İstanbul’un fethiyle ilgili hadis, bir tane değildir.
Çeşitli vesilelerle sevgili peygamberimizin söylediği fetih Hadisi ayrı ayrı sahabe tarafından bize rivayet edilmiştir.
1200 yıl hiç şüphe duyulmayan bu Hadislerden yalnız, “Onu fetheden komutan ne güzel komutandır, onu fetheden asker ne güzel askerdir.” Bölümünü hazmedemeyen bazı Arap milliyetçileri, allem edip, kallem edip Hadis üzerinde şüphe uyandırmaya çalışmışlar. Hatta bu çalışmalarının arkasından ne kadar abuk sabuk şeyler yazdıklarının da farkına varamamışlar. Onların lakırdılarını nakletmeyeceğim.
İstanbul’un fethini müjdeleyen, bütün kralları, Şahları, Padişahları, Cumhurbaşkanlarını toplasanız saçının bir teline denk gelmeyecek, Alemlere Rahmet, Hazreti Muhammed sallahü aleyhi ve Sellemdir.
Sevgili peygamberimizin bu müjdesini duyan arkadaşlarının her biri, her hayırlı işin içinde oldukları gibi bu güzel askerler içine de girmeyi arzu etmişler ve Eyüp semtine adını veren Eba Eyyüb el Ensari ve arkadaşları İstanbul önlerine kadar gelmişler ve Eba Eyyub şehid olmuş. (Allah hepsinden razı olsun)
Hicri 857, Miladi 1453 yılına kadar, Eba Eyyüb el Ensarinin de içinde olduğu orduyla başlayan bu hayırlı teşebbüs, ellinin üzerinde devlet başkanı, bu şerefe nail olmak, İstanbul’u fethetmek için sefer düzenlemiş.
Emevi, Abbasi, Selçuklu Osmanlı sultanları ve onların uleması Fetih Hadisleri konusunda hiç şüphe duymamışlar. Ayrıca fethetmek için seferler düzenlemişler.
Siz, bütün insanlara ve alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberin ümmetisiniz.
Peygamberimiz Medine’deki ashabına doğunun ve batının hazinelerine işaret verirken İstanbul ile Roma’ya özel işaret koymuş ve Ashabının gönül ufkunu dünyaya açmıştır.
Fethedilmiş bu şehrin, insanının, hukukunun, adaletinin, eşyasının, tabiatının, siyasetinin, ticaretinin, edebinin, edebiyatının insanı kuşatan her şeyinin İslam’ın temizlik kurallarına kavuşması için çalışmamız gerekir.
Ve yine bir gün sevgili peygamberimiz, arkadaşlarına konuşurken: “Nefsim yedi kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Fars/İran ve Roma fetholunacaktır.” Buyurmuş. (Delailü’n Nübüvve ve Marifeti Ahvali’s Sahabe, 7/119, Hadis No: 2605)
Fatih, İstanbul’u fethederek dünyada hiç bir kimsenin ulaşamayacağı, Cumhurbaşkanı, Ordinaryüs, Mareşal rütbeleