İbrahim YILDIRIM
Bir önceki yazımızda/ paylaşımımızda Anne ve Babanın en büyük
ortak sorumluluğunun çocukların sağlam bir kişiliğinin oluşturulmasıdır diye
vurgulamıştık.
Çocuklarımızın kişiliklerinin yoğrulması için
elbette bilgi gerekir. Bu bilgi bizde olmayabilir. O zaman, en azından
aşağıdaki önerileri yapmamız durumunda çocuklarımızın sağlam bir kişilik
oluşumunda, eğitim deki ve hayatlarında başarılı olmalarına büyük katkıda
bulunmuş oluruz.
Çocuklarımıza onların DEĞERLİ OLDUKLARINI,
SEVİLDİKLERİNİ HİSSETTİRELİM. Horlamayalım, aptal, salak, akılsız.. gibi
vasıflarla etiketleyip hakaret edip aşağılamayalım. Sen çocuğunu hangi olumsuz
ve kötü sözlerle nasıl etiketleyip tanımlıyorsan insanlar o etiket üzerinden muamele
eder. Sosyal hayatta kabul görmeyen, dışlanan insanlar genelde
çocukluklarında bu tür aşağılanmalara maruz kalmış kişilerdir.
Korkutarak, tehditlerle terbiye etmeye
çalışmayalım. Çocuklarımızı cesaretlendirelim, sevildiklerini, kendilerinin
değerli olduklarını hissettirelim. Bu kadarcık bile çocuklarımızın sağlam bir
kişilik oluşmasında, hem okul hem de hayatta başarılı olmalarına büyük katkı
sağlayacaktır şüphesiz.
Anne -Baba olmak sadece çocuklara ne
yapacaklarını öğütlemek değil çocukluklarının yaşamalarına eşlik etmektir.
Bunun için maddi imkânlarımız yetersiz olabilir. Maddi imkânlarımız ne olursa
olsun mümkün olanla elimizden geldiğince onlara mutlu bir çocukluk
sunabilmektir. Kimi zaman onlara sevildiklerini, kendilerinin değerli olduklarını
hissettirildiğinde oluşan sonucu ve mutluluğu hiç bir zenginlikle satın
alamazsınız.
Çocuklarımızla konuşup sohbet etmiyoruz.
Zaten kimsenin derdi de, dinlemek, çocuklarla, gençlerle konuşmak değil; daha
çok akıl vermek, yön vermek, eleştirmek ve yargılamak. Anne-babanın
çocuklarıyla konuşması, onlarla sohbet etmesi çocuğu kabullenme anlamına gelir.
Çocuklar ve gençler için anne-baba tarafından kabullenildiğini bilmek çok
değerlidir. Çocuk ailesi tarafından kabullendiğinde kendisini güvende hisseder.
Kendini güvende hisseden çocuk kötü alışkanlıklara ve kötü yollara düşmez. Pek
çok durumda başarılı olur.
Ebeveynlerin çocukları için en önde gelen
sorumluluğu; çocuklarının özgüvenlerinin ve özsaygılarının gelişimini
sağlamaktır. Özgüven ve Özsaygı sağlam bir kişilik oluşumun sonucudur. (
Özgüven, bireyin kendisinden memnun olması, kendisi ve çevresiyle barışık
yaşaması demektir. Özsaygı, hem kendimizi özgün bir birey olarak değerli, hem
de karşılaştığı sorunlarla başa çıkabilecek kadar yeterli hissedebilmektir).
Çocuklarımızın hayatta başarılı
olmalarını(öğrenimde, gelecek ve iş yaşamları da dâhil) istiyorsak aşağıda
“Psikoloji, Sosyoloji ve Pedagoji” bilim dallarının önerilerine mutlaka kulak
verip gereğini yapmalıyız.
Peki, yukarıda zikredilen bilim dalları ana
hatları ile bize neler öneriyor?
1-Sakın çocuğunuzu bir başkasının çocuklarıyla
ya da diğer kendi çocuklarınızla kıyaslamayın!
2- Çocuklarınıza beklenti yüklemeyin. Kendi
yapmak isteyip de yapamadıklarınızı çocuğunuzun yapmasını istemeyin. “Ben doktor
olmak istiyordum, fakirdik olamadım, senin doktor olmanı istiyorum.” gibi.
Sakın bunu yapmayın. Çocuğunuzun başarısını bir yarış haline getirmeyin.
3- Çocuklarınızı söverek, döverek baskıyla
eğitmeye çalışmayın. Küçük bir çocuğa karşı olan iyi-kötü tüm davranışlarınız,
onların psikolojisinde sandığınızdan çok daha derin etkiler yaratıyor.
Özellikle de korku, endişe, kaygı ve şiddet duyguları, çocuklarda travmaya
neden olarak beyinde tahribata yol açıyor ve kişilikte onulmaz denebilecek
izler bırakıyor. Bu yöntemlerle yetiştirilen ve eğitilen çocuk intihara meyilli
oluyor.
4-Çocuklarınızı olumsuz yönleriyle
değerlendirmeyin, Onlara geniş hareket imkânı sunun, çocuklarınızın hatalarını
sürekli düzeltmeyin, düzeltmeyi zaruri görürseniz çocuğunuzu horlayarak,
aşağılayarak hatasını düzeltmeyin. Çocuklarınıza hata yapma şansı verin,
hatasını fark edip onu kendisinin düzeltmesini sağlayın.
5- Başarılı çocuklar istiyorsanız, çocuklarınıza
mutlaka başladıkları işleri bitirmelerini öğretin. Çocuklarınızın başladığı işleri
bitirmeleri konusunda mutlaka teşvik edici olun. Hatta buna çok küçük yaşlarda
başlayın. Onların başladığı işi biz bitiriyorsak çok çabuk pes eden, istikrar
göstermeyen/gösteremeyen bir nesil yetişiyor. Genelde pek çok anne-baba
çocuklarının başladıkları ev ödevlerini onlara iyilik yaptıklarını zannederek
yaparlar!? Onların başladıkları işleri sakın ama sakın siz bitirmeyin….
Sevgili dostlar,
Bir ülkenin geleceğini anneler, babalar ve
öğretmenler yönlendirir. Çocuğunuzun sağlıklı gelişimi sadece kendisi ve ailesi
için değil hepimiz için önemlidir. Hal böyle olunca milletimizin gelişiminde,
çocuklarımızın başarısında en büyük etken ailenin evde gerçekleştirdiği
davranış ve faaliyetlerde gözüküyor.
Çocuklarımızın başarılı, toplumumuzun huzurlu,
mutlu, refah ve barış içinde yaşayabilmeleri için “Milli Eğitim
Bakanlığı” vakit kaybetmeksizin evlere yatırım yapıp aileleri eğitmelidir!!!
Kanımızca ailelerin eğitimi (yeni evlenen
çiftlerden başlamak üzere) Eğitimde Başarıyı yakalamanın en kestirme ve etkin
yoludur.
Peki, SİZCE ???
Hoşça, Dostça ve Sevgiyle kalın. İnşallah tekrar
görüşmek dileğiyle.