Bir kötülüğün yayılmasını istediklerinde ünlü bir haber ajansına “filanizm yayılıyormuş” diye haber yaptırırlar.
Bu mikrobun yayılmasını istemeyen gurup, hemen harekete geçer ve haberi yazan ve yayanlara ağza alınamayacak sözler eder.
Bu durumdan ajans da, ajansa o emri veren de çok memnun olur.
Bir adam, bir senden fazla, her gün benim mail adresime Kur’an’a ve Rabbimize hakaret eden mesajlar gönderdi.
İlk günlerde acaba bir yanlışı yayarken hiç değilse kafada var olan aklı kullanıyor mu diye okudum.
Baktım o da yok, ondan sonra hiç birini okumadan adını gördüğüm anda sildim.
O istiyor ki, ben ona cevap vereyim ve böylece onun veya ona o malzemeyi verenin dediği olsun ve bu sapık fikirler piyasaya sürülsün.
Bundan birkaç yıl önce Trabzon’da bir papazın mahalle delikanlılarına 100 er dolar verdiğini ve onları Hıristiyan yapmaya çalıştığını yaymışlardı ama bir tane Trabzonlunun Hıristiyan olduğunu fotoğraflayarak haber yapan olmadı.
Bu türden mikrop saçmak için yapılan haberlerin araştırılması için en iyi istatistik, bulunduğunuz köy veya mahalledir.
Köyünüzde veya mahallenizde yoksa, Türkiye’de yok demektir.
Varsa her yerde vardır.
Var olanın sayısı da, oranı belirler.
Hürriyet gazetesi, Sedat Simavi’nin elinde iken birinci sayfadan iki tane kadının Hıristiyan olduğu haberini fotoğraflarıyla beraber büyük puntolarla haber yapmışlardı.
O günlerde Dinç Bilgin’in Sabah gazetesi ile Hürriyet gazetesi arasında savaş vardı.
Hıristiyan olan kadınların haberi yayınlandığı günün hemen arkasındaki günde aynı kadınların fotoğrafları ve nüfus cüzdanlarının fotoğrafı Sabah gazetesinde, bu iki kadının Hıristiyan kızı Hıristiyan olduğu haberi verilmişti.
Yine aynı guruba ait bir gazetede “Avrupa’da 13 bin Türk Hıristiyan oldu” haberi yayınlandığında Avrupa’da dini faaliyetleri çok yakından takip eden ve içinde olan, Alman güreş kulübüne antrenörlük yapmak için giden ama işçilerimize de hocalık yapıveren Muzaffer Can hocaya sordum.
“Ben onu araştırdım. On bini Türkiye’den gelmiş Hıristiyanlar bu sayıyı çoğaltmak için din değiştirme merasimi yapmışlar.
Papaz, istihbarat ve haber ajansı gerçeği biliyor.
Geri kalan üç bin ise, bazı güçlü papazlar, Turist olan bir Türk Hıristiyan olursa işçi oturmasını o günlerde alabiliyordu.
Üç bin kadar Türk turist de oturma alabilmek için merasimi yapmış, kiliseden çıkarken Şehadet Kelimesini içinden söyleyerek çıkmış.
Hatta onlardan biri, Katolik kilisesinden bir rahibe ile evlenir, asırlardır evlenmeyen rahibelerden birine bu düzeni bozdurur, ardından İslam’ın da kabul etmeyeceği bir yanlışı kiliseye yapar.
Papa ve tüm papazlar, bir Budist’in, Hıristiyan olabileceğini bilirler ama bir Müslümanın Hıristiyan olacağını kabul etmezler.
Çünkü bir Budist, İncil’e ve Hazreti İsa aleyhisselama inanmazken inanmaya başlayabilir.
Ama her Müslümanın, Müslüman olabilmesi için Hazreti İsa aleyhisselamın peygamber olduğuna iman etmesi şart.
Tahrif edilmeyen, ve tek kitap olan İncil’e iman etmesi de şart.
Bir İncil kitabını, dört kitap haline getirenlere,
İsa aleyhisselamı, Allah’ın oğlu diyenlere,
Bir Müslüman hem akla, hem bilime aykırı şeylere davet edenlere, itibar etmediği gibi,
Beş vakit namazının ardından okuduğu Bakara süresinin 286 ıncı ayetiyle her gece “Bütün peygamberlere ve Allah celle celalüh tarafından indirilen bütün kitaplara iman ettiğini dünyaya i’lan/deklere eder.
Öyle ise nedir bu savaşları?
Bu sömürgen ve kemirgen, ateist olduğu halde Hıristiyan Evanjelist görünen batılı siyasiler, iki bin yıllık kilisenin gücünü de kullanarak bunları İsa elbisesiyle kendi emellerine hizmet ettiriyorlar.
Bundan birkaç yıl önce Kudüs’te Hıristiyanların dünyada en kutsal kabul ettikleri Kıyam/Diriliş kilisesini İsrailin terörist askerleri bütün kapı, pencere ve duvarlarını kurşunladıktan sonra merasimlere kapattıklarında Papaz Brunson’un aşkına bütün müttefik diye inandırdığı halkı Müslüman ülkelere boykot uygulayan Hırsitiyan Amerikalıların İsrail’e gıkı çıkmadı.
Merkel’in, Putin’in de sesi çıkmadı hala ağız açamıyorlar.
Siyasilerin Hıristiyanlıkla alakaları, papaya, patriğe, ve tüm papazlara bağlı halkın gücünü kendi taraflarına çekmek içindir.
Dünyada bu kemirgen ve sömürgenlere, Müslümanlardan başka direnen yok.
Kur’an-i Kerimin kılavuzluğunda,
Sevgili peygamberimizin önder ve örnekliğinde,
Camilerde buluşarak,
Birlik ve dirliğimizi sağlamaya devam.