29/05/2020 tarihli Milli Gazetedeki “İstanbul’un Fethiyle İlgili Hadisler” başlıklı makalemde ravileri birbirinden ayrı ve kaynakları da birbirinde farklı üç tane Hadisi şerifin kaynaklarını vermiştim.
İki gün önceki makalemde İslam’ın bütün dinlere üstünlüğünü ortaya koyacağını ve nurunu tamamlayacağını ifade eden ayetleri yazmıştım.
Bazı dostlarım, “Ne zaman” diye soruyorlar.
Hadisi şerifte Kostantıniye’nin fethinin müjdelendiğini duyan Ashab-ı Kiram, “Ne zaman” dememişler, “Belki o müjdelenen insanlar biz oluruz ümidi ile yürümüşler ve aralarına Ebu Eyyub el Ensari de var. Allah, hepsinden razı olsun.
Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Osmanlılar, hepsi o müjdeye kavuşmak için yürümüşler ve sevaplarını da inşallah almıştırlar.
İstanbul’un fethinin müjdelenmesi ile fethi arasında tam 857 yıl geçmiş.
857 yılından önceki fetih hareketleri boşa mı gitti?
Hazreti Ömer döneminde Sasani imparatorluğunun mağlubiyeti ve Kisra’nın saltanatına son verilmesi, Selçuklularla Anadolu’nun fethinin tamamlanması, Osmanlılarla Kostantıniye’nin etrafının tamamı Müslümanlarla sarılmış olmasının hepsi İstanbul’un fethine hizmet eden hareketlerdir.
Sevgili peygamberimiz:
“Şüphesiz Allah, benim için yeryüzünü dürdü ve ben dünyanın doğusunu ve batısını gördüm. Benim ümmetim, bana dürülüp gösterilen o doğunun ve batının yönetimine sahip olacaktırlar. Bana kırmızı (altın) ve beyaz (gümüş) hazineleri veridi, ben ise Rabbimden ümmetimin kıtlıkla ve kendilerinden olanlarla köklerinin kazınması hariç, dünyanın her tarafından toplanan düşman saldırılarıyla helak edilmemesini istedim.” Buyurur. (Müslim, Sahih, K. Fiten, bab 5, Davud, Sünen, K. Fiten, bab 1)
Bizi ancak biz engelleyebiliriz.
Bizi, biz’leyen ancak bizden olur.
Onun için Rabbimiz, bizim birlik ve beraberliğimiz için birçok ayetinde uyarır.
Biz, bir ve beraber olursak isterse bütün dünyanın şeytanlaşmış insanları, üzerimize gelseler, sayıları ve silahlarının fazlalığı bizi engelleyemez, güneşin önünden kaçan karanlıklar gibi olurlar.
İstanbul’un fethinin Roma’dan önce olacağını da haber vermiş sevgili peygamberimiz ve aradan 1446 yıl geçmiş.
857 yıl ecdadımızın hiç biri, haberin gerçekleşeceğinden şüphe etmemiş ve çocuklarının eğitiminde, Roma’daki insanların da gönlüne Allah’ın birliği ve Muhammed’in O’nun elçisi olduğu inancının girmesi ve cehennemde yanmaması için yanık yürekli Müslümanlar yetiştirmişler.
“İsa, Allah’ın oğludur” diyen, kendisi sapan ve etrafındaki insanları da saptıran ve onları silahla destekleyenlere de acıyın.
Sonsuz senelerde, cehennemde yanmak için yaşayan, eline iğne batmasından rahatsız olduğu halde ciğerparesi çocuklarını eğitimle cehenneme göndermek için binlerce on binlerce dolar harcayanlara acıyalım da, önlerine geçip bu yolun cehenneme çıktığını hatırlatan “Hayırlı Ümmet” olmaya çalışalım.
Ve onları ve bizleri yaratan Rabbimizin bizi uyarmak için:
“Şüphesiz ehli kitap ve müşriklerden olan kâfirler, cehennem ateşinin içindedirler ve ebedî olarak orada kalıcıdırlar. İşte onlar yaratılanların en şerlisi/kötüsüdürler.” Ayetiyle uyaralım. (Beyyine süresi ayet 98/6)