Mustafa UYSAL
Emekli İmam Hatip
İşini çok seviyor.
On yıldır aynı heyecanla çalışıyor.
Ben'i görünce yakınmaya başladı.
Kırk civarında personel varmış.
Tayinimi isteyeceğim diyor.
Hayırdır dedim.
Kırk kişiyiz yirmi beşi yatıyor ense yapıyor hocam dedi.
Nereye gideceksin dedim.
Nereye olursa diyor.
Yani Türkiye içinde bir yere mi diye sordum.
Tabii ki memur bir adam başka nereye gidebilir?
Doğru söylüyorsun dedim ben'de.
Hayır, hocam haksızlığa dayanamıyorum diyor.
Her Türk vatandaşının dediği gibi.
Bizde bilirsiniz hiç kimse haksızlığa dayanamaz.
Sanırsınız ki arkadaş Lahey adalet divanı üyesi.
Adalet vs. denince akan Dicle nehri tak durur.
O konuda yüzde yüz katıksız dürüstüz.
Fakat ilginçtir herkes haksızlıktan şikâyet eder.
O zaman bu haksızlığı kim yapar.?
Ve haklıdır şikâyetçiler.
Çünkü bu ülkede haksızlık üstüne sanki herkes özel ders almış gibi.
İtilip kakılmak dayısız adamın alın yazısı sanki.
Fakir yolunu düz yolda şaşırır.
Her Türk bilir ki kanun fakire işler.
Ne zamandır.
Kâluu belâdan beri diyeceğim ama çok kaçacak.
İk iyüz (200)yılla anlaşalım.
Çünkü haksızlık, adaletsizlik yıkımın baş sebebidir.
Osmanlı'da yıkılmışsa mutlaka bir arıza olmuştur.
Çünkü adalet mülke temeldir.
Memura DEDİM'Kİ:
Yani şimdi sen Türkiye içinde bir yere gideceksin.
Vardığın yerde kırk kişinin otuzu ense yapıp yatıyorsa.
Olur mu öyle şey dedi.
Oğlum Türkiye de “olur mu öyle şey” diye sorulmaz.
Çünkü olur.
Bu memlekette Ankara'nın bir ilçesinde kağıt oynayanların masasına inek düştü.
Yaz internete görürsün.
Oyunculara bir şey olmadı kenarda bir seyircinin üç adet eğe kemiği kırıldı.
Canının sıkısını unuttu gülmeye başladı.
Sen Almanya'ya İsveç'e gitmiyorsun ki.
Tencerenin bu köşesinden öbür köşesine gidiyorsun.
Aynı insan orda da var.
Tencere aynı, ateş aynı, yalnızca köşe değişik.
Başka yerin somunu büyük sanıp elindekinden olma.
Sen'in işin neyse onu yap.
Eşeğe ne yaparsan yap İngiliz tayı olmaz ondan.
O öyle gelmiş öyle gider.
Bir gün bir'i o eşeğin farkına varır.
Sen dürüst ol doğru ol eğri bulur belasını.
Bu atasözü biliyorsun.
Biliyorum dedi.
Hayırlı hizmetler diledim vedalaştık.
Şimdi aşkla şevkle çalışıyor diye biliyorum.
Ailesini tanıyorum.
Ben görevliyken o çocuktu.
Evlenmiş bir çocuğu olmuş.
İki yıldan sonra ayrılmışlar.
Hocam böyle böyle ne yapayım dedi.
Yapacağını yapmışsın bir şey yapma dedim.
Sordum.
-Aile zoruyla mı evlendin.?
-Hayır, kendim istedim dedi.
-E bir'de meyve olmuş daha ne.
-Hocam hep ters davranıyor.
-İyiya işte kurtulmuşsun.
-Ama hocam kem küm kem küm.
-İstiyorsun yani.
-Yani evet hocam.
DEDİM'Kİ bu herif-i nâ şerife...
-Sen şimdiye kadar hiç düştün mü?
-Elbette.
-Ne yaptın düşünce.
-Toparlandım çırpındım devam ettim.
-Niye orada yıkılıp kalmadın.
-Peki, elbisen hiç kirlendi mi?
-Tabii ki.
-Ne yaptın orayı kesip attın mı yoksa temizleyip devam mı ettin?
-Tabii ki temizledim.
-Bunu niye kesip attın da düzeltmedin.
-Oldu bir kerre.
-Çocuk nerede?
-Annesinde.
-Niye verdin sen bakaydın.
-Kızım ana kuzusu hocam o daha iyi bakar.
-Sana da annen mi bakıyor.?
-Yok, ben kendi evimdeyim.
-Rahatsın yani.
-Eh işte ne kadar rahat olunursa.
-Pişman gibisin.
-Belki anlaşırdık diye düşünüyorum.
Bak aslanım.
Memlekette pekçok genç senin gibi.
İlk tökezlemede hemen ayrılık.
Evlilik hayatı mevsimler gibidir.
Baharı var.
Yazı var, güzü var, kışı var.
Yağmuru var, karı var, fırtınası var.
Doğru söylüyorsunuz hocam.
Biz bilemedik.
Bak bu yalnız senin başında değil.
Düzelir.
Fakat acele etme biraz burnunuz sürtülsün ondan sonra birileri düzeltir.
-Hocam siz yardımcı olun.
-Kayınpeder sizi sever.
-Kayınpederin ben'i severde sen'i sever mi?
-Aslında doğruyu söylemek gerekirse beni de severdi.
Ben biraz öfkeme yenik düştüm.
-Tamam, ben bir düşüneyim.
Bacımla da bir konuşayım.
Sen'in adam olacağına inancı var mı bir sorayım.
-Hocam siz ben'i tanıyorsunuz.
-Ben seni yeni yeni tanıyorum.
Aile reisi olarak görmedim ki ben seni.
-Doğru söylüyorsunuz hocam.
-Tamam tamam.
Fakat şunu unutma.
Bundan sonra aileni falanın kızı olarak görme.
O biricik kendi kızıyın annesi olarak gör tamam mı.
-Tamam hocam.
Bugün hanımına davranışını yarın kızında görürsün.
-Doğru söylüyorsunuz hocam.
Yeni nesil kusursuz kul arıyor.
Bulsak ta başımıza muşambalasak gezdirsek.
Dünya böyle aziz dostlar.
Ne diyelim gün bulduğunu harcıyor.
Kalın sağlıcakla.