Asfaltı delip çıkan, güneşi görüp, havayı alan ve asfaltın üzerine yayılıp bağrını güneşe veren filizin, mutluluktan uçtuğu bir zamanda kulağına, birazdan üzerinden bir tır, çağdaş, kauçuk tekeriyle geçeceğini söylemek doğru olmaz.
Yıllarca havasız, güneşsiz, ışıksız bir hücrede, canlı bir şey görmeye hasret, kulakları fare sesinden başka bir şey duymayan mahkumun, kapısı açılıp dışarı çıkmasına yardım eden adamın “Özgürsün” dediğinde, ciğerlerine özgür havayı çekerken, “Ama demirden kafesi görülmeyen bir hapishaneye girdin” demenin de bir faydası yok.
Susuzluktan çatlayan toprakların, Güz yağmurlarıyla suya kandıkları, toprağın rahmindeki danelerin filizlendiği bir zamanda, kış soğuklarından ve kışın dondurucu soğuklarıyla toprakların yeniden çatlayacağından bahsetmenin de faydası yok.
Biz, bu günümüzün dünden, yarınımızın da bu günden daha hayırlı olması için çalışacağız ve bu günün hakkını vereceğiz.
“Olanda hayır vardır” diyecek hayra yoracağız ama hayrı da, şerri de yaratanın bize çizdiği Sırat-ı Müstekıym/dünyada ve ahirette iyilikler ve güzellikler vadeden Rabbimizin dosdoğru yolundan bir derecelik ayrılmaya bile razı olmayacağız.
Gözlerinizi üçgenin iki açısı, beynimizin olduğu yerin de üçüncü açısı olsun.
Beyninizden çıkan bir ışık, iki gözünüzden dışarı çıkıp Kâbe’ye baksanız, sağdan veya soldan gelen telkinlerle sağ veya sol gözünüzden çıkan ışığın açısını yarım derece açsanız, Mekke’ye varıncaya kadar hedeften binlerce metre uzaklaşmış olursunuz.
Onun için sevgili peygamberimiz:
“Allah’ım, Senin rahmetini umutla istiyorum; göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa, beni bana bırakma; bütün işlerimi ıslah eyle; Senden başka yaratan, yaşatan, yöneten ve donatan yoktur” diye dua etmiş ve etmemizi istiyor. (Ebu Davud, Sünen, K. Edeb, bab 110)
Allah’ın size verdiği aklı, zekâyı, hafızayı/belleği, tecrübeyi, bilgiyi, sonuna kadar kullanırken, sağdan ve soldan gelecek şeytani vesveselere, nefsinizin emirlerine karşı direnme imkânımız olmayabilir.
Onun için şu anda bütün dünyayı cehenneme çeviren, bütün haramları helal yapan ve kendi çocuklarının bile cehenneme çıkan yoluna döşeme yapmak için trilyonlarca para harcayan milyonlarca bilim adamı, asker ve siyasilerle başa çıkamama durumu olabilir işte tam orada:
“Rabbena Atina fi’d-dünya Haseneten…Rabbimiz, bize dünyanın ve ahiretin güzelliklerini ver ve ateşin azabından bizi koru” dedikten sonra Rabbin çizdiği yoldan ayrılamamaya çalışalım.
Esaretin özgürlük, özgürlüğün esaret kabul edildiği bir dünyada yaşıyoruz.
Allah’a kulluk etmeyi seçerek özgürleşen Müslümanlar, Batı değerlerine, ABD nin kovboy kanunlarına boyun eğen kölelerin gözünde, “Himayesine gireceği, kanunlarını alacağı bir efendisi bile yok” diyerek aşağılanma bombardımanına tutuluyorlar.
Sakın, onlara kulak vermeyiniz.
Rabbimizi dinleyiniz:
“Zalimlere meyletmeyin, sonra size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra yardım olunmazsınız.” (Hud süresi ayet 11/113)