Mahmut TOPTAŞ
Onu İstanbul’daki evinde ziyaret için gittiğimde yolun sonuna varınca değnekçi arabama yer gösterdi. Arabamı park ettim, “kaç lira” dedim, 5 dedi.
Parayı verirken dostumun evini sordum, değnekçi parayı almadı.
“Ona geldinse para almam” dedi ve evi gösterdi.
Evde birkaç saat kaldıktan sonra ben ayrılırken uğurlamak üzere arabamın yanına kadar geldi, değnekçiye 20 lira verdi.
Bir zamanlar, Müslümanların yeni doğan çocuklarına Müslüman ismi koymanın yasak olduğu, çocuklarının sünnet edilmesinin yasaklandığı bir dönemde o ülkeye gidip iki İmam-Hatip okulu ve bir İslam Enstitüsü açan dostumdan bahsedeceğim.
İmam-Hatip okulunun birinci sınıfına kayıt yaptırdığı, İslam Enstitüsünden mezun ettiği ve o ülkede müftü olan bir öğrencisi anlattı: “Yalnız okul işiyle meşgul olan biri değildi. Oturduğu mahallede hiçbir fakirin sofrasında onun yardımı ile yemek eksik olmazdı. Kış mevsiminde soğukların sıfırın altına indiği günlerde bir sığır keser, mahallenin ortasındaki ağaca asar, üzerini yukardan aşağı poşetle kaplar, ihtiyacı olanlar ihtiyacı kadarını aşağı taraftan başlamak üzere keser götürür ve böylece o sığır bitince soğuklar devam ediyorsa bir tane daha asardı.
Türkiye’ye döndüğü günlerde benim onun evinde kalmamı isterdi.
O zaman öğrendim ki evine bakan bütün pencerelerin sahiplerine ayrıca yardım yaparmış.
Bir gün Türkiye’ye gitmek için ayrılırken evin anahtarını bana teslim ederken “Bu eve senden başka hiçbir kimse girmeyecek. Baban ziyarete gelse o dahi girmeyecek. Dışarda konuş babanla ve gereken her ne yardım varsa dışarda yap ama eve sokma” dedi.
O gittikten sonra ikinci gün çok sevdiğim bir arkadaşım geldi ve onu eve aldım. Biraz sonra ondan telefon geldi ve söz tutmadığımı bana hatırlattı.
Sonradan öğrendim, yardım alan komşulara da eve kimsenin girmemesi için uyarı da bulunmuş. O evlerde oturanlardan bir telefonla bildirmiş.
Dönünce kendisine nedenini sordum. “Ben bu ülkenin bütün kafirleriyle fikir planında başa çıkarım. Ama birinin girip evime kanunen sakıncalı bir şey koyup içeri atılmaktan da korkarım” dedi” diyor Müftü.
Sevgili peygamberimiz senedi zayıf bir Hadiste buyurur:
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:حَصِّنُوا أَمْوَالَكُمْ بِالزَّكَاةِ
“Mallarınızı zekatla koruyunuz” (Taberani Mucemü Kebir, Abdullah bin Mesud hadisi No 10044)
Senedi zayıf olan bu Hadisin manasının doğru olduğunu küçük bir araştırma ile ortaya koyabilirsiniz.
Mafyanın veya devlet gücünü kullanarak köşe dönen görevlilerin bulaştığı ve korkutarak para sızdırdığı kişileri bir araştırın.
Helal yollardan kazanan, malının zekatını tam veren, işçisinin alın terini hakkıyla ödeyen, çevresindeki yakın akrabaları, komşuları ve ulaşabildiği ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunan zenginlerimize bu belalı adamlar da bulaşmıyorlar.