Evi kiraya verenle, kiracı mahkemelik olmuşlar.
Kiracı, evin buna ait olduğunu ispat etmesini isteyince gerçek ortaya çıkmış.
Mal sahibi aranmış, bulunmuş ve gerçek ortaya çıkmış.
Onca kavga ve mahkeme günleri boşuna gitmiş.
Rusya, Ukrayna’da, Çin, Doğu Türkistan’da, Tayvand’da, Amerika bütün dünyada benim dediğim olacak kavgası veriyor.
Can alıyorlar, kan akıtıyorlar.
Sanki o topraklar üzerinde olmayan bir tek şeyi yoktan var ettiler de onun kavgasını yapıyorlar.
Sahtekar kiraya veren gibiler, bu sahtekar kafirler.
Rabbimiz, hepimize ilan ediyor:
قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَنْ تَشَاءُ وَتَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَاءُ وَتُعِزُّ مَنْ تَشَاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشَاءُ بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“De ki: "Ey mülkün sahibi Allah’ım, sen mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de mülkü çekip alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Sen her şeye kadirsin.
تُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَنْ تَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ
Sen geceyi gündüze katarsın, gündüzü geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine hesapsız rızk verirsin.” (Al-i Imran süresi ayet 3/26-27)
Mülkün, yani yerin, göğün, insanların, şeytanların, hayvanların, yıldızların, denizlerin… sahibi benim diyor.
Peygamberleri gönderen, Firavunu, Nemrut’u yaratan benim diyor.
Hazreti Adem’den bu tarafa gelip-geçen ve şu anda yaşayanlardan bu dünyaya ilave ettiği bir şey bulun ve söyleyin.
Yer, gök ve denizlerden bir şey almadan bir şey yaratan bir bilim adamı gösterin.
O mülkün sahibi, yarattıklarını başı boş bırakıvermemiş. Milyarlarca karıncanın, filin, hamsinin balinanın günlük rızkını vermeye devam ediyor.
İnsanların rızkını da taksim etmiş ama insanlar, başkalarının hakkını da çalarak, gasp ederek, sömürerek, el koyarak, hortumlayarak depolamaya çalışıyor.
Onun için Mülkün sahibi, helal yollardan kazanan bir Müslümana bile:
وَفِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ
“Onların malında dilenenin ve mahrumun hakkı vardır. (Zariyat süresi ayet 51/19, Mearic 70/24-25, En’am 141) buyuruyor.
Yaratılan her şey onundur.
Onun Mülkünde tabiat kanunlarının geçerli olduğunu bütün insanlık kabul ettiği gibi, bu kanunlardan da memnundur.
Hatta mal toplama hırsı nedeniyle tabiat kanunlarına aykırı hareket ederek yiyecek ve içeceklerin tabiatını bozanların yaydığı hastalıklar nedeniyle her şeyin tabii olması gerektiğini sekiz milyar insan ittifakla kabul etmektedirler.
İnsanda mal toplama hırsı olduğu gibi, hükmetme hırsı, şehvet hırsı da vardır.
Hükmetme hırsıdır, dünyayı kana bulayan.
Şehvet hırsıdır, dünyada ahlaksızlık borsası kuranların yaptığı rezillik.
Mekke’de sevgili peygamberimize, ekonomik ambargo uygulayan, sosyal boykot ilan eden kafirler bu baskılarında başarılı olamayınca “İstersen devlet başkanı yapalım, en zenginimiz sen ol ve en güzel kızlarla evlendirelim” dediklerinde cevap olarak:
فَقَالَ رَسُول اللّه صَلّى اللّه عَلَيْهِ وَسَلّمَ يَا عَمّ ، وَاَللّهِ لَوْ وَضَعُوا الشّمْسَ فِي يَمِينِي ، وَالْقَمَرَ فِي يَسَارِي عَلَى أَنْ أَتْرُكَ هَذَا الْأَمْرَ حَتّى يُظْهِرَهُ اللّهُ أَوْ أَهْلِكَ فِيهِ مَا تَرَكْتُهُ
“Amca, vallahi, eğer güneşi sağ elime, ay’ı sol elime koysalar ben bu İslâm da’vetini Allah onu izhar (açıklayıp üstün getirinceye) edinceye kadar veya ben bu yolda yok oluncaya kadar terk etmem” (Beyhaki, Delail-un-Nübüvve 2/187, İbni Hişam, Sire 1/266)
buyurmuş.
