Mustafa UYSAL
Emekli İmam Hatip
On Kasım yetmiş beşte,(10/11/1975)
asker olduğumda:
Sol göğsümün üzerinde dört aylık kızımın resmi vardı.
Cüzdanımın en kuytu yerine koymuştum.
Van'a galiba bir günde varmıştım.
Yüzyirmi gün hiç toprak görmedim.
Yeryüzü karla kaplıydı.
Kuytu yerlerde kızımın resmini çıkarır öper ağlardım.
Yirmi ay o'da benimle beraber askerlik yaptı.
Hattâ ben'im motivasyon kaynağım oldu.
Akranlarım bilirler.
O zamanlar asker'e gitmeyeni adamdan saymazlardı.
Adı hem vatan görevi, hemde namus bekçiliğiydi.
Kalan on altı ayı Şırnak/şenoba da yaptım.
Hiç çarşı izni kullanmadan.
Çünkü çarşı yoktu çıkılacak.
Dört dağ ortası, yalnızca gök yüzü tarafı açık.
Hoş çarşı olsa da, paramız yoktu çarşılık.
Yâni resmen "Bay yok" denebilirdi adıma.
Şimdi mi.?
Gönül huzuruyla kabre girebilirim. Çünkü bu toprağa karşı görevimi yaptığımı düşünüyorum.
Geçelim.
Dün şehid haberleri geldi yine.
Yurtları cennet, komşuları Muhammed sav. olsun.
Bu gibi haberler geldiğinde:
Hiç TV ye bakamam.
Yanar içim, göynür özüm.
Tam karşıma bir sıvasız ev silüeti gelir oturur.
Bayraklarla donatılmış.
Evin etrafını saran mahalleli komşu kadınların feryadı beynimde fırtınalar koparır.
TV.ye bakamasamda, beynimden atamam görüntüyü.
Şu meşhur Yemen türküsünü hatırladım şimdi.
Yemen yolu çukurdandır.
Karavanam bakırdandır.
Zenginimiz bedel verir.
Askerimiz fakirdendir.
Dün gibi hatırlıyorum.
Doksanlar da bir devlet büyüğümüzün oğlunun askerliği,
İstanbul'un Avrupa Yakası'ndan Anadolu'u yakasına çıkmıştı.
Yâni bağırsa annesi duyacak şekilde.
Kader işte.
Şimdi düşünüyorum, yine de aferin diyorum.
Hiç değilse o hâki elbisenin içine girmiş adam.
Bedelli çıkmadan önce, haberler de sık sık şunu duyardık.
Çürük raporu düzenleyen şebeke çökertildi.
Ben'im en son bildiğim şuydu.
Türkiye de asker'e gidenlerin oranı yüzde elli altı. (%56).
Bedelliden sonra yine de onyedi gün askerlik vardı galiba.
Onunda yarısında firar edenler çıkıyormuş.
Hani bir söz var biz'de.
Sen doğduğunda annen oğlum oldu diye eline kına yakmış mı Aceba.?
Galıbın devrilsin emi derler, Anadolu'da bunlara.
Ben'im bir yetkim olsa bunlardan bedelde almam.
Biz askerimizin maaşını veririz arkadaş der,
nüfustan kaydını düşürür,
büyük baş sayımına sokarım vesselam.
Dünkü şehidlerimizin dördü sözleşmeli, bir'i rütbeli diye biliyorum.
Yâni dört askerimiz iş olarak seçmiş askerliği.
BİR'i toprağa düşer, BİN'i kabir taş'ını okşayarak göz yaşı döker.
Acılarını paylaşıyoruz demek ne kadar teselli eder bilinmez.
Bilinen bir gerçek var.
ATEŞ HÂLÂ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKIYOR.
Sağlıcakla kalın.
Emekli İmam Hatip
On Kasım yetmiş beşte,(10/11/1975)
asker olduğumda:
Sol göğsümün üzerinde dört aylık kızımın resmi vardı.
Cüzdanımın en kuytu yerine koymuştum.
Van'a galiba bir günde varmıştım.
Yüzyirmi gün hiç toprak görmedim.
Yeryüzü karla kaplıydı.
Kuytu yerlerde kızımın resmini çıkarır öper ağlardım.
Yirmi ay o'da benimle beraber askerlik yaptı.
Hattâ ben'im motivasyon kaynağım oldu.
Akranlarım bilirler.
O zamanlar asker'e gitmeyeni adamdan saymazlardı.
Adı hem vatan görevi, hemde namus bekçiliğiydi.
Kalan on altı ayı Şırnak/şenoba da yaptım.
Hiç çarşı izni kullanmadan.
Çünkü çarşı yoktu çıkılacak.
Dört dağ ortası, yalnızca gök yüzü tarafı açık.
Hoş çarşı olsa da, paramız yoktu çarşılık.
Yâni resmen "Bay yok" denebilirdi adıma.
Şimdi mi.?
Gönül huzuruyla kabre girebilirim. Çünkü bu toprağa karşı görevimi yaptığımı düşünüyorum.
Geçelim.
Dün şehid haberleri geldi yine.
Yurtları cennet, komşuları Muhammed sav. olsun.
Bu gibi haberler geldiğinde:
Hiç TV ye bakamam.
Yanar içim, göynür özüm.
Tam karşıma bir sıvasız ev silüeti gelir oturur.
Bayraklarla donatılmış.
Evin etrafını saran mahalleli komşu kadınların feryadı beynimde fırtınalar koparır.
TV.ye bakamasamda, beynimden atamam görüntüyü.
Şu meşhur Yemen türküsünü hatırladım şimdi.
Yemen yolu çukurdandır.
Karavanam bakırdandır.
Zenginimiz bedel verir.
Askerimiz fakirdendir.
Dün gibi hatırlıyorum.
Doksanlar da bir devlet büyüğümüzün oğlunun askerliği,
İstanbul'un Avrupa Yakası'ndan Anadolu'u yakasına çıkmıştı.
Yâni bağırsa annesi duyacak şekilde.
Kader işte.
Şimdi düşünüyorum, yine de aferin diyorum.
Hiç değilse o hâki elbisenin içine girmiş adam.
Bedelli çıkmadan önce, haberler de sık sık şunu duyardık.
Çürük raporu düzenleyen şebeke çökertildi.
Ben'im en son bildiğim şuydu.
Türkiye de asker'e gidenlerin oranı yüzde elli altı. (%56).
Bedelliden sonra yine de onyedi gün askerlik vardı galiba.
Onunda yarısında firar edenler çıkıyormuş.
Hani bir söz var biz'de.
Sen doğduğunda annen oğlum oldu diye eline kına yakmış mı Aceba.?
Galıbın devrilsin emi derler, Anadolu'da bunlara.
Ben'im bir yetkim olsa bunlardan bedelde almam.
Biz askerimizin maaşını veririz arkadaş der,
nüfustan kaydını düşürür,
büyük baş sayımına sokarım vesselam.
Dünkü şehidlerimizin dördü sözleşmeli, bir'i rütbeli diye biliyorum.
Yâni dört askerimiz iş olarak seçmiş askerliği.
BİR'i toprağa düşer, BİN'i kabir taş'ını okşayarak göz yaşı döker.
Acılarını paylaşıyoruz demek ne kadar teselli eder bilinmez.
Bilinen bir gerçek var.
ATEŞ HÂLÂ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKIYOR.
Sağlıcakla kalın.