Bu sene, Kırkpınar’da yapılan, tarihi Kırkpınar Güreşleri'nin 663'üncüsünü, Ordu Aybastı-Perşembe Yaylası'nda yapılan Mustafa Pehlivan güreşlerini Kanal V'den değerli öğretmen ve spiker kardeşim, arkadaşım Ramazan Toksöz’ün anlatımıyla dinledim ve seyrettim.
Dinlerken pehlivanlar pehlivanı Sevgili Peygamberimizi hatırladım ve bu makaleyi yazdım.
Sevgili Peygamberimiz zamanında Rukane bin Abdiyezid adında bir müşrik vardır.
Kimse onun sırtını yere getirememiş.
Sevgili Peygamberimiz, onu İslam’a davet ettiğinde Rukane’nin, “Beni yenersen Müslüman olurum” demesi üzerine güreşe tutuştuklarını, Sevgili Peygamberimizin onu yendiğini, Rukane, tekrar güreş istediğinde tekrar yendiğini ve üç defa sırtını yere getirdiğini rivayet ederler.
Hatta Rukane, kendisine o kadar güveniyor ki, ilk başta, “Eğer sen beni yenersen yüz koyun vereceğim” bile dediğini üç defa yenmekle üç yüz koyunu kaybettiğini, ama Sevgili Peygamberimizin koyunları Rukane’ye bağışladığını, bunun üzerine Müslümanlığı kabul ettiğini yazar, hadis ve siret kitapları.
(Ebu Davud, Sünen, K. Libas, bab fil amame, Tirmizi, Sünen, K. Libas, bab’ül amaim, İbni Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye)
Sevgili peygamberimizin başka güreş tuttuğunu bilmiyoruz.
Abdullah bin Mesud’un (R.A.) haber verdiğine göre Sevgili Peygamberimiz:
“Pehlivan, herkesi yenen değildir; pehlivan, gazaplandığı/kızdığı zaman kendine sahip olandır” buyurur.(Buhari, Sahih, K. Edep, bab 76,102, Müslim, Sahih, K. Birr, bab 30, Ebu Davud, Sünen, K. Edep, bab 3. Metin Müslim’dendir.)
Pehlivanlar, kendilerine, kendi ellerine, dillerine, bellerine sahip olanlardırlar.
Pehlivanlar, duruşlarıyla, yürüyüşleriyle, haksızlığa karşı duruşlarıyla, bahadırlığın, yiğitliğin, kahramanlığın, cesaretin ayakta gezinen halleridirler.
Pehlivan, içindeki harama karşı istekli nefis köpeğini elenseyle yere serendir
Pehlivan, nefsinin kulu değil, ona o gücü veren Allah’ın kuludur.
Pehlivan, meydanda çıplaklığın moda olduğu zamanlarda, göbekle diz arasını kispet/kisve ile kapatmanın sözsüz sözcüleridirler.
Pehlivan, içindeki en büyük düşman olan nefsinin, ona fuhşu, içkiyi, kumarı, faizi, ve bütün günah çeşitlerinin galerisini gezdirmek istediğinde nefsinin sırtını yere vurandır.
Adem alehiysselama isimleri öğreten, ilk insandan son insana kadar söz sultanlarının tamamını yaratan Rabbimize kulak verelim:
“Rabbinizin mağfiretine ve sakınanlar için hazırlanan, genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşuşun.
Onlar, bollukta ve darlıkta (Allah için) harcayanlar, öfkelerini yutanlar ve insanları afvedenlerdir. Allah iyilik yapanları sever.
Ve onlar, kötü bir şey yaptıklarında yahut kendilerine zulmettiklerinde, hemen Allah'ı zikrederler ve günahlarının bağışlanmasını isterler. Günahları Allah'tan başka kim bağışlar? Onlar yaptıklarında bile bile ısrar etmezler.
İşte onların mükâfatı, Rablerinden bağışlanma ve altından ırmaklar akan cennetlerdir ki, orada ebedi kalacaklardır. Amel edenlerin mükâfatı ne güzeldir!” (Al-i İmran süresi ayet 3/133-136)
"(Mü'minler) Büyük günahlardan ve fuhşiyattan kaçınırlar. Kızdıkları zaman afvederler.” (Şura süresi ayet 42/37)
Peygamber Efendimize gelip bana tavsiyede bulun diyene, “Kızma” buyurmuş.
Kızdığımız zaman da, "Euzü billahi meneş’şeytanırracim” dememizi, geçmezse oturmamızı, yine de geçmezse yatmamızı tavsiye etmiş. (Buhari, Sahih, K. Edeb, bab 73, Ebu Davud, Sünen, K. Edep, bab 3)
Pehlivan, nefsine hakim olandır.
Çünkü nefis, 365/24 bizi yenmeye çalışandır.