PEYGAMBER, MEDENİYET VE SU
Mahmut TOPTAŞ
İnsanlık tarihi bir peygamberle başladığından insanlık tarihi de medeni bir tarihin başlangıcıdır.
İnsanın vahşet tarihi de vardır ve bu çağda bu yılda ve bu günde medeniyeti değil de vahşeti seçen,
Ülke gelirinin birinci sırasında silah ticareti olan,
Dostuna, müttefikine, stratejik ortağına sattığı silahları onların düşmanlarına da satan,
Düşmanı olmayanlara düşman uyduruveren devletler, ilk defa kardeşini öldürerek cinayetin mucidi Kabil’in yolundan giderek Kabilin kabrine ateş doldururlar.
Medeniyetlerin mekanı olan şehirlerin oluşmasında suyun, havanın, toprağın, ulaşım kolaylığının veya zorluğunun etkisi vardır.
Rabbimiz, topluma yol gösterecek peygamberler göndererek sapmaları önlemiştir.
Temizlik işlerinde olmazsa olmaz madde hangisidir? Diye sorulsa bütün insanlar, doktorlar, temizlik uzmanların birinci sırada “Su” diye cevap verirler ama son peygambere iman etmeyen Milyarlarca gayri Müslim devlet başkanları, artistleri, doktorları, temizlik uzmanları banyoya elli yıl önce kavuştular, hala tuvalete suyu sokamadılar.
Bu peygamberlerin yükünün fazla ağır olduğunu:
إِنَّا سَنُلْقِي عَلَيْكَ قَوْلًا ثَقِيلًا
“Şüphesiz biz senin üzerine ağır bir söz bırakacağız.” (Müzzemmil 5)
Ayetiyle beraber Hz. Aişeden rivayet edilen
قَالَتْ عَائِشَةُ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا وَلَقَدْ رَأَيْتُهُ يَنْزِلُ عَلَيْهِ الْوَحْيُ فِي الْيَوْمِ الشَّدِيدِ الْبَرْدِ فَيَفْصِمُ عَنْهُ وَإِنَّ جَبِينَهُ لَيَتَفَصَّدُ عَرَقًا
“Vahiy, çok soğuk bir günde indiği vakit Peygamberin alnından ter akardı” hadisini verir. (Buhari, Sahih, K. Bed’ül vahiy 5,Müslim, Sahih, K. Salat 448)
Kıyamete kadar gelecek insanların neyi nasıl yapacağını öğretmek üzere indirilen Kur’an ayetleri için Rabbimiz “Ağır söz”ifadesini kullanmış.
İbn-i Haldun, İlk nazil olan “Oku” emriyle başlayan beş ayetin indirilişinde Cebrail’in sevgili peygamberimizi sıkmasını ve bunu üç defa tekrarlamasını, her vahiy gelişinde efendimizin terlemesini Peygamberimizin o esnada zatının kendi zatından ayrılıp melekiyet ufkuna yükselişi olarak anlatılır. Bu durum tedrici olarak devam eder ve Mekke’de ilk dönemlerde ayetler kısa kısa inerken Medine’de Tevbe süresi gibi uzun bir süre birden iner diye açıklar (Mukaddime 96,M.E.Bak.Terc.1/218))
Toplum içinde halkın ilgisini çeken olaylardan olan “Gaybı bilme” olayı, Falcılar, Astrologlar, Medyumlar, Mecnunlar, Aynaya bakanlar, çakıl taşlarıyla, kuma çizilen çizgilerle, uykuda görülen rüyalarla, kuşların uçuşundan mana çıkararak gayb hakkında bilgiler verenlerin yanıldıklarını, gaybı yalnız Allah’ın bildiğini ve bunlara inanılmaması gerektiğini:
هَا أَنْتُمْ هَؤُلَاءِ حَاجَجْتُمْ فِيمَا لَكُمْ بِهِ عِلْمٌ فَلِمَ تُحَاجُّونَ فِيمَا لَيْسَ لَكُمْ بِهِ عِلْمٌ وَاللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
“İşte sizler, haydi bildiğiniz şeylerde tartıştınız. Amma bilginiz olmayan şeylerde niçin tartışıyorsunuz? Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Al’i Imran süresi ayet 3/66) ayetiyle peygamberlerin verdikleri bilgilerin dışında gaybe dair verilen bütün bilgilerin kesin bilgiler olmadığına işaret eder.
Bu gün Allah’a ve ahirete iman etmeyenlerin falcıların, müneccimlerin, medyumların oyuncağı olduğunu görüyoruz.