Ulvi EMRE
Kimilerine göre “TOPRAK ANA”, kimilerine göre “EN BÜYÜK ANA KUCAĞI”, kimilerine göre dönüp, dolaşıp gideceğimiz en büyük yatağımız, en büyük vatanımız.
Yüce Allah toprağa “HAY” sırrı ile tecelli edip ona “CAN” verdiğinden beri, dünyada en canlı varlık olarak, en büyük laboratuvar, en büyük fabrika olarak çalışarak kendisine gelen hiçbir maddeyi reddetmeden ve hiç durmadan ta kıyamete kadar yalnız “İNSANA” ve yaratılmışlara hizmet görevini, biran aksatmadan yerine getirmek için çalışan toprak, üzerine emanet edilen her tohumu bir “ANA” Sevgi ve muhabbeti ile kucağına basıp, onu büyütmek ve insanın hizmetine sunmak için,onu itina ile koruyarak ve ona lazım olan her türlü minareli, vitamini, şekeri, suyu gerekli olan her şeyi, büyük bir titizlikle matematik hesaplar yaparak, ölçülü ve ahenkli bir şekilde hazırlayarak, onun büyümesini, gelişmesini takip ederek, onu insana hizmet edebilecek bir hale getirmeye, hiç usanmadan kıyamete kadar büyük bir zevkle ve isteyerek yerine getirmeye devam etmektedir.
Yüce Allah konuya dikkat etmek için “ÜZERİNDEN GELİP GEÇERLER DE ALTINDA YATAN HİKMETLERİ GORMEZ VE DÜŞÜNMEZLER” diye buyurduğu o koca toprak.
Toprakta bulunan mikro organizmalar ve diğer canlılar, toprağa düşen her şeyi iyi, kötü ayırımı yapmadan parçalayıp, ufalayıp onları azotla birlikte kullanılmak üzere hazır hale getirmektedir.
Bir ELMA ağacına bakalım. Yüce ALLAH' IN eline verdiği reçeteye göre bir diyetisyen titizliği icerisinde şekeri, karbonatı, iki değerli demiri, mineralleri ve vitaminleri öyle ahenkli, öyle orantılı bir şekilde göze güzel ve hoş görüntü ve tat verecek şekilde "Al beni ye" dercesine biz insanlara ikram etmektedir.
Yüce Allah Yasin suresi 33. Ayette toprağa HAY sırrı ile tecelli ettiğini ve" Ölü toprağı canlandırmamız onlar için bir delildir. Onu dirilttik ve ondan taneler çıkarttıkta ondan yiyorlar." Buyurarak arzın ilk yaratıldığı zaman ölü olduğu, sonra ona canlılık verildiği bildiriliyor. Yine yüce Allah " Hayat verdiğimiz topraktan habbeler çıkardık" buyurarak toprağa canlılık kazandırdığını bildirmektedir.
Toprakta bulunan mikro organizmalarında kendi aralarında belirlenmiş ve proğramlanmış görevleri vardır. Birinci gurupta bulunan mikro organizmalar; toprağa düşen, tohum ve çekirdeklere ve üzerinde ekili bulunan tüm bitki ve ağaçlara lazım olan minarelileri ve vitaminleri hazırlayan " SENTEZCİLER" ikinci gurupta bulunan mikro organizmalar ise toprağa düşen ya da atılan her maddeyi parçalayıp, ayrıştıran "ANALİZCİLER" dir. Toprak, öyle büyük, öyle sırlarla dolu bir âlem ki, insan öğrendikçe şaşırıp kalmaktadır.
İnsana ve yaratılmışlara bu kadar çok yardım ve hizmet eden toprağa karşı bizler yani insanoğlu ona teşekkür edecek faaliyetlerde bulunmayı bırakın, onu yani toprağı zehirleyerek öldürmeye çalışmaktadır. Nasıl mı? Anlatayım; yıl 1960 toprağa atılıp onu öldürmeye çalışan ilk zehrin yani DDT’nin icat edildiği yıl. Daha sonraki yıllarda hızla gelişen ve büyüyen milyarlarca dolar RANT kapısı olan TARIM ilaçları sahneye konularak toprağın hızla çoraklaşıp ölmesine sebep olmaya başlamışlardır. Tıpkı ülkemizin güzel şehri NEVŞEHİR de toprakta bilinçsizce kullanılan sentetik gübre ilaçları, bu güzel şehrimizin topraklarını verim veremez hale getirdikleri için 20 yıl süreyle bu topraklara ekim yasağı getirilmiştir.
Sevgili okurlar; toprak bilinenden çok bilinmeyenleri olan öyle bir canlı, öyle büyük bir labarotuvar ki ondaki hikmetleri, ondaki sırları ciltler dolusu kitaplara sığdırmak mümkün değildir.
Sevgili okurlar; Toprakla ilgili özet bilgilere burada son veriyor ve yarın topraktan çıkıp SU ya dalıp ondaki sırları ve hikmetleri özet olarak yazmaya çalışacağım.
Hayırlı, huzurlu ve sağlıklı günlet diler, sevgi ve saygılar sunarım.
Kimilerine göre “TOPRAK ANA”, kimilerine göre “EN BÜYÜK ANA KUCAĞI”, kimilerine göre dönüp, dolaşıp gideceğimiz en büyük yatağımız, en büyük vatanımız.
Yüce Allah toprağa “HAY” sırrı ile tecelli edip ona “CAN” verdiğinden beri, dünyada en canlı varlık olarak, en büyük laboratuvar, en büyük fabrika olarak çalışarak kendisine gelen hiçbir maddeyi reddetmeden ve hiç durmadan ta kıyamete kadar yalnız “İNSANA” ve yaratılmışlara hizmet görevini, biran aksatmadan yerine getirmek için çalışan toprak, üzerine emanet edilen her tohumu bir “ANA” Sevgi ve muhabbeti ile kucağına basıp, onu büyütmek ve insanın hizmetine sunmak için,onu itina ile koruyarak ve ona lazım olan her türlü minareli, vitamini, şekeri, suyu gerekli olan her şeyi, büyük bir titizlikle matematik hesaplar yaparak, ölçülü ve ahenkli bir şekilde hazırlayarak, onun büyümesini, gelişmesini takip ederek, onu insana hizmet edebilecek bir hale getirmeye, hiç usanmadan kıyamete kadar büyük bir zevkle ve isteyerek yerine getirmeye devam etmektedir.
Yüce Allah konuya dikkat etmek için “ÜZERİNDEN GELİP GEÇERLER DE ALTINDA YATAN HİKMETLERİ GORMEZ VE DÜŞÜNMEZLER” diye buyurduğu o koca toprak.
Toprakta bulunan mikro organizmalar ve diğer canlılar, toprağa düşen her şeyi iyi, kötü ayırımı yapmadan parçalayıp, ufalayıp onları azotla birlikte kullanılmak üzere hazır hale getirmektedir.
Bir ELMA ağacına bakalım. Yüce ALLAH' IN eline verdiği reçeteye göre bir diyetisyen titizliği icerisinde şekeri, karbonatı, iki değerli demiri, mineralleri ve vitaminleri öyle ahenkli, öyle orantılı bir şekilde göze güzel ve hoş görüntü ve tat verecek şekilde "Al beni ye" dercesine biz insanlara ikram etmektedir.
Yüce Allah Yasin suresi 33. Ayette toprağa HAY sırrı ile tecelli ettiğini ve" Ölü toprağı canlandırmamız onlar için bir delildir. Onu dirilttik ve ondan taneler çıkarttıkta ondan yiyorlar." Buyurarak arzın ilk yaratıldığı zaman ölü olduğu, sonra ona canlılık verildiği bildiriliyor. Yine yüce Allah " Hayat verdiğimiz topraktan habbeler çıkardık" buyurarak toprağa canlılık kazandırdığını bildirmektedir.
Toprakta bulunan mikro organizmalarında kendi aralarında belirlenmiş ve proğramlanmış görevleri vardır. Birinci gurupta bulunan mikro organizmalar; toprağa düşen, tohum ve çekirdeklere ve üzerinde ekili bulunan tüm bitki ve ağaçlara lazım olan minarelileri ve vitaminleri hazırlayan " SENTEZCİLER" ikinci gurupta bulunan mikro organizmalar ise toprağa düşen ya da atılan her maddeyi parçalayıp, ayrıştıran "ANALİZCİLER" dir. Toprak, öyle büyük, öyle sırlarla dolu bir âlem ki, insan öğrendikçe şaşırıp kalmaktadır.
İnsana ve yaratılmışlara bu kadar çok yardım ve hizmet eden toprağa karşı bizler yani insanoğlu ona teşekkür edecek faaliyetlerde bulunmayı bırakın, onu yani toprağı zehirleyerek öldürmeye çalışmaktadır. Nasıl mı? Anlatayım; yıl 1960 toprağa atılıp onu öldürmeye çalışan ilk zehrin yani DDT’nin icat edildiği yıl. Daha sonraki yıllarda hızla gelişen ve büyüyen milyarlarca dolar RANT kapısı olan TARIM ilaçları sahneye konularak toprağın hızla çoraklaşıp ölmesine sebep olmaya başlamışlardır. Tıpkı ülkemizin güzel şehri NEVŞEHİR de toprakta bilinçsizce kullanılan sentetik gübre ilaçları, bu güzel şehrimizin topraklarını verim veremez hale getirdikleri için 20 yıl süreyle bu topraklara ekim yasağı getirilmiştir.
Sevgili okurlar; toprak bilinenden çok bilinmeyenleri olan öyle bir canlı, öyle büyük bir labarotuvar ki ondaki hikmetleri, ondaki sırları ciltler dolusu kitaplara sığdırmak mümkün değildir.
Sevgili okurlar; Toprakla ilgili özet bilgilere burada son veriyor ve yarın topraktan çıkıp SU ya dalıp ondaki sırları ve hikmetleri özet olarak yazmaya çalışacağım.
Hayırlı, huzurlu ve sağlıklı günlet diler, sevgi ve saygılar sunarım.