Mustafa UYSAL
Emekli İmam Hatip
Bu ismi bilmeyen Karaman'lı yoktur sanırım.
Duyunca gülümsemeyen de yoktur, diye düşünüyorum.
Vay be Kemal ağam diyen de çoktur.
Rahmet dileyen de yine hakeza.
Vakıf adam adını ben koydum.
Toplumsal işler çoğu kez böyle vakıf adamlarla yürür.
Kemal amca o adamlardan biriydi.
Bariz özellikleri:
Demirel'e hayranlığı ve bağlılığı.
Toplum için koşturması.
Resmiyeti olmaması.
Kibirden zerre taşımaması.
(Gurur kibir yapmadan tek kişi göçmüş dense bu dünyadan,
oda Kemal BAYAT tır derim.)
Yazlı kışlı süveter giymesi.
Askerlik dönüşü işime dönmeye çalışıyorum.
1977 nin temmuz ayı.
Zembilli mahallesinde Bağlarbaşı camii münhal.
Talib oldum.
Zorda olsa kabul edildim.
Mahallede sık sık gazeteci Kemal adı geçiyor.
Allah Allah burası resmen şehrin son mahallesi.
Yâni varoş dedikleri türden bir yer.
Burada gazeteci ne gezer.
Camiye yirmi metre (20. m.) yakında geniş balkonlu,
iki katlı bir ev var.
Gazeteci Kemal burada oturur hocam dediler.
Yahu burası Kemal BAYAT'ın evi değilmi dedim.
Evet işte gazeteci Kemal o adam dediler.
Meğer Kemal amca vaktiyle gazetecide (Tartanlarda) çalışmış.
Gazeteciliği oradan gelirmiş.
Caminin resmiyette ki adı: Bağlarbaşı.
Gayri resmi adı : Kemal BAYAT camii.
Başladım görevime.
Ben'im Türkiye'yi kurtardık,
dünyayı İslam'la tanıştırmak üzere, olduğumuzu sandığım zamanlarım.
Kemal ağa cumaları gelir, dinler ve gider.
Kemal ağa lie bir kaç anı'm..
1985 te Kemal ağaya iki kişi vardık.
İki arsası varmış yanyana.
Talib olduk, anlaştık.
Arsa camiye 1.200 metre.
Dedi'ki bana:
-Sen bu camiden gitmiyesin diye veriyorum bu arsayı.
-Madem veriyorsun ben niye para veriyorum.
-Ben'im paraya ihtiyacım olduğu için.
Gülüştük.
Karşımdaki Demirel'in öğrencisi.
Tam otuz sene oturdum o arsaya yaptığım toprak damlı evde.
Mekanın cennet olsun Kemal ağa.
Bir gün camiye geldi ve yarın beraberiz dedi.
Meğer doğum evi yapımına öncülük ediyormuş.
Ertesi gün Kılbasan'dayız para için.
Kahvehane vs. dolaşıyoruz.
Pek hasılat yok.
Dedim'ki:
-Kemal ağa biz yanlış yapıyoruz.
- Neresi yanlış, ne yapalım söyle.
-Doğum evi için para istiyoruz,
ancak hep erkeklerden para istiyoruz.
-Emekli kocasının aylığını alan, ihtiyar teyzeler vardır,
onları soralım, onlardan isteyelim.
Aklına yattı, birkaç tane sorduk umulanın üstünde para topladık.
Bana okkalıca,
âferin ülen sen bu işi biliyormuşsun demişti.
İnekcioğlu camiinin doğusunda boş bir arsa vardı.
Bir arkadaş Talib oldu, sahibi'ni bulduk.
Satarsan alacağız dedik.
Adam satmayacağım, bağışlayacağım dedi.
-Nasıl yani deyince.
-Buranın tapusunu Kemal BAYAT tan kim alıverirse ona bağışlayacağım dedi.
-Anamın ak sütü gibi helal i hoş olsun.
-Allah Allah.
Hattâ: HASBÜNALLÂHÜ VE NİGMEL VEKİYL.
-Sinirli sinirli gidiyorum,
bana bir kahve söylüyor,
bin pişman dönüp geliyorum.
Adamın ilave sözüde bu.
Anlaşılan resmi bir mâni olmuş, Kemal amcanın gücü yetmemiş.
Daha sonra o arsa,
bedeli mukabilinde caminin avlusuna katıldı diye biliyorum.
Birgün cuma namazı için Araboğlun dayım.
Baktım Kemal ağa girdi içeri.
Oldukça düşmüştü tâkatten.
Hemen sandalye bulundu.
Kemal ağa şöyle otur dendi.
Kemal Ağa'nın sözleri birebir şöyle:
Olmaz olmaz ben'im alnım yere değmezse namazım olmaz.
O arada ben'i görüverdi.
Aha hoca burda sorun kendisine.
Götürün sandalyeyi işareti yaptım.
Götürdüler.
Böyle biriydi Kemal ağa.
-Kemal amca yazlı kışlı süveter giyersin niye dedim.
-Niye olacak, paspallığımı örtsün diye.
Gömleğini hiç pantolon içinde tutamazmış Kemal amca.
Mezarlıkta şimdiki otopark yerinde bifacı Osman amcayla,
(Osman bey in soyadını anımsıyamadım)
yağmur duası organizesi yaptıklarını dün gibi hatırlıyorum.
Toplum için koşturmak onların hobisiydi.
Belki on yıllarca unutulmayacak bir isim geldi geçti bu şehirden.
İşte o isim: Kemal BAYAT'tır.
Çok emeğinin geçtiği bir mekâna, isminin verilmesi,
uygun olur diye düşünüyorum.
Rahmetler olsun.
Sağlıcakla kalın.
