Evvel zaman içinde, sabit telefon
almanın torpille olduğu günlerde, cep telefonlarının Amerikan filmlerinde
görüldüğü zamanlarda, Oktay Ekşi bey (Allah şifalar versin) Cağaloğlu’nda
Hürriyet gazetesindeki odasından telefonla arayarak “Mahmut bey, gazetedeyim,
yanımda üç arkadaşım var. Onlardan biri “Kur’an’da ‘Erkekler, kadınlara
hakimdirler” diye bir ayetten bahsetti, konuşacaklarını onlarda dinleyecekler,
Sen ne diyorsun?
İddia eden etkilensin, şoke olsun
diye “Kur’an-i Kerimde öyle bir ayet yok” dedim.
İddia edenin sesi bana da duyuluyor,
“Var var, hoca bilmiyor” diyor.
Ben, “Evet o beyefendi bir şeyler
duymuş ama eksik duymuş. Oktay bey, “Hakim” kelimesi ayette geçmez. Ben ayetin
Arapçasını okuyayım, sen mana ver. Deyince,
Oktay bey, “Ben Arapça bilmem ki”
dedi.
“Rical” kelimesini biliyorsun.
Dedim, “Evet biliyorum ve de bazen kullanıyorum” dedi.
“Rical” kelimesi “Erkek” manasına
gelir ama “Rical” kelimesinin başına “el” takısı getirilince “Adam gibi adam”
anlamını yüklenir, sıradan her erkeğe “el-rical” denmez. Ayet “el-Rical”
diyerek başlıyor.
Bir insan da aranan bütün özellik ve
güzellikler toplanmışsa işte o adam gibi adam, kadınlar üzerinde kavvamdır”
diyor ayet. Nisa süresi ayet 34.
Kadınlar anlamına gelen “Nisa
kelimesini de biliyorsun.
Bazılarının “Hakimdirler” diye
terceme ettiği kelime, Kur’an-i Kerimde “Kavvam” diye geçmiş.
Hukukçu olman nedeniyle bu kelimeyi
de biliyorsun.
Hukukta geçen “Kayyim” kelimesi de
“Kavvam” kelimesi de “Kıyam” kelimesi de aynı köktendir.
Filan kurumun başına kayyim
atandığında, o kayyim, o kurumu kafasına göre yönetebilir mi, yönetemez.
O kurumun kendi şartları ve hakimin
o kayyime verdiği yetkinin dışına çıkamaz. Çıkarsa suç işler.
İşte adam gibi bir adam, aile reisi
olduğunda, aile fertlerine, kendi kafasına göre haram veya helal, yasak veya
serbest sınırları çizemez.
Kadını ve erkeği yaratan Rabbimiz,
kadının hak ve sorumluluklarını erkeğin hak ve sorumluluklarını belirlemiş.
Erkek kadınına, kadın erkeğine hak
ve sorumluluk sınırı da çizemez.
İki taraf da kendilerine verilen
özellikleriyle kendilerini yaratanın ve O’nun yetki verdiği peygamberinin
koyduğu kurallara uymaları istenir.
Onun dışında Rabbimizin ve Rasülünün
emir ve yasaklarına aykırı, hiçbir emir ve yasak, kimden gelirse gelsin
geçersizdir, uyulmaz, uygulanmaz.
Soğuk günlerde gömlekle dışarı çıkan
erkeğine kadının, ceket veya palto giymesini hatırlatması gibi veya kadın
çıkarken soğuktan korunması için uyarmasını birbirlerine baskı olarak kabul
etmiyoruz.
Halbuki soğuk da Allah’ın tabiat
kanunlarındandır.
Kadını ve erkeği yaratan Rabbimizin,
Kur’an-i Kerimdeki kuralları, kriterleri de iki taraf için geçerlidir ve
birbirlerini korumak için birbirlerini uyarmaları baskı sayılmamalıdır. Kayyimlik
sınırlarını aşar ve kendi kurallarını ve kriterlerini dayatmaya kalkarlarsa iki
taraf da suç işler” dediğimde,
“Ayet böyle ise herkes gönül
rahatlığıyla kabul eder” demişti.
Türkiye’de evlenen her Müslümanın
dini nikahında okunan duada “Allah’ım bu evlenen eşlere, Hazreti Adem’le
Hazreti Havva’nın muhabbetini ver. Hazreti Muhammed’le Hazreti Hatice’nin
sevgisini ver, Hazreti Ali ile Hazreti Fatıma’nın sadakatini ver…” derken
karşılıkla sadakat, sevgi ve muhabbet duası yapılır.
Babalar ve annelerin, kendi
çocuklarına bile kendi kriterlerini dayatma yetkisi verilmemiştir.
Doğuştan tertemiz bir sayfayla
dünyaya gözlerini açan yavrularımızın kulağına Ezan okumamızı isteyen sevgili
peygamberimiz, kulak verilmesi gerekenin, kulağı veren olduğunu öğretirken,
anne ve babaların, çocuklarının beyaz sayfalarına kendi kirli düşüncelerini
sürterek karartmamaları için ilk kayıt Ezan oluyor ve devamı da her saniye de
bizi ayakta tutan Rabbimizin kriterlerine uymamızı hatırlatmamız gerekir.
Anne ve babalar, kendilerini ve
çocuklarını, yediklerini, içtiklerini, hava alan burunlarını, burundan giren
havalarını yaratanın kriterlerini öğretirlerse özgür çocuklar olarak
yetişirler.
Annemizin, babamızın, mahallemizin,
şehrimizin, devletimizin, dünyamızın, paranın, şöhretin, şehvetin, servetin
kulu olmak için yaratılmadık.
Bırakın çocuklarınızı, sekiz milyara
değil, Allah’a kul olsunlar.
Yalnız ve yalnız Allah’a kul olmak
için yaratıldık, onun rasülüne ümmet olmakla şereflendirildik.
RABBİMİZ, BU ŞEREFİ, SEKİZ MİLYARA
DA NASİP ETSİN.