Yemenli birini tanıyor musunuz?
Düşünün, hemen “Tanımıyorum” demeyin.
Tanıdığınız biri var. Bu tanıdığınız zatı bütün Türkiye tanıdığı gibi dünyadaki bütün Müslümanlar da tanır.
Hatta Türkiye’de 73.529 (yetmiş üç bin beş yüz yirmi dokuz) kişi, onun adını taşımaktadır.
Yunus Emre’nin onunla ilgili şiiri vardır.
Şu anda güzel sesli mevlithanlarımız o şiiri okumaktadırlar.
Siz de birliyorsunuz.
Ben kısaltarak veriyorum:
“Anasından doğup dünyaya geldi
Melekler altına kanadın serdi
Resulün hırkasını tacını giydi
Yemen illerinde Veysel Karani
Sabah namazını kılıp giderdi
Gizlice Rabbine niyaz ederdi
Bin deveyi bir akçeye güderdi
Onun da nısfını zekât ederdi
Elinde asası hurma dalından
Eyninde hırkası deve yününden
Asla hata gelmez onun dilinden
Yemen illerinde Veysel Karani
Yunus eydür gelin biz de varalım
Ayağın tozuna yüzler sürelim
Hak nasip eylesin komşu olalım
Yemen illerinde Veysel Karani”
Deve yününden kırkasıyla, hurma dalından asasıyla, bir deve çobanı, Yemen’in Karan kabilesinden kalkıyor, Medine’ye geliyor, Sevgili Peygamberimiz’i görmek için kapısını çalıyor ve O’nu evde bulamayınca annesinin sözünü de tutmak için hemen geri dönen dünya fakiri, ahiret zengini Üveys el-Karani/Veysel Karani, Hazreti Ali’nin Sıffin Savaşı’nda askerlerin arasında savaşa katılıyor. Bütün İslam âleminde adı dillerde, sevdası gönüllerde kıyamete kadar kalmayı Allah ona nasip ediyor.
Benim çocukluğumda kadınlarımızın başında çember olarak taktıkları renkli baskılı ince dokumalı yemeni başörtüsü vardı.
Eskiden olduğu gibi günümüzde Kahramanmaraş, Kilis, Gaziantep’te üretilen ve erkeklerimizin giydiği adına “yemeni” dediği ayakkabıdan da hatırlarız yemeni.
Acıklı Yemen türkümüz de vardır.
“Kısmet ise gelir Hint’ten, Yemen’den
Kısmet değilse ne gelir elden.”
“Kahve Yemen’den gelir” atasözümüz de vardır.
Bugünlerde Yemen tarafından, Necesleri/kâfirlik pisliğiyle kirlenenleri temizleyen, imanla kalpleri tertemiz olan Müslümanların yüzünü ak eden insanların rüzgârı esiyor dünyada.
Sevgili Peygamberimiz, Medine’de yanındaki ensar ve muhacir arkadaşlarına, Yemenliler için:
“Size Yemenliler geldi. Onlar yufka yürekli, yumuşak kalplidirler. İman, Yemenlidir, hikmet Yemenlidir…” Buhari, Sahih, K. Meğazi, bab 70 Kudumü’l Eşariyyin, Müslim, Sahih, K. İman, bab 23, metin, Buhari’nin metnidir.)
“Yufka yürek” diye terceme ettiğim kelimenin aslı “erakku” kelimesidir.
Hemen her hadis kitabında bu yufka, ince, nazik kelimeleriyle terceme edilen “rikkat” kelimesiyle ilgili hadisler, Kitabü’r-Rikak başlığı altında toplanmaktadır.
Buna ihtiyacımız var ki; Sevgili Peygamberimiz üzerinde çok durmuştur.
Yufka yürekliler, yumuşak kalpliler, kâfirlikten kaynaklanan zulmün sona ermesini başarmışlar ve başarmaya devam ediyorlar.
Zeyd bin Sabit (r.a.) rivayet ediyor, “Nebi (s.a.) Yemen tarafına baktı ve şöyle dedi: “Allah’ım, onların kalplerini bize doğru yönelt, ölçü ve tartılarını/tarttıklarını bize bereketli kıl.” (Tirmizi, Sünen, K. Menakıb, bab 72)
Rabbimiz, Sevgili Peygamberimiz’in şahsında bizi uyarmaktadır:
“Allah'ın rahmetinden dolayı Sen (Uhud da) onlara yumuşak davrandın. Şayet Sen kaba, katı kalpli olsaydın onlar muhakkak çevrenden dağılır giderlerdi. Onları bağışla, (Allah katında) bağışlanmalarını dile ve onlarla iş konusunda müşavere et. Bir kere de azmettin mi, Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” (Al-i İmran süresi ayet 3/159)
Eski zamanlardan beri, madenlerin en yumuşağıyla elmas madenini yontuyorlar.
Çağımızda en sert çeliği, su tazyiki ile kesip şekil veriyorlar.
Günümüzde Filistin’de dünyanın “karşı durulamaz” zannettiği, ABD ve AB’nin destek verdiği Siyonistlerin yüreklerine korkuyu, Filistinli kahramanlar ile bu yufka yürekli, eli boş, kalbi imanla dolu insanların torunları salıyor.
O yufka yürekliler, bizim korkak ve ürkek yüreklerimize de su serpiyorlar.