Sayın hocam, o üç gücü servet, saltanat ve şehvet gücünü eline alsa da, onlarla yürüse daha kısa zamanda başarılı olmaz mıydı?
Aklını sana Allah verdi. Allah’a akıl vermeye kalkma.
Başarılı olmayacağı, hayatımızdan belli, mücahit gittiğimiz, mütahit olduğumuz ve zamanın seline kapıldığımız görüldü.
Rabbimizin kitabına sarılan Sevgili peygamberimizin getirdiği din, çok kısa zamanda doğuda Sasani imparatorluğunun zulmüne, Şam, Mısır ve Kudüs’te Roma imparatorluğunun zulmüne son vermişler.
Allah’ın mülkünde Allah’ın tabiat kanunlarının uygulanışından her canlı ve cansızlar memnun olduğu gibi, Allah’ın gönderdiği İslam’a göre hareket ederlerse bütün dünyadan zulüm kalkar.
Nasıl olacak?
Sen ve ben düzeleceğiz o kadar.
Düzelmeyi de kendi eksik akıl terazimize göre olmayacak.
Rabbimizin kitabı, sevgili peygamberimizin önderliğinde olacak.
Şu Hadisi, dikkatle okuyunuz:
جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللهِ ، رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا أَخْبَرَ أَنَّهُ غَزَا مَعَ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم قِبَلَ نَجْدٍ فَلَمَّا قَفَلَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم قَفَلَ مَعَهُ فَأَدْرَكَتْهُمُ الْقَائِلَةُ فِي وَادٍ كَثِيرِ الْعِضَاهِ فَنَزَلَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم وَتَفَرَّقَ النَّاسُ يَسْتَظِلُّونَ بِالشَّجَرِ فَنَزَلَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم تَحْتَ سَمُرَةٍ وَعَلَّقَ بِهَا سَيْفَهُ وَنِمْنَا نَوْمَةً فَإِذَا رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم يَدْعُونَا ، وَإِذَا عِنْدَهُ أَعْرَابِيٌّ فَقَالَ إِنَّ هَذَا اخْتَرَطَ عَلَيَّ سَيْفِي وَأَنَا نَائِمٌ فَاسْتَيْقَظْتُ وَهْوَ فِي يَدِهِ صَلْتًا فَقَالَ مَنْ يَمْنَعُكَ مِنِّي فَقُلْتُ اللَّهُ ثَلاَثًا وَلَمْ يُعَاقِبْهُ وَجَلَسَ
Abdullah bin Cabir, Allah rasülü ile Necd atrafına gazaya giderler dikenli ağaçların olduğu yerde konakladığını, kılıcını ağaca astığını, bir ağacın altında uyuduğunu, ashabın da gölgeliklere dağıldığını, peygamber, bizi çağırdı. Yanına vardığımızda bir bedevinin olduğunu, o bedevinin peygamberin kılıcını alıp çektiğini, uyandığında elinde yalın kılıçla durduğunu ve “Şimdi seni benden kim koruyacak” dediğini, ve bunu üç kere tekrarladığını, peygamber, üç kere Allah, Allah, Allah” dediğini ve adamın elinden kılıcın düştüğünü, o adamı cezalandırmadığını haber verir..(Buhari, Sahih, K. Cihad, bab 85, Müslüm Sahih, K. Fezail, bab 4)
İbni Hıbban ve diğer rivayetlerde adamın adının Dü’sur olduğu, Gures kabile reisi olduğu ve Müslümanlığı kabul ederek kabilesine dönüp onların da Müslüman olmasına sebep olduğu nakledilir.
Mülkün sahibine iman ederek onun koyduğu kuralları peygamberi Muhammed aleyhissalatü ve’s-selamın anladığı ve uyguladığı şekilde hareket edildiği takdirde Rabbim onları galip getirecektir.
Nasıl?
Hiç hesap etmediği yerden yardımını gönderecektir.
O zaman peygamberi öldürmeye gelen Ömer’i Allah, “adil Ömer” yapar, güvercin de, örümcek de, Hamza da, Bilal da, Ebu cehlin oğlu İkrime de, Mülkün sahibinin kurallarının geçerli olması için ona yardımcı olurlar.
