Farz
namaza geçmeden önce kendimizi farz namaza hazırlamak için önce sünnet namazı
kılarız ya işte her aklı başında, ergenlik çağında, olan Müslüman’a farz olan
Ramazan orucuna hazırlıktır bizim bu Recep ve Şaban aylarındaki ibadetlerimiz.
Farz
namazlarından sonra kıldığımız sünnet namazlarla farzdaki kusurlarımızı telafi
ettiğimiz gibi, Ramazan’dan Şevval ayında tuttuğumuz altı gün orucumuzun
değerini EbaEyyub el Ensari Hazretleri, Sevgili Peygamberimizin şöyle dediğini
rivayet etmiş:
“Kim
Ramazan orucunu tutar, sonra Şevval ayında da altı gün tutarsa bir seneyi
oruçla geçirmiş gibi olur” (Müslim, Sahih, K. Sıyam, bab 39).
Bütün
bunlar, Rabbimizin bize lütfettiği zaman ve sağlık nimetini en faydalı şekilde
değerlendirmemiz içindir.
En
değerli sermayemiz zamanımız.
Milyarları
kaybetseniz geriye kazanabilirsiniz. Ancak hiçbir insan, milyar veya
trilyonlarını verse, ömründen bir saniyeyi geriye getirebilecek durumda
değildir. Onun için her anımızı ayrı değerlendirmeliyiz.
Keder
kervanları ömrümüzden bir şeyler alıp götürdüğü gibi mutluluk zamanları da
ömrümüzü aynı hızla alıp götürüyor.
Köşkte
yaşayanlarla köprü altında yaşayanların ömür kervanı aynı hızda hareket eder.
İkisi
de nefes alıp verirken kendilerine hayat verdiğini zannettiğimiz o oksijenli
hava aynı zamanda ömrümüzden bir nefes boyu yol alıyor.
Lodos
rüzgârına tutulmuş karlı dağ gibidir ömrümüz.
Güneş
görmüş buz gibidir hayatımız.
Peygamberimiz
bir hadislerinde ne güzel ifade etmiş:
“Allah’ın
insanlara lütfettiği iki nimet vardır ki, birçok insan bu nimeti
değerlendirmede aldanmışlardır. O nimetler de sıhhat ve boş zamandır” (Buhari,
Sahih, K. Rikakbab 1, Tirmizi, Sünen, K. Zühdbab 1).
Sıhhatinin
değerini ancak hastalandığı zaman anlıyor insanlar.
Boş
zamanlarını da değerlendiremiyor.
Malımızı
alıp satarken fazla aldanmıyoruz. Çünkü buna dikkat ediyoruz. Doların, euronun
fiyatlarını takip ediyoruz.
Peki,
malda aldansak ne olur?
Sermayeden
zarar etmiş oluruz. Ama o sermayenin telafisi mümkün.
Fakat
o iş yerimizde otururken geçirdiğimiz boş zamanımızın yok olup gittiğinin
farkına varıyor muyuz?
Dünyanın
yaratılışından bu güne kadar ayların on iki olduğunu Rabbimiz bize Tevbe
süresinin 36’ncı ayetiyle haber verir.
Sevgili
Peygamberimiz de veda hutbesinde takvim ayarlamasını yapar ve senenin on iki ay
olduğunu, bunlardan Zilkade, Zilhıcce, Muharrem ve Recep ayı olarak dördünün
haram aylar olduğunu, konuşma yaptığı günün Kurban günü olduğunu, bulundukları
yerim harem bölgesi olduğunu söyleyerek takvim düzenlemesini yapar.
Öyle
zannediyorum ki, yazılı belge olarak elimizde takvim düzenlemesinin en eski
belgesi Buhari’nin Sahih’inde Hac, Edahi, Tefsir kitaplarında, Müslim’in
Sahih’indeKasame kitabında ve diğer hadis kitaplarında geçen hadislerdir.
Yılın
dört mevsiminde yaz ve güz mevsiminin toprak mahsullerinin hasat zamanı olduğu
gibi, diğer mevsim ve ayların da kendine göre karlı aylar olduğu gibi Allah
(c.c.) on iki ayın Hac ayları, Ramazan ayı, bayram günleri, Kadir Gecesi, Cuma
günü gibi mevsim, ay ve günleri nur borsası, hayır çarşısı, sevap fuarı
yapmıştır.
Bu da
Rabbimizin bize rahmeti ve lütfudur.
Bakara
süresinin 203’üncü ayetinde, “Sayılı günlerde Allah’ı zikredin” buyurur.
Bütün
seneler Allah’ındır. Bütün aylar, haftalar, günler Allah’ındır.
Öyle
olunca günler hakkında karar vermek de ona aittir.
Zamanın
bizi öğütüp yok etmemesi, zamanın bize hâkim olamaması, bizim zamana hâkim
olmamız ve zamanı çok iyi değerlendirerek, kötülüklerden korunmamız ve Rabbin
rızasını kazanmamız için günde beş vakit namazı emretmiş.
Haftada
bir gün Cuma günleri ergenlik çağına gelmiş bütün Müslümanları toplu halde
Hakkın huzurunda halkla beraber olmayı, aynı yöne yönelmeyi, omuz omuza vermeyi
öğreten Cuma namazını lütfetmiş Rabbimiz.
Ramazan
orucuyla sıhhatimizi koruyan, sabrı öğreten, günahlara karşı kalkan görevi
yapan, fakirin halinden haber veren, sevapların doruğuna çıkaran Allah
(c.c.) bize karşı rahmetinin eseri olarak birçok geceler lütfetmiştir.
Bin
aydan hayırlı Kadir Gecesi, Cuma gününde gizli saati yakalayıp dualarımızın
kabulü için hep uyanık olmamızı sağlaması,
Cuma
günleri mümkinse Kehf süresi, mümkin değilse Kehf süresinin başından ve
sonundan onar ayet okunması,
Recep
ayının ilk Cuma gecesindeki Regaip gecesi, yine Recep ayının 27’inci gecesinde
olan Miraç Gecesi,
Şaban
ayının on beşinci gecesinde olan Berat Gecesi,
Muharremin
onuncu gecesindeki Aşure Günü ve gecesi,
Bayram
geceleri, Zilhıcce’nin on günü, ay takvimine göre her ayın 13-14 ve 15 inci
günleri,
Şevval
ayında tutulan altı gün orucu,
Bir
gün oruç tutup bir gün yenen Davut orucu,
Haftanın
her pazartesi ve Perşembe günleri tutulan oruç,
Yağmur
duası, güneş ve ay tutulması namazları, teravih namazı, kuşluk namazı, teheccüd
namazı, tespih namazı, yolculuk namazı gibi namaz ve oruçlar Rabbin rızasını
arayanlar için Rabbimiz tarafından lütfedilmiş zamanlardırlar.
Beşikten
mezara kadar yol alacak cennet yolcuları, ilk nefesten son nefese kadar her
saniyelerini kontrol altında tutmalılar. Zaman israfı hiçbir şeyin israfına
benzemez.
Bütün
günlerin hakkını verdiğimiz gibi bu üç ayların da hakkını vermeye Rabbin
rızasını kazananlardan olmaya çalışalım.