SİLKİNİN SAFİYETİNİZ ORTAYA ÇIKSIN
Mahmut TOPTAŞ
Türkiye’nin veya dünyanın size göre en güzel, yaşamaya değer yeri neresi ise seçiniz.
O güzel yerin, seçkin yerini de belirleyin.
Oradan istediğiniz kadar araziyi çevirin.
Tuğlalarını altından, kapılarını gümğşten, camlarını pırlantadan yaptırın.
Bahçenizde lale, sümbül, menekşe, gül gibi bütün çiçeklerden dört mevsim açanları ektirin.
Yorganınız, Türk lirasından, yastığınız dolardan, yatağınız Euro’dan yapılsın.
Sevdiğiniz yiyeceklerin tamamını bulundurun ve siz, yapayalnız orada yaşayın.
Yaşayamazsınız.
Çünkü siz, yalnız etten ve kemikten yaratılmadınız.
Tenden ve candan meydana gelmektesiniz.
Teniniz yer çekimine tabidir, canınız gök çekimine tabidir.
Teninizin gıdası yerden gelir, canınızın gıdası canı verenden gelir.
Teninizin gıdası elle tutulur, gözle görülür.
Canınızın gıdası hava gibidir.
365 günün her dakika ve saniyesinde canınızın o görülmeyen gıdasını vermek durumundasınız.
Günde üç öğün yemek ve içeceğe ihtiyacımız varken, imana, ibadete, sevgiye, dost yüzüne.. 24 saat muhtacız.
Ölünce tenimiz toprağa gider ama canımız ötelerin ötesindeki berzah alemine gider.
Tenimize giren yiyecek ve içecekler toprağa döner ama canımızın imanı, tenimizin ameli, dilimizin zikri arşı alaya kadar yükselir.
Evine kapanan, kimseyle görüşmeyen, gülmeyen, sırıtmayan insanların zamanla iç dünyaları dışarı çıkar ve çatık kaç, asık surat haline gelir.
Oturduğu evin etrafından geçenler bile onun yaydığı kötü enerjiden rahatsız olurlar.
Rabbimiz, sevgili peygamberimize:
فَبِمَا رَحْمَةٍ مِنَ اللَّهِ لِنْتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنْتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لَانْفَضُّوا مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الْأَمْرِ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ
“Allah'ın rahmetinden dolayı Sen (Uhud'da) onlara yumuşak davrandın. Şayet Sen kaba, katı kalpli olsaydın onlar muhakkak çevrenden dağılır giderlerdi. Onları bağışla, (Allah katında) bağışlanmalarını dile ve onlarla iş konusunda müşavere et. Bir kere de azmettin mi, Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever.” (Al-i Imran süresi ayate 3/159) buyurmuş.
Çıkın dışarıya, katılın insanların arasına, gözünüzden güven ve sevgi saçılsın çarşıya, elinizden cömertlik, kararlarınızdan adalet yayılsın şehrinize.
Denizde balıklar, havada kuşlar, karada karıncalar bile bayram etsinler yeryüzünün gökyüzüne uçurduğu sevgi, saygı, güven, ülfet, muhabbet, adalet…nurlarından.
Rabbimiz buyurur:
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
“Gir kullarımın arasına,
وَادْخُلِي جَنَّتِي
“Gir cen¬netime.” (Fecr süresi ayet 29-30)
Yeni doğan çocuk, hastahanenin doğum servisini bile sevgiyle donatır.
Dili yoktur ama altı ay dilsiz konuşarak mahalleyi mutlu eder.
Evde sümbül olsa bir haftada solar ama, altı ay sessiz sevgisiyle, gözlerden çıkardığı muhabbet ışığıyla gönülleri aydınlatır çocuk.
Altı aydan sonra onu da kendimize benzetmeye başladığımız anda, safiyetini bozmaya başlarız.
Çocukluk safiyetimiz, madenimizde, ruh cevherimizde, gönül dünyamızda var ama üstüne koltuk koymuşuz, parayla kapatmışız, şöhretle yaldızlamışız.
Silkiniversek, onlar altımızda kalacak, bize hizmet edecek ve safiyetimiz ortaya çıkacak.