İnsanlık tarihi, Hazreti Âdem aleyhisselamla başladı.
Yani, bir peygamberle başladı.
Onun içindir ki, insanların mayası iyilik üzerine, Kur’an’ın ifadesiyle “fıtrat” üzerine, hadisin açıklamasıyla “İslam fıtratı” üzerine yaratıldı.
Ad, Semud, Firavun, Nemrud, Ebucehil, Haçlılar ve bugüne kadar haçlı ruhunu devam ettirenler hep şerri, kan akıtmayı, gözyaşı dökmeyi, yeryüzünü cehenneme çevirmeyi… hedeflerken fıtratı bozulmamış veya az bozulmuş insanlar, toplumların düzelmesi için çalışmaktalar.
Moğolların taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadığı bir dönemde, değerli bir ilim adamına hâkim ceza olarak tek kişilik hücrede hapis cezası verince ilim adamı sevinmiş.
Hâkim, “Hayrola niye seviniyorsun?” diye sormuş.
İlim adamı: “Bugüne kadar ilim okumaktan ve okutmaktan nafile ibadetlere zaman ayıramamıştım. Şimdi hücrede bu ibadetleri yaparım.”
Hâkim, “Hayır, sana sürgün cezası veriyorum” demiş.
İlim adamı: “Bu şehirden başka şehir görmemiştim, iyi olur. Başka şehirler de görürüm.”
Hâkim, idamına karar verince adam daha çok sevinmiş ve “Mü'minin arzusu şehit olmaktır” deyince, hâkim, “serbest bırakın” demiş.
İlim adamı, “Bizim hapsimiz halvet, sürgünümüz seyahat, katlimiz şehadet. Biz cennetimizi göğsümüzde taşırız. Biz nereye gidersek cennetimizle gideriz” demiş.
Böyle diyen adama bütün dünyanın orduları ve silahları bir şey yapamaz.
Topun ağzına bağlar, topu patlatırlar ve bin parçaya ayırırlarsa ölümü sağlığından daha fazla hizmet eder.
Eceli gelmeyene kimse bir şey yapamaz.
Ya ikinci bir emir gelir topun ağzından indirirler, ya top patlamaz… bir bahane bulunur.
Biz, hepimiz, Allah’tan geldik Allah'a gidiyoruz.
Güle doğru uçan bülbülü hiçbir şey engelleyemez.
Kafese koysalar teni kafeste, canı gül dalında olur.
Pervaneyle ışık arasına girilemez.
Altı milyar insan her nefes alışında Rabbine doğru bir nefes boyu yaklaşmakta.
İnkârcılar, trende tersine doğru oturan insanlar gibidirler.
Sırtlarını dönmüşler ama yine de gidiyorlar.
Hedefimiz, tertemiz geldiğimiz bu dünyadan imanla ve en az günahla gitmeye çalışmak.
Bunun için de okumak ama bizi yaratan, yaşatan ve yöneten Rabbimizin Kitabını okumak gerekir.
Yalnız bilgi için okumayacağız.
Neyi nasıl yapalım diye okuyacağız ve yapacağız.
Karnı aç insan, on tane yemek üzerine yazılmış kitapları okusa karnı doymaz.
Okuduğunu yapar da yerse karnı doyar.
“Gül” demekle güzel koku alınmaz.
“Bal” demekle ağız tatlanmaz.
İnsanla İslâm arasına giren şahıs, kurum veya kuruluşların yazdıklarını ve söylediklerini öğrenmeye kalkarsan ömrün yetmez.
Onlara cevap yetiştirmeye kalkarsan nefesin ve mürekkebin tükenir.
Ömür biter, laf bitmez.
Bugüne kadar konuşurken yapıp yıktığımız hükümetlerin sayısı belirsiz. Ama değişen bir şey olmadı.
Bugünden itibaren Rabbimizin kelâmı Kur’an’la beraber olalım.
Rabb'in rızasını ve cennetini önümüzdeki ödül olarak görelim ve ona kavuşmak için koşalım.
Bu Kur’an-ı Kerim’in çizdiği “Sırat-ı Müstekıym” üzerinde yürürken Kur’an’ı bize getiren Sevgili Peygamberimizi izleyelim.
Koşarken sağdan soldan laf atanlara, çelme takanlara da ödülü gösterip koşmalarını sağlayalım.
İslam âlemini talan eden Cengiz ve oğullarından sonra gelen torunları ve orduları ülkelerini talan ettikleri insanların okudukları Kur’an ve gördükleri Müslümanların dinine girmişler.
Cehennemi arkamızda hissedip “Koşmazsam ve çalışmazsam beni yakalar ve yakar” diyelim ve hızımızı artıralım.
Zor zamanlar, kahramanlarını da çıkarır.
İslam hukukunda “İza Daka’l Emru ittesa’/İş daraldık da genişler” kaidesi vardır.
Osman Bey, Alparslan, Selahaddin-i Eyyubi, Fatih Sultan Mehmet… zor zamanların çıkardığı kahramanlardırlar.
Düşmanın saldırılarını azmimizin bileği taşı ve amel/eylemimizin kamçısı kabul edelim.
Engel çıkarırlarsa engeli aşıp devam edelim.
“Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım” diyerek, yolumuza devam edeceğiz.
Kaza ve bela gelirse kazanın altında rızayı arayacağız.
Dikenler arasından hep gülü göreceğiz.
Hep güllü kelimeler kullanacağız.
Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'inde 2.692 defa Allah ismini bize tanıtmış.
Firavun ‘un adını kötülüğün örneği olarak 74 defa anmış.
Biz, Rabbimiz ‘in gösterdiği yolda yürüyeceğiz; ara ara da firavunlaşmış insanların dünyayı cehenneme çeviren yoluna dikkat çekerken, insanların yüreklerine korku salmamaya, ümit tohumlarını yeşertmeye çalışacağız.
Rabbimiz yardımcımız olsun.