• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • Ara
  • EĞİTİM
  • EKONOMİ
  • GÜNCEL
  • İLÇELER
  • KÜLTÜR-SANAT
  • ÖZEL HABER
  • SAĞLIK
  • SİYASET
  • SPOR
  • VEFAT EDENLER
  • ASAYİŞ YAŞAM
  • Ara
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. MİSAFİR KALEM
  3. BEY'İN VEDASI
Yayınlanma: 24 Mart 2022 - 11:49

BEY'İN VEDASI

24 Mart 2022 - 11:49
Yorumlar
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
BEY'İN VEDASI
MİSAFİR KALEM

Mestan KARABACAK
Harman zamanı idi. Arpalar hasat edilmiş, buğday hasadı devam ediyordu.Traktör, kamyon, makina, insan seslerinin birbirine karıştığı günlerdi.
Hasta yatağında bulunan Ali Bey'in yanına her gün ziyaretçiler gelip- gidiyordu. Gelenler ya uzaktaki evlatları ve torunları ya da köylüleri idi. Geçmiş olsun ve şifa dileğinde bulunuyorlardı. Yatağında vakur bir şekilde yatıyor, gerekmedikçe konuşmuyordu. Oğlu Âşık Ali, kendi avlusunda yetiştirdiği güllerden her sabah bir demet getiriyor, kırmızı, pembe, sarı renkli bu gülleri özenle vazoya yerleştirip, yatağının baş ucuna koyuyordu. Zamanı gelince ilacı veriliyor, bir isteği olursa diye, evdekiler gözüne bakıyorlardı.
1971 yılı Temmuz ayı idi. 1900 doğumlu olduğuna göre, 71 yaşında idi. Bu sürenin 21 yılını bu köyde( Saçıkara) geçirmiş, 50 yılını ise yörük olarak yaylalarda ve kışlalarda geçirmişti. Kışla olarak genellikle Amik ovası ya da Osmaniye civarı; yayla olarak da Binboğalar, Berit dağı ya da Erciyes ve civar dağlar tercih edilirdi.
Ben o zaman 11 yaşında idim.Gelen misafirlerle birlikte bazen biz çocuklar da dedemizin yanına girerdik, ancak kalabalık etmeyin diye büyüklerimiz bizi kısa süre sonra dışarı çıkarırlardı.
Bu 11 yılın 7 yılı, yaşananları hatırladığım süre. Bu kısa sürede dedemle ilgili hâlâ unutamadığı bazı anılar var hafızamda.
Öncelikle zihnimde canlı kalan şu: Uzun boylu( 1.80- 1.90 dolaylarında), geniş omuzlu, cüsseli bir fiziki yapı. Ağır başlı, vakur bir duruş, sakin ve güvenli bakış. Etrafına saygı telkin eden bir tavır. Gölgesi ağır, çevresinde itibarlı bir bey.
4-5 yaşlarında evimizin dede evinden yeni ayrıldığı günler... Her sabah erkenden yanına gidişim ve kendisi için hazırlanan kahvaltı sofrasına beni çağırması ve birlikte yaptığımız kahvaltılar... "Benim oğlum büyüyünce Atatürk olacak" diyerek beni sevip, başımı okşayışı...
Evin baş köşesine, duvara yerleştirilmiş kocaman radyodan "Yurttan Sesler" programı nda söylenen türküler eşliğinde , bazen bana haydi oyna diye ayağa kaldırması, benim de ayağımın burnunu yere vurarak oynamam...
Bir de kahveye yahut camiye giderken, biz evimizin kapısı önünde oynarken, bizi çağırıp( genellikle kardeşim Abdullah'la amca oğlu Cafer olurdu), avucumuza bıraktığı paralar... 25 kuruş olurdu, bazısı sarı renkli, bazısı metalik renkli.
Dedem bu 71 yıllık hayatını genellikle sağlıklı ve varlıklı bir bey olarak geçirmiştir.
Yalnız 1964-65 yıllarında ciğerinden rahatsızlanmış ve Ankara'da ameliyat geçirmiş. Ben bunu hatırlamıyorum ancak babamın bu olay üzerine yazdığı şiiri iyi biliyorum. Son dörtlüklerinde şöyle diyor Âşık Ali:
Onbeş evladıyın akar gözyaşı
Yolunu bekliyor eşin, yoldaşın
Gurbette ağlıyor bir tek kardeşin
Hak kabul ederse kurbanım baba.
Gözüm kaldı Ankara'nın yolunda
Zikrin sensin, ismin düşmez dilimden
Evlat ata için korkmaz ölümden
Hak kabul ederse kurbanım baba.
Bize babalığı yaptın nazınan
