Mustafa UYSAL
Emekli İmam Hatip
Yetmiş sekizin (1978) sonlarıydı.
Yirmi yedi yaşımdaydım.
Hızlı yıllarımızdı.
Yoğurdu yumruğumuzla yeme yaşını geçmiştik aslında.
Ancak biz hâlâ öyleydik.
Kırk yıllık hem arkadaşım hem komşum var.
O çokça şöyle der:
"Fakir çocuğunda akıl olmaz hocam".
İşte ben o familyadandım galiba.
Müftü Bey'in tensibiyle,
(uygun bulmasıyla)
siyahsar büyük camiye göreve başladım.
Dedim ya o yaşlarda herşeyin doğrusunu biz biliyorduk.
Çünkü fakir çocukluğu vardı serde.
Erbakan'a mücahid.
Ecevit'e komünist.
Demirel'e montajcı ve kapitalist.
Türkeş'e ırkçı ve faşist.
Feyzioğluna Atatürkçü.
Deyip kestirip attığımız yıllar.
Gerçi o yıllarda herkes böyleydi denedebilirdi belki.
Ancak ben İmam ve hatibtim.
Farkında olmasamda.
Uzatmayayım...
Camiye yetmiş yaşlarında bir amca geliyordu.
Her haliyle farklı bir'iydi.
Giyimi kuşam'ı, konuşması, hattâ yürüyüşü bile değişik.
Ahmet Ağa diyen vardı.
Ahmet amca diyen vardı.
İstisnasız herkes saygı gösteriyordu.
Ve o konuşurken herkes dinliyordu.
Akşam namazı dahil cemaate devamlı bir'iydi.
Belki ben'den bile devamlı denebilirdi.
Eskilerin "umur görmüş " dedikleri bir beyefendi.
Dedeme sordum kim o diye.
Dedemle akranlar çünkü.
1905 civarı doğumlular.
Dedem rahmetli:
Haaa oğlum ona şanşalı Ahmet Yılmaz derler dedi.
Bilmediğini ona sor diyede tembihledi.
Ahmet amcanın en bariz özelliği:
Misafirperverliği ve cömertliğiymiş.
Millet ve dedem öyle söylüyordu.
Bilhassa köyünde iken.
Karaman'dan Silifke'ye kadar,
kimin yolu düşerse onda misafir olurmuş.
Bir hafta hayvanıyla beraber bakarmış.
Köyde öyle olan şehirde değişik olmaz herhalde.
CÖMERTLİK...
Eskiler;
Cömertte kusur aranmaz.
Aransada bulunmaz.
Bulunsada yayılmaz ve söylenmez.
Çünkü CÖMERTLİK o kusuru örten bir şaldır derlermiş.
Pekî nedir CÖMERTLİK.?
Almadan vermektir.
Veripte karşılık beklememektir.
Verip anında unutmaktır.
Civarda muhtaç gôzetmektir.
Evine umutla girilip güler yüzle çıkılan adamdır cömert
Dara düşenin aklına ilk düşendir cömert adam.
Kâinatın efendisi buyururlar:
"EL'CENNETÜ DÂRUL ESHİYÂ".
Cennet cömertlerin evidir.
Fakat cömertlik:
verirken cenneti aklına düşürmemekmiş.
Çünkü o'da bir karşılık beklemek sayılırmış.
Atalarımız:
Tuzağın üstüne peynir koymak cömertlik değildir der.
Kapanın altına yem serpmek cömertlik değildir der.
Vs.vs.vs.
Haaa.
Unutmadan söyleyeyim.
Ahmet AMCA Kemal paşa ve İsmet paşa hayranıymış.
O huyunu bilen yurdum insanı;
Evinde misafirken sürekli paşaların kahramanlığını överlermiş.
Ben'im vatandaşım işini bilir durumu yâni.
Belki günümüz fanatiklerinden;
Hem Atatürkçü hem beş vakit cami ehli nasıl olur diyende olur.
İşte o'da nasıl olur diyen o arkadaşların sorunu.
Hattâ bu dünyadaki baraj soruları bile denebilir.
Ben gördüğümü yazdım.
Duyduğumu bile değil.
Cimrinin gölgesi olmaz derler doğrumu acaba.?
Sağlıcakla kalın.