani adam Müslüman.
Ne hakla hem de benim adıma gelmez dedin.
- Vay anasınııı ben ne ettim ulen hoca.
"DIŞLAMAK" var ya dışlamak.
O kadar kolay yapılıyor ki günümüzde.
Hadi bu hacı abi bilmez.
Okuma yazması bile askerden.
Nice güya okumuş yazmışlar var, insan'lara kâfir demek için bahane arıyorlar.
İslam'ına bir işaret yeterken,
Kâfir demek için,
Hakaret etmek için,
Ötekileştirmek için,
Lânet okumak için,
Bin bir türlü bahane arayanlar var.
Peygamber efendimizin. sav.
Kendisini taşa tutturanlara nasıl davrandığını hepimiz biliyoruz.
Nasıl hidayet duası ettiğini bilmeyen yok.
Ona rağmen maalesef.
Doksan beşlerde aynı mahallede ( Zembılli Ali efendi) bir düğün oldu.
O zamanlar görevliyim.
İki gün çalgı vs.
İkinci gün yatsı sonrası.
Nikâh için çağrıldım.
O zaman'lar sağ sol hâlâ var.
Damat efendi hızlı solculadan.
Bana pekiyi bakmayan biri.
Kılık kıyafetimden veya görevimden ötürü bilemem.
Hemen, gidelim dedim.
Gittik.
Nikâhtan sonra dedim ki.
“Allah'ım sizlere mutluluklar versin.
Ben biliyorsunuz bu mahallenin imamıyım.
Sizler yeni düğün yaptınız, haliyle yüklüce masraf olmuştur.
Önümüz kış günü.
Herhangi bir ihtiyacınız varsa veya olursa.
Ev eşyası eksiğiniz vs.
Allah aşkına bana söyleyebilirsiniz.
Bir şekilde temin ederiz.
Biz gelip soramadık.
Kusura bakmayın.
Ben sizin abiniz sayılırım.
Şimdi olmazsa daha sonrada söyleyebilirsiniz.
Biz damat Bey'le yolda sokakta selamlaşıyoruz.
Tekrardan mutluluklar dilerim”
Yok hocam çok teşekkür ederiz.
Çok sağ olun dediler.
Vedalaştık.
Yirmi altı yıl geçti.
Şimdilerin mükellef aile reisi ile selamlaşıyoruz.
Hal hatır ediyoruz.
On metre ilerden gelirken ayağa kalkıyor.
Ben'de gereğini ve gerekeni yapıyorum tabii ki.
İnanın insanımızın bütün beklentisi çok çok küçük bir ilgi.
Kibarlık.
Ötekileştirilmemek.
Dışlanmamak.
Yeni din görevlisi arkadaşlarımızın, İnşallah bu konularda bizlerden daha iyisini yapacaklarına inanıyorum.
Çok donanımlı arkadaşlar görüyoruz.
Hepsine başarılar diliyorum.