Emekli İmam Hatip
Bu ismi bilmeyen Karaman'lı yoktur sanırım.
Duyunca gülümsemeyen de yoktur, diye düşünüyorum.
Vay be Kemal ağam diyen de çoktur.
Rahmet dileyen de yine hakeza.
Vakıf adam adını ben koydum.
Toplumsal işler çoğu kez böyle vakıf adamlarla yürür.
Kemal amca o adamlardan biriydi.
Bariz özellikleri:
Demirel'e hayranlığı ve bağlılığı.
Toplum için koşturması.
Resmiyeti olmaması.
Kibirden zerre taşımaması.
(Gurur kibir yapmadan tek kişi göçmüş dense bu dünyadan,
oda Kemal BAYAT tır derim.)
Yazlı kışlı süveter giymesi.
Askerlik dönüşü işime dönmeye çalışıyorum.
1977 nin temmuz ayı.
Zembilli mahallesinde Bağlarbaşı camii münhal.
Talib oldum.
Zorda olsa kabul edildim.
Mahallede sık sık gazeteci Kemal adı geçiyor.
Allah Allah burası resmen şehrin son mahallesi.
Yâni varoş dedikleri türden bir yer.
Burada gazeteci ne gezer.
Camiye yirmi metre (20. m.) yakında geniş balkonlu,
iki katlı bir ev var.
Gazeteci Kemal burada oturur hocam dediler.
Yahu burası Kemal BAYAT'ın evi değilmi dedim.
Evet işte gazeteci Kemal o adam dediler.
Meğer Kemal amca vaktiyle gazetecide (Tartanlarda) çalışmış.
Gazeteciliği oradan gelirmiş.
Caminin resmiyette ki adı: Bağlarbaşı.
Gayri resmi adı : Kemal BAYAT camii.
Başladım görevime.
Ben'im Türkiye'yi kurtardık,
dünyayı İslam'la tanıştırmak üzere, olduğumuzu sandığım zamanlarım.
Kemal ağa cumaları gelir, dinler ve gider.
Kemal ağa lie bir kaç anı'm..
1985 te Kemal ağaya iki kişi vardık.
İki arsası varmış yanyana.
Talib olduk, anlaştık.
Arsa camiye 1.200 metre.
Dedi'ki bana:
-Sen bu camiden gitmiyesin diye veriyorum bu arsayı.
-Madem veriyorsun ben niye para veriyorum.
-Ben'im paraya ihtiyacım olduğu için.
Gülüştük.
Karşımdaki Demirel'in öğrencisi.
Tam otuz sene oturdum o arsaya yaptığım toprak damlı evde.
Mekanın cennet olsun Kemal ağa.
Bir gün camiye geldi ve yarın beraberiz dedi.
Meğer doğum evi yapımına öncülük ediyormuş.
Ertesi gün Kılbasan'dayız para için.
Kahvehane vs. dolaşıyoruz.
Pek hasılat yok.
Dedim'ki:
-Kemal ağa biz yanlış yapıyoruz.
- Neresi yanlış, ne yapalım söyle.
-Doğum evi için para istiyoruz,
ancak hep erkeklerden para istiyoruz.
-Emekli kocasının aylığını alan, ihtiyar teyzeler vardır,
onları soralım, onlardan isteyelim.
Aklına yattı, birkaç tane sorduk umulanın üstünde para topladık.
Bana okkalıca,
âferin ülen sen bu işi biliyormuşsun demişti.
İnekcioğlu camiinin doğusunda boş bir arsa vardı.
Bir arkadaş Talib oldu, sahibi'ni bulduk.
Satarsan alacağız dedik.
Adam satmayacağım, bağışlayacağım dedi.
-Nasıl yani deyince.
-Buranın tapusunu Kemal BAYAT tan kim alıverirse ona bağışlayacağım dedi.
-Anamın ak sütü gibi helal i hoş olsun.
-Allah Allah.
Hattâ: HASBÜNALLÂHÜ VE NİGMEL VEKİYL.
-Sinirli sinirli gidiyorum,
bana bir kahve söylüyor,
bin pişman dönüp geliyorum.
Adamın ilave sözüde bu.
Anlaşılan resmi bir mâni olmuş, Kemal amcanın gücü yetmemiş.
Daha sonra o arsa,
bedeli mukabilinde caminin avlusuna katıldı diye biliyorum.
Birgün cuma namazı için Araboğlun dayım.
Baktım Kemal ağa girdi içeri.
Oldukça düşmüştü tâkatten.
Hemen sandalye bulundu.
Kemal ağa şöyle otur dendi.
Kemal Ağa'nın sözleri birebir şöyle:
Olmaz olmaz ben'im alnım yere değmezse namazım olmaz.
O arada ben'i görüverdi.
Aha hoca burda sorun kendisine.
Götürün sandalyeyi işareti yaptım.
Götürdüler.
Böyle biriydi Kemal ağa.
-Kemal amca yazlı kışlı süveter giyersin niye dedim.
-Niye olacak, paspallığımı örtsün diye.
Gömleğini hiç pantolon içinde tutamazmış Kemal amca.
Mezarlıkta şimdiki otopark yerinde bifacı Osman amcayla,
(Osman bey in soyadını anımsıyamadım)
yağmur duası organizesi yaptıklarını dün gibi hatırlıyorum.
Toplum için koşturmak onların hobisiydi.
Belki on yıllarca unutulmayacak bir isim geldi geçti bu şehirden.
İşte o isim: Kemal BAYAT'tır.
Çok emeğinin geçtiği bir mekâna, isminin verilmesi,
uygun olur diye düşünüyorum.
Rahmetler olsun.
Sağlıcakla kalın.