Mahmut TOPTAŞ
İnsan üzerine araştırma yapan işletmeciler insandan a’zami nasıl yararlanırız, onu nasıl son haddine kadar işletiriz diyerek insanın eklemlerini, sinirlerini, kanını, beynini, kalbini kilosunu, boyunu ölçtüler biçtiler. Ruhi yapısı üzerinde ahkam kestiler.
Yönetim bilimiyle meşgul olanlarda, “İnsan isteklerini elde etmek için çalışır” hayır “İnsan aferin almak için çalışır.” Hayır “insan neslinin devamı için çalışır,” hayır “İnsan hepsi için çalışır” gibi kanaatlere vardılar.
Hepsinin haklı tarafları olduğu gibi haksız tarafları daha çoktur.
Eğer insanlar tabiat kanunlarını keşfettikleri gibi insanı da keşfetmiş olsalardı o zaman insanları da su deposunda topladıkları gibi toplarlar ve istedikleri sisteme hizmet etmek üzere şişelerler ve istedikleri yerlere akıtırlardı. Ama olmuyor.
Tam yönlendirdiklerini zannettikleri anda bir yerden patlak veriyor.
Korkuyla yönetilen köleler Spartaküs’ün öncülüğünde Romalı askerleri sarsıyor.
Mekke’de Bilal’ler, Ammar’lar korkunun mecrasını değiştiriyor ve zalimleri ıslah ediyor veya dize getiriyor.
Olaylar, Amerikalı sosyolog, psikolog ve askerogların verdikleri raporları yalanlayarak parçalıyor.
Tabiat, insan için yaratıldığından (Bakara 29) insan oğlu tabiatı keşfedecektir.
Ancak insan, Rabbime ibadet için yaratıldığından (Zariyat 56) insan, insanı tamamen keşfedip, “İşte insan budur şu düğmesine basarsan çalışır, bu düğmesine basarsan durur, bu düğmesinde güler, bu düğmesine basarsan ağlar, bu düğmesine basarsan casusluk yapar, bu düğmede hainleşir, şu düğmede sakinleşir” denemez.
İnsanı Rabbimiz yarattığından onu en iyi bize o tarif ediyor.
İnsanın en şerefli bir yaratık olduğunu (İsra 70) başıboş bırakıvermediğini (Kıyamet 36), en güzel şekilde yarattığını (Tin 3), haber verirken diğer ayetlerde de insanın zayıf olduğunu (Nisa 28), acelece olduğunu (İsra-11) nankör olduğunu (tevbe 128) haber verir.
Aslanları, filleri emrine alacak gökyüzünde kuşlar gibi uçacak, deniz altında evler kuracak kadar cesur olduğu gibi aynı derecede de korkaktır.
Korku bir nimettir. Onunla insan vatanını, dinini, bedenini, neslini korur.
Korku olmasa idi insan elini elektrik teline dokundurur, trene karşı yürürdü.
İnsan mücadelecidir. (İsra 11) Mücadelesi iyiye güzele karşı olursa kötüdür. Ancak bu mücadelecilik vasfı ona dinini tanıtmada ve kafirin aklını secdeye getirmede yardımcı olur.
İnsan Kefurdur (İsra 67) inkârcıdır.
Kafirliği Allah’a ve onun kanunlarına veya bimetlerine karşı olursa küfürdür, kafirlik olur. Ama bu karakterini Tağuta, sahte Peygamberlere sahte Peygamberlerin kitaplarına karşı kullanırsa o “Kefur”luğu imandır. Rabbimiz buyurur: Kim Tağutu inkar eder, Allah’a iman ederse sağlam bir kulpa sarılmıştır” (Bakara 256). Yani Tağuta inkarda kullanılmalıdır bu vasıf.
İbrahim Peygamber ile ona inanlar bizim örneğimiz ve önderlerimizdirler. Onlar milletlerine şöyle demişlerdi:
“Biz sizden ve Allah’dan başka taptıklarınızdan uzağız sizi küfr (inkar) ediyoruz.” (Mümtehine 4).
“İnsan acelecidir” (İsra 11) Acelecilikte bize verilen bir nimettir. Akıl gibi, bilek gibi yürek gibi kullanıldığı yere göre değerlendirilir.
Küfre, haramlara doğru acele ederse cezasını çeker. İman’a ameli saliha doğru acele ederse mükafatını alır. “Ölmeden önce tevbeye, vakti geçmeden önce namaza acele etmek gibi” Musa Aleyhisselam Rabbine cevaben şöyle der: “Rabbim, razı olman için sana acele geldim.” (Taha 84)
İnsana verilen şehvette bir nimettir. Biz onunla evlenir ev sahibi olur, mal kazanır zengin olur, makam ve mevkiler elde ederiz. O bizim ithalatçımızdır. Ama gayreti diniyyemiz ile İslam'i bilgilerimiz de gümrükçümüzdür. Haram olanların ithalatını ten ülkemize girmesini yasaklar.
Demek ki insanın hareketinde korkusu, aceleciliği, şehveti, lezzeti, nefreti, sevgisi, buğzu kültürü, imanı hepsi etkilidir.
Para için her şeyini veren insana karşılık bir kumar masasında veya bir kadın için bütün parasını veren insan.
Bir arkadaşını ele vermemek için işkencenin her çeşidine dayanan insana karşılık, küçücük bir tokatla her şeyi konuşuveren insan.
Böylesine girift yaratılan bir insanı yönlendirmek için en iyi yol, onu yaratanın yoludur.