Kırmadın kalbimi acı sözünen
Bir canım, bir oğlum, bir de kızımlan
Hak kabul ederse kurbanım baba.
Baba, Ali unutur mu hiç seni?
Ferman Hakk'ın düşürürmüş insanı
Sen İsmail, ben de bir koç misali
Hak kabul ederse kurbanım baba.
1967 yılında ise onu derinden sarsan olay yaşanmıştır.Yakın akrabaları ile yaşadıkları büyük kavgada iki oğlu( Hacı/ Ahmet ve Ali) silahla yaralanmıştır. Birisi belinden( ilikden), öteki ayağından. Oğlu Ali kısa sürede iyileşmiş ancak Hacı/ Ahmet bu olaydan sonra yatağa bağlı olarak yaşamak zorunda kalmıştır. İşte bu onu çok ama çok yıpratmıştır. Duygularını dışa vuran, paylaşan bir yapısı olmadığı için hep içine atmıştır
Bir zamanlar kışlada, yaylada ihtişamlı bir hayat süren Ali Bey... Dört hatun, 15 evlat, sürü sürü koyun, deve, seçme atlar... İtibarlı bir bey hayatı. Artık hayatın, kaderin kendisine hazırladığı zorluklar ve acılarla başbaşadır.
1948'de kurulan köye( Saçıkara'ya) 1950' de yerleşmek üzere geldiğinde bu maldan başka bir dokuma torba ağzı dikmece sarı lira doluymuş. (Sonradan babamın av çantası olan bu torbanın fotoğrafını aşağıya koydum.)
1949 yılı çok sert geçmiş. Doğru dürüst evi ve ahırı olmayan, ilk yerleşen aşiret üyelerin çoğu ve hayvanları ölmüş.
Amcamın söylediğine göre, dedem köye gelince, geri dönüp gitmesin diye, köydekiler toplanın imece usulüyle kısa sürede dedeme bir ev ve ahır inşa etmişler. O sözünü ettiğim torbadaki altınların çoğunu da köylülere borç olarak dağıtmış rahmetli.
Yıllar yılları kovalamış, iyisiyle kötüsüyle 1971 yılına gelinmiş.Artık asıl yurda göç zamanı gelmişti. Ve Ali Bey de göçünü toplayıp 19 Temmuz günü bu dünyaya veda etti.
Evde çok ağır bir yas havası vardı. Evlatları, akrabaları, yetişebilen dışardaki akrabaları toplandılar. Ağıtlar, feryatlar, gözyaşları bu kararlı yolcuyu geri döndürmeye yetmedi.
Oğlu Âşık Ali iki şiir(ağıt) yazdı ardından. Birisini sizinle paylaşmak isterim:
Abdestini almadın mı?
Namazını kılmadın mı?
Misafir var görmedin mi?
Uyan babam sabah oldu.
Oraya bir tabut sürülmüş
Yolculuk hamamı kurulmuş
Hafızı, hocası derilmiş
Uyan babam sabah oldu.
İçimde bir yara açıldı
Yakasız gömlek biçildi
Ecel şarabı içildi
Uyan babam sabah oldu.
Ali'm der, içimde acısın
Babam başımın tacısın
Uzak yola bir yolcusun
Uyan babam sabah oldu.
Bugün onun geride bıraktığı evlatlarından bir oğlu(Hasan Amcam), 4 kızı( Fatma, Nariçi/ Fatma, Hürü, Tombak/ Zeynep halalarım) var. Yıllar önce, geride bıraktığı torunlarını da saymıştık ve 120 dolayında bir sayı çıkmıştı.
Hayatın gerçeğinden kaçmak mümkün değildir. Her fani gidicidir. Ve Bey de yolcudur artık. Kalabalık bir cemaatın elleri üzerinde kayıp giden cenazesi köy mezarlığındaki yerine kondu.
Bir süre sonra yaptırılan mezat taşının üzerinde oğlu Âşık Ali'nin söylediği şu dörtlük yazılıdır.
Bir âciz beşerim yoktur basiret
Rahmetin geniştir verme musibet
Mürşid- i kamilden aldım nasihat
Yarattığın kuldan isteme Ya Rab.
Şu anda dışarda diz boyu kar ve acı bir poyrazın estiği Gökçe'de sıcak odamda kalemimden bu satırlar dökülürken, gözlerimden de iki damla yaş yanağıma süzüldü. Canım dedem için içten gelen bir fatihayı ruhuna göndermekten başka elimden bir şey gelmiyor. Rahat uyu bey dedem, ruhun şad olsun.
(Karabacak Ali Bey' in elbette bir kitap çapında yazılacakları hak eden bir hayat hikayesi vardır. Ben kendi gözümde ve zihnimde kalanları yazmaya çalıştım.)





 

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • İÇİMİZDEN GELMEDİ, İŞİMİZE GELMEDİ - 23 Mayıs 2024
  • KUTLU BİR FERMAN - 13 Mayıs 2024
  • TÜRK DİLİ VE KARAMAN - 13 Mayıs 2024
  • ERMENEK'İN TARİHÇESİ   - 29 Ocak 2024
  • TARİHDEN BİR YAPRAK - 27 Aralık 2023
  • K A D I N L A R I M I Z - 28 Kasım 2023
  • YENİ NESLİN MİMARLARI - 25 Kasım 2023
  • ŞEN GİTTİM, YASLI DÖNDÜM - 22 Kasım 2023
  • İNSANCA YAŞAMAK - 20 Kasım 2023
  • Bir İngilizce Öğretmenin Anısı - 11 Kasım 2023
  • AKŞAM SOHBETİ - 07 Kasım 2023
  • AKŞAM SOHBETİ - 03 Kasım 2023
  • DOSTLARLA SOHBET - 01 Kasım 2023
  • AKŞAM SOHBETİ - 23 Ekim 2023
  • GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ, HAYALİ CİHAN DEĞER  - 19 Ekim 2023
  • AKŞAM SOHBETİ - 16 Ekim 2023
  • AKŞAM SOHBETİ - 13 Ekim 2023
  • AKŞAM SOHBETİ - 02 Ekim 2023
  • AKŞAM SOHBETİ - 26 Eylül 2023
  • AKŞAM SOHBETİ - 23 Eylül 2023
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 15
ilan.gov.tr
Köşe Yazarları
ÇİÇEK FOTOĞRAFLARI ÇEKERİM
MAHMUT TOPTAŞ
ÇİÇEK FOTOĞRAFLARI ÇEKERİM
SANATÇININ ÖLÜMÜ!
GÜNDOĞDU YILDIRIM
SANATÇININ ÖLÜMÜ!
ULVİ EMRE
ULVİ EMRE
AKŞAM SOHBETİ
HASAN BARAN
HASAN BARAN
KÖKSÜZ KALMAK
İÇİMİZDEN GELMEDİ, İŞİMİZE GELMEDİ
MİSAFİR KALEM
İÇİMİZDEN GELMEDİ, İŞİMİZE GELMEDİ
MUSTAFA UYSAL
MUSTAFA UYSAL
GARANTİ...
YAZGIMIZ SİNEK KOVALAMAK MI?
YUNUS TURAN
YAZGIMIZ SİNEK KOVALAMAK MI?
ÇUKUR, SU UÇTU ŞELALESİ
OSMAN NURİ KOÇAK
ÇUKUR, SU UÇTU ŞELALESİ
PROF. DR. İBRAHİM CEYLAN'I KAYBETTİK
MUZAFFER CAN
PROF. DR. İBRAHİM CEYLAN'I KAYBETTİK
Yılın son kahvesi
ÇOBAN ATEŞİ
Yılın son kahvesi
Marka Kent ve Niğde İzlenimlerim
AHMET KÜÇÜKCİCİBIYIK
Marka Kent ve Niğde İzlenimlerim
PEKİ..! BU OLAYIN TEK SUÇLUSU CANİ MİDİR?
MUZAFFER KARAOĞLU
PEKİ..! BU OLAYIN TEK SUÇLUSU CANİ MİDİR?
Çok Okunan Haberler
Karaman'da Nikâh Dairesinde '05.05.2025' Yoğunluğu Yaşandı
Karaman'da Nikâh Dairesinde '05.05.2025' Yoğunluğu Yaşandı
KMÜ’de Hemşirelik Zirvesi-2 Düzenlendi
KMÜ’de Hemşirelik Zirvesi-2 Düzenlendi
Yunus Emre Ortaokulu Emekli Öğretmenleri 25 Yıl Sonra Bir Araya Geldi
Yunus Emre Ortaokulu Emekli Öğretmenleri 25 Yıl Sonra Bir Araya Geldi
Ana Sayfa
EĞİTİM
EKONOMİ
GÜNCEL
İLÇELER
KÜLTÜR-SANAT
ÖZEL HABER
SAĞLIK
SİYASET
SPOR
VEFAT EDENLER
ASAYİŞ
YAŞAM
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
  • EKONOMİ
  • GÜNCEL
  • KÜLTÜR-SANAT
  • SAĞLIK
  • SPOR
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.

Yazılım: Tumeva Bilişim

Doğal Ürünler