Kiracı, evin buna ait olduğunu ispat etmesini isteyince gerçek ortaya çıkmış.
Mal sahibi aranmış, bulunmuş ve gerçek ortaya çıkmış.
Onca kavga ve mahkeme günleri boşuna gitmiş.
Rusya, Ukrayna’da, Çin, Doğu Türkistan’da, Tayvand’da, Amerika bütün dünyada benim dediğim olacak kavgası veriyor.
Can alıyorlar, kan akıtıyorlar.
Sanki o topraklar üzerinde olmayan bir tek şeyi yoktan var ettiler de onun kavgasını yapıyorlar.
Sahtekar kiraya veren gibiler, bu sahtekar kafirler.
Rabbimiz, hepimize ilan ediyor:
قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَنْ تَشَاءُ وَتَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَاءُ وَتُعِزُّ مَنْ تَشَاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشَاءُ بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“De ki: "Ey mülkün sahibi Allah’ım, sen mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de mülkü çekip alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Sen her şeye kadirsin.
تُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَنْ تَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ
Sen geceyi gündüze katarsın, gündüzü geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine hesapsız rızk verirsin.” (Al-i Imran süresi ayet 3/26-27)
Mülkün, yani yerin, göğün, insanların, şeytanların, hayvanların, yıldızların, denizlerin… sahibi benim diyor.
Peygamberleri gönderen, Firavunu, Nemrut’u yaratan benim diyor.
Hazreti Adem’den bu tarafa gelip-geçen ve şu anda yaşayanlardan bu dünyaya ilave ettiği bir şey bulun ve söyleyin.
Yer, gök ve denizlerden bir şey almadan bir şey yaratan bir bilim adamı gösterin.
O mülkün sahibi, yarattıklarını başı boş bırakıvermemiş. Milyarlarca karıncanın, filin, hamsinin balinanın günlük rızkını vermeye devam ediyor.
İnsanların rızkını da taksim etmiş ama insanlar, başkalarının hakkını da çalarak, gasp ederek, sömürerek, el koyarak, hortumlayarak depolamaya çalışıyor.
Onun için Mülkün sahibi, helal yollardan kazanan bir Müslümana bile:
وَفِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ
“Onların malında dilenenin ve mahrumun hakkı vardır. (Zariyat süresi ayet 51/19, Mearic 70/24-25, En’am 141) buyuruyor.
Yaratılan her şey onundur.
Onun Mülkünde tabiat kanunlarının geçerli olduğunu bütün insanlık kabul ettiği gibi, bu kanunlardan da memnundur.
Hatta mal toplama hırsı nedeniyle tabiat kanunlarına aykırı hareket ederek yiyecek ve içeceklerin tabiatını bozanların yaydığı hastalıklar nedeniyle her şeyin tabii olması gerektiğini sekiz milyar insan ittifakla kabul etmektedirler.
İnsanda mal toplama hırsı olduğu gibi, hükmetme hırsı, şehvet hırsı da vardır.
Hükmetme hırsıdır, dünyayı kana bulayan.
Şehvet hırsıdır, dünyada ahlaksızlık borsası kuranların yaptığı rezillik.
Mekke’de sevgili peygamberimize, ekonomik ambargo uygulayan, sosyal boykot ilan eden kafirler bu baskılarında başarılı olamayınca “İstersen devlet başkanı yapalım, en zenginimiz sen ol ve en güzel kızlarla evlendirelim” dediklerinde cevap olarak:
فَقَالَ رَسُول اللّه صَلّى اللّه عَلَيْهِ وَسَلّمَ يَا عَمّ ، وَاَللّهِ لَوْ وَضَعُوا الشّمْسَ فِي يَمِينِي ، وَالْقَمَرَ فِي يَسَارِي عَلَى أَنْ أَتْرُكَ هَذَا الْأَمْرَ حَتّى يُظْهِرَهُ اللّهُ أَوْ أَهْلِكَ فِيهِ مَا تَرَكْتُهُ
“Amca, vallahi, eğer güneşi sağ elime, ay’ı sol elime koysalar ben bu İslâm da’vetini Allah onu izhar (açıklayıp üstün getirinceye) edinceye kadar veya ben bu yolda yok oluncaya kadar terk etmem” (Beyhaki, Delail-un-Nübüvve 2/187, İbni Hişam, Sire 1/266)
buyurmuş.
