Mahmut TOPTAŞ
Rabbimiz, Bakara süresinin 185 inci ayetinde “Allah, kolaylığı murat eder, zorluğu değil” buyurur.
Kamer süresinde dört defa “Kur’anı kolaylaştırdık” buyurur.
Ta-Ha süresinin 26 ıncı ayetinde Musa aleyhisselam, “Rabbim, işimi kolaylaştır” diye dua eder.
Sevgili peygamberimiz de:
عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا، وَبَشِّرُوا، وَلاَ تُنَفِّرُوا
“Kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin” buyurur. (Buhari, Sahih, K. İlm bab 11, K. Ahkâm bab 22)
Bu kolaylaştırmayı da kişilerin, kralların, ülkelerin, ırkların heveslerine uygun hale getirerek olmamalıdır.
Böyle durumlarda kolaylaştırma yerine zorlaştırmalar başlar.
Sevgili peygamberimiz:
إِنَّ الدِّينَ يُسْرٌ
“Din kolaydır” buyurmuş. (Buhari, Müslim)
Yani, dinin kendisi kolay. Allah zorluğu değil kolaylığı murat ettiğini haber veriyor.
مَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ حَرَجٍ وَلَكِنْ يُرِيدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
“….Allah size zorluk çıkarmak istemez. Ancak sizi temizlemek ve şükredersiniz diye nime¬tini tamam¬lamak ister.” (Maide süresi ayet 6)
وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ
“….Dinde size hiçbir zorluk kılmadı” buyurur. (Hac süresi ayet 78)
Bazı arkadaşlar, televizyon ve gazetelerde yanlış bilginin reyting gördüğünü fark edince Kur’an’a ve Sünnete aykırı sözler sarf etmeye başladılar.
Reytingin ömrü program bitinceye kadardır.
Sen, bir ömür boyu o yanlışınla ayıplanmaya devam edeceksin.
Bazı arkadaşlar, karşısındakini etkilemek için bu yola baş vurur.
O anda etkilersin ama uzun zamanda o etkilediğin adam doğrusunu öğrenince kandırıldığının farkına varır ve ondan sonra seni adam yerine koymaz.
Din Allah’ındır.
Onu bize tebliğ eden, açıklayan ve nasıl yapılacağını gösteren de sevgili peygamberimizdir.
Bizzat kendisi yaşadığı için, yaşanabilirliğini ve kolaylığını hem göstermiş hem söylemiştir.
Onun için sevgili peygamberimiz:
مَنْ أَحْدَثَ فِي أَمْرِنَا هَذَا مَا لَيْسَ مِنْهُ فَهُوَ رَدٌّ
Bizim (din) işimizde olmayanı sonradan ihdas ederse o kabul edilmez, reddedilir” buyurmuş.
Ve bunun adına da “Bid’at” denilmiş.
Ve sevgili peygamberimiz:
وَشَرُّ الْأُمُورِ مُحْدَثَاتُهَا وَكُلُّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ وَكُلُّ بِدْعَةٍ ضَلَالَةٌ وَكُلُّ ضَلَالَةٍ فِي النَّارِ
“Din adına sonradan uydurulan şeyler ne kötü.
Din adına sonradan uydurulanların hepsi bid’attır. Her bid’at sapıklıktır ve her sapıklık ateştedir” Buhari, Müslim ve diğer sünenler)
Çağımız bidatlarından iki örnek:
Proflarımızdan biri Haccın bütün aylara dağıtılmasını isterken öbürü, orucu serin ve geceyle gündüzü dengeli bir aya sabitlemeyi teklif etti.
Bakara süresi 197 inci ayette Haccın bilinen “Haram aylar” da yapılacağını, Hac süresinin 28 inci ayetinde de o belirli günleri ifade eder.
Uygulamasını da sevgili peygamberimiz gösterir ve “Haccınızı benden alın” der.
Dinimiz Evreni yaratanın dini olduğu için evrenseldir.
Dünyamız, aynı anda hem baharı, hem yazı, hem güzü hem kışı yaşar.
Hac ve oruç gibi ibadetlerimiz Ay takvimine göre olduğundan bütün dünya Müslümanları aynı anda aynı ibadeti yaparlar ve 36 senede 365 günün her gününde oruç tutmuş olurlar.