Mustafa UYSAL
Emekli İmam Hatip
Saat 13.00 / 14.00 arası ziyaret vakti hastahanede.
Üç gün önce hastane kapısında karşılaştık.
Babalarımız asker arkadaşıydı.
Ordan tanışıyoruz kendisiyle.
O bana HOCA'm diyor, ben ona muhterem.
Altmış beş civarı yaşı.
Hayırdır geçmiş olsunlaştıktan sonra:
“ESKİ BİR KOMŞUM'A GELDİM” dedi.
Kendisi biz'im o taraftan Cerit köyünden.
Ziyaret edeceği yine o taraftan başka bir köyden.
Komşuluk dışında hiçbir yakınlığı yok yani.
Dışarıda yağmur çiseliyor.
Belli ki yirmi sekiz yıllık hatırı olan beraber bir çay içmişlikleri var mazide.
Veya sıcacık bir ıspanak böreği ikramı.
Hadi şunları emmingile veriver gel denmişlik var.
Olmadı bir tabak batırık sıkması; kenarı marul ve turşu süslemeli.
Yok'sa Konya'da tandır ikramı vs...
O biz'im civarda olma ihtimali imkânsıza yakın bir durum.
Zaten kıkırdaklı ıspanak böreğini fırına değişende mutlaka bir arıza vardır.
Komşu; biz'im kültürümüzde akrabadan önde gelir dersem abartmış olmam herhalde.
Çünkü; akraba duyunca ya kadar komşu yarayı çoktan sarar.
Daha doğrusu sarardı.
Köy kökenli kesimde hâlâ o durum devam ediyor.
Bir'de şehrin varoşlarında öyle.
Geriye doğru düşündüm de:
İyi komşularım oldu ben'imde.
Hatta başka şehirde bile hasta olsa, koşarak gideceğim kadar.
Otuz üç yıl oturduğum tek katlı toprak damlı ev komşularım.
Allah'ım ahirette de komşu kılsın diyecek kadar.
Çünkü biz'im ortak yıllarımız geçti.
Çocuklarımız beraber büyüdüler.
Şeker bitmiş çay tükenmiş durumlarında:
Tedarik kapısı olduk birbirimize.
Beraber bayram namazları kıldık omuz omuza.
Cam tepsi götürdük düğünlerimizde.
(Manevî değeri yüksek olan)
Acil durumlarda çocuklarımızı komşuya emanet ettik.
İftarlarda tadımlık yolladık.
Dayama yastıklara sırtımızı verip saatlerce dertleştik birader.
Guzine sobadan patates indirdik kaç defa.
Elektrikler gittiğinde mum var mı diye ünledik pencereden.
Yeni aldığımız hırkalara, sağlıkla giy, üstünde eskisin dedik.
Çarşıdaki indirimlerden haberdar ettik komşumuzu.
Evden çarşıya, çarşıdan eve kırk dakika yol yürüdük komşuyla.
Sabah selalarını beraber dinledik cam açarak.
Anlamadığımız yerleri sorduk birbirimize.
Yol çalışması yapan belediye işçilerine; çay meyve ikram ettik beraberce.
Yaniiii...
Ömrümüzü ortaklaşa tükettik komşuyla.
Dört yıldır Yunuskent sakiniyim.
Hâlâ ayaklarım mahalle camisine götürür ben'i.
Şimdilerde mağaza adı sanılıyor komşu galiba.
Öyle değil birader.
Komşudan para ödeyerek çıkılmaz.
Bize de bekleriz diye çıkılır.
İnşallah diyerek uğurlanılır.
Kalın sağlıcakla.