KAFİR, KENDİ KUYUSUNU KAZIYOR
Mahmut TOPTAŞ
12 Eylül 1980 darbesine birkaç ay varken ben Mersin’in Mut kazasında Vaiz’dim.
Mut’un köylerinden birinde cami imamımız, hutbe okurken hutbenin konusu olarak Seyyid Kutub’ u seçmiş ve ağzına doldurdukları pisliklerin hepsini cemaatin üzerine boşaltırken cemaat arasında öğretim üyesi olan, tatil için köyüne gelen biri konuşmayı durdurmuş ve hutbeden inmesini sağlamış.
Müftü efendi durumu bana anlattı ve “beraber o köye gidelim” dedi, gittik.
İmam efendiye “Seyyid Kutub’un nereli olduğunu sordum, “Bilmiyorum” dedi.
Hiçbir kitabını okudun mu? Dedim, “Hayır” dedi.
Peki, neden böyle bir hutbe okuma gereği duydun? Dedim, bir kitap ismi söyledi ve “O kitabı okudum, İslam’a çok zararlı olduğunu öğrendim ve cemaatimi de uyandırmak istedim” dedi.
Aslında bu türden kitaplar olmasaydı, İhvan-i Müslimin’in kitapları Türkçe’ ye terceme edilmesi gecikebilirdi.
Daha hiçbir kitabı terceme edilmediği günlerde Seyyid Kutub, Mevdudi, Hamidullah gibi değerli insanların aleyhinde Türkiye’de Türkçe, Arapça ve İngilizce eserler yayınlandı ve dünyanın her tarafına gönderildi.
Hatta Riyad’da Arap dili ve Edebiyatı dersleri veren Suriyeli bir öğretim üyesi, “Güney Afrika’ya gittim, iki ay kaldım ve Müslümanların iyi-kötü bütün sorunlarını dinlerken her evde Türkiye’den gönderilen ve bedava dağıtılan bu eseri her evde gördüm” demişti.
Türkiye’de 1970 yılından beri bu tür kitapları yayınlayanları biliyoruz da arkasında olanların adını diyemiyorduk.
Son günlerde Irak ve Suriye’de Saddam’ın otuz yılda öldürdüğü otuz bin Müslümana karşılık bir yılda bir buçuk milyon Müslüman öldüren, sömürüye, katliama, zulme direnen şu anda yaşayan değerli hocaları “terörist” diye ilan edenlere “Üst akıl” diyerek aynı zamanda onları yüceltiyoruz da.
Fakat o “Üst akıl” denen ama alçak akıllı olduğunu tescilleyenler, dünya genelinde sömürülerine, katliamlarına, zulümlerine, işkencelerine, siyasileri köleleştirmelerine başkaldıran bu insanları bu günlerde “Terörist” ilan ederek kimliklerini alenen açığa çıkardılar.
Üst akıl olmadıkları şuradan belli ki, kimsenin tanımadığı bu üç yiğit Müslümanın kitaplarının aleyhinde yayın yapmaları, onları dünya genelinde yayılmasına, okunmasına sebep oldular.
Hatta hem siyasal hem ilahiyat mezunu bir arkadaş 1985 li yıllarda anlatmıştı: “İngiltere’ye doktora için gittim. Konu olarak Müslüman olan İngilizlerin hangi sebepten Müslüman olduklarını araştırmaktı. Yüzlercesiyle yüz yüze görüştüm, konuştum, kayda aldım, doktorama yazdım. Genelde İşçi sendikalarında yönetim kadrosunda olan İngiliz sendikacıları birinci sırayı alıyordu.
Müslüman işçisinin ahlakına hayran olup Müslüman olan patron İngiliz de var.
Müslüman olan sendikacıların çoğunluğu, Seyyid Kutub’un, Mevdudi’nin İslam’da Sosyal Dayanışmayı açıklayan kitaplarının İngilizcesini okuduktan sonra, kitaplarda geçen ayetleri etraflıca okumak için Kur’an okuduklarını ve öylece Müslüman olduklarını” anlatmıştı.
Siz, siz olun, geçmişte ve şu anda yaşayan hiçbir Müslüman aleyhinde tek kelime konuşmayın.
Çünkü konuştuğunuz hataları siz tespit etmediniz. Size telkin eden de tespit etmedi.
Müslüman öldürmeye, Müslümanların mal varlıklarına el koymaya, İslamı, Allah’ın dini olmaktan çıkarmaya karar verenler, bizi birbirimize kırdırmayı hedefliyorlar.
“Benim elim para saymakla meşgulken, dilimle de Müslümana söverek cihad yaparsam hiçbir riske girmemiş olurum” mantığı yanlış.
O alçak akıllı kafirin, yüksekten atılan bombası, ayırım yapmıyor. Elini, dilini, paranı birlikte parçalıyor.
Elinle, dilinle, paranla, makam gücünle, şanınla, şöhretinle, rütbenle, bütün güçlerini birleştirerek küfrün beline beline vur ve bu dünyaya yayılan zulme “dur” de.