Mahmut TOPTAŞ
Gerçek dost, dostluğundan huzur bulduğumuz dostları yaratan Allah celle celalühtür.
Allah’ı dost edinen ise Allah’ın yarattığı her şeye dost olur.
Allah’a düşman olanların bile insanlığa zarar vermemesi ve bu ağır suçlarla cehenneme gitmemesi için onun yolunun üzerinde o yolun yanlışlığını anlatır.
Bu görevi yapan Müslüman ise, o zalime en yakın dost demektir.
Herkes o kafiri, cehennemin dibine doğru iterken, bir tek tebliğci Müslüman onun en yakın dostudur.
Dost, kafirliğe yardım eden, petrol, altın, elmas, zirai ürünler hırsızlığına katılan değildir.
Bunların yanlışlığını anlatandır dost.
Allah’ı dost edinen, onun yarattıklarına da dost olur.
“En yakınım dediklerimden ihanet gördüm” demeyin.
O hainleri say bakayım dediklerinde sayıları, senin sayamayacağın kadardır.
“En yakın kardeşlerimden zarar gördüm” diyenler, sana kaç defa zarar verdi deseler beşi tamamlayamazsın ama senin yaşadığın yıllar boyunca onun desteğini gördün veya onu arkanda hissederek rahat yaşadın ve bir defa seni yalnız bırakınca “Zor günümde el oldu” dersin.
İki kardeşin kavga ettiğini gören biri kızdığı kardeşlerden birinin yolunu keser ve öbür kardeşin gözü önünde dövmeye başlar.
Kardeşin birini dövecek kendi öcünü almış olacak aynı zamanda öbür kardeşin de gönlünü kazanacak ama hesap etmediği olur ve öbür kardeş gelir o adamı evire çevire döver.
Elli yıl kardeşler birbirini korur gözetir bir defa kavga ettilerse hemen atlanılmaz intikam almaya kalkılmaz.
Çünkü kardeşler kendi aralarında kavga ederler ama başkasına kardeşini dövdürmezler.
Her evde durum bu olduğu gibi ülkeler arasındaki ilişkilerde de böyledir
ABD ve Avrupa Birliği yetkilileri, şunu iyi bilin ki, İslam aleminden kaçarak size sığınan ne kadar terörist, hortumcu, katil, uyuşturucu mafyası, hatta fuhuş tacirleri bile kendi ülkesi aleyhine bir saldırı olduğu anda senin ülkenin altını üstüne getirirler.
Kaçaklarımız hapse girmemek için sana sığınmıştır.
Sen ise kaçağın anasının, babasının öz vatanının ocağını söndürmek için gelmeye çalışıyorsun.
Ana kucağında, baba ocağında tüten dumanu söndürmek için geliyorsun.
Bu kaçaklar da sıradan insanlar değiller.
CIA’nın veya FBI’nın aklına ve hayaline gelmeyecek zararlar verebilirler.
İngilizlerin Irak’ı işğal ve Kürtlere özgürlük vaat ettikleri günlerde işğal kuvvetlerine bakın neler yapmışlar:
Arşiv belgesinin 405 inci sayfasından İngilizlerin Musul valisi Kürtlere çok kötü muamele etmeye başlayınca vali değiştirilir.
Yeni gelen vali, Barzan şeyhi Ahmet’le görüşmek için gelir. Dönüş yolunda Barzan’ın Birekberan köyünde vali ve yanında bulunan elli dokuz kişi öldürülür.
Barzan, Zibar ve Şirvan aşiret reisleri Şemdinan (galiba Şemdinli) kaymakamına yazdıkları bir mektupla bu işi İslâm dinine ve Osmanlı devletine hizmet kasdıyla yaptıklarını, eğer silah ve cephane verilirse yıllarca İngilizlere karşı topraklarını koruyacaklarını bildirirler. Bu konuda Osmanlı arşivine giren belgeyi okumak için bu sütunlarda yayınlanan “BİZDEN SİZE YAR OLMAZ” başlıklı, 03/07/2017tarihli yazımı okuyuverin.
Biz, yalnızca dostuz.
Kara gün dostu veya iyi gün dostu diye dostlarımızı ayırmayız.
Gücümüzle orantılı iş yaparız.
Dost bildiklerimizden kara günde yardım gelirse seviniriz. Gelmezse defterden silmeyiz.
Ama biz dostumuzun iyi gününde sevincini, kötü gününde yükünü paylaşırız.
Benim kötü günümde yanımda olmadı diye onu yardımsız bırakmayız.
Çünkü bizim gerçek dostumuz Rabbimizdir.
Kur’an-i Kerimde “Zor Gün” diye geçen Tebük savaşında savaşa katılmayan üç sahabenin de af edildiğini haber verir Rabbimiz:
لَقَدْ تَابَ اللَّهُ عَلَى النَّبِيِّ وَالْمُهَاجِرِينَ وَالْأَنْصَارِ الَّذِينَ اتَّبَعُوهُ فِي سَاعَةِ الْعُسْرَةِ مِنْ بَعْدِ مَا كَادَ يَزِيغُ قُلُوبُ فَرِيقٍ مِنْهُمْ ثُمَّ تَابَ عَلَيْهِمْ إِنَّهُ بِهِمْ رَءُوفٌ رَحِيمٌ
“Muhakkak Allah, peygamberi de afvetti; iç¬lerinden bir kıs¬mının kalpleri kaymak üzere iken, zor saatte ona uyan Muhacir ve Ensarı da afvetti. O, onlara çok şefkat¬lidir, merhametlidir.”
وَعَلَى الثَّلَاثَةِ الَّذِينَ خُلِّفُوا حَتَّى إِذَا ضَاقَتْ عَلَيْهِمُ الْأَرْضُ بِمَا رَحُبَتْ وَضَاقَتْ عَلَيْهِمْ أَنْفُسُهُمْ وَظَنُّوا أَنْ لَا مَلْجَأَ مِنَ اللَّهِ إِلَّا إِلَيْهِ ثُمَّ تَابَ عَلَيْهِمْ لِيَتُوبُوا إِنَّ اللَّهَ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
“(Harpten) geride kalan üç kişiyi de afvetti. Geniş olmasına rağ¬men yeryüzü onlara dar gel-mişti. Canları kendilerini sıkmıştı da, Allah’tan yine Allah'a sığınmak¬tan başka çare olmadığını an¬ladı¬lar. Tevbe etmeleri için Allah onları afvetti. Şüphesiz Allah, tevbeleri çok kabul edendir, merhamet eden¬dir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِقِينَ
“Ey iman edenler, Allah’tan sakının ve sa-dıklarla beraber olun.” (Tevbe süresi ayet 117-119)
Hayatın cetveli/şakülü doğru insanlardır.
Doğrular doğrularla beraber oldukça, eğriler, o cetvele veya şaküle göre doğruyu bulurlar.