Sayın hocam, o üç gücü servet, saltanat ve şehvet gücünü eline alsa da, onlarla yürüse daha kısa zamanda başarılı olmaz mıydı?
Aklını sana Allah verdi. Allah’a akıl vermeye kalkma.
Başarılı olmayacağı, hayatımızdan belli, mücahit gittiğimiz, mütahit olduğumuz ve zamanın seline kapıldığımız görüldü.
Rabbimizin kitabına sarılan Sevgili peygamberimizin getirdiği din, çok kısa zamanda doğuda Sasani imparatorluğunun zulmüne, Şam, Mısır ve Kudüs’te Roma imparatorluğunun zulmüne son vermişler.
Allah’ın mülkünde Allah’ın tabiat kanunlarının uygulanışından her canlı ve cansızlar memnun olduğu gibi, Allah’ın gönderdiği İslam’a göre hareket ederlerse bütün dünyadan zulüm kalkar.
Nasıl olacak?
Sen ve ben düzeleceğiz o kadar.
Düzelmeyi de kendi eksik akıl terazimize göre olmayacak.
Rabbimizin kitabı, sevgili peygamberimizin önderliğinde olacak.
Şu Hadisi, dikkatle okuyunuz:
جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللهِ ، رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا أَخْبَرَ أَنَّهُ غَزَا مَعَ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم قِبَلَ نَجْدٍ فَلَمَّا قَفَلَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم قَفَلَ مَعَهُ فَأَدْرَكَتْهُمُ الْقَائِلَةُ فِي وَادٍ كَثِيرِ الْعِضَاهِ فَنَزَلَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم وَتَفَرَّقَ النَّاسُ يَسْتَظِلُّونَ بِالشَّجَرِ فَنَزَلَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم تَحْتَ سَمُرَةٍ وَعَلَّقَ بِهَا سَيْفَهُ وَنِمْنَا نَوْمَةً فَإِذَا رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم يَدْعُونَا ، وَإِذَا عِنْدَهُ أَعْرَابِيٌّ فَقَالَ إِنَّ هَذَا اخْتَرَطَ عَلَيَّ سَيْفِي وَأَنَا نَائِمٌ فَاسْتَيْقَظْتُ وَهْوَ فِي يَدِهِ صَلْتًا فَقَالَ مَنْ يَمْنَعُكَ مِنِّي فَقُلْتُ اللَّهُ ثَلاَثًا وَلَمْ يُعَاقِبْهُ وَجَلَسَ
Abdullah bin Cabir, Allah rasülü ile Necd atrafına gazaya giderler dikenli ağaçların olduğu yerde konakladığını, kılıcını ağaca astığını, bir ağacın altında uyuduğunu, ashabın da gölgeliklere dağıldığını, peygamber, bizi çağırdı. Yanına vardığımızda bir bedevinin olduğunu, o bedevinin peygamberin kılıcını alıp çektiğini, uyandığında elinde yalın kılıçla durduğunu ve “Şimdi seni benden kim koruyacak” dediğini, ve bunu üç kere tekrarladığını, peygamber, üç kere Allah, Allah, Allah” dediğini ve adamın elinden kılıcın düştüğünü, o adamı cezalandırmadığını haber verir..(Buhari, Sahih, K. Cihad, bab 85, Müslüm Sahih, K. Fezail, bab 4)
İbni Hıbban ve diğer rivayetlerde adamın adının Dü’sur olduğu, Gures kabile reisi olduğu ve Müslümanlığı kabul ederek kabilesine dönüp onların da Müslüman olmasına sebep olduğu nakledilir.
Mülkün sahibine iman ederek onun koyduğu kuralları peygamberi Muhammed aleyhissalatü ve’s-selamın anladığı ve uyguladığı şekilde hareket edildiği takdirde Rabbim onları galip getirecektir.
Nasıl?
Hiç hesap etmediği yerden yardımını gönderecektir.
O zaman peygamberi öldürmeye gelen Ömer’i Allah, “adil Ömer” yapar, güvercin de, örümcek de, Hamza da, Bilal da, Ebu cehlin oğlu İkrime de, Mülkün sahibinin kurallarının geçerli olması için ona yardımcı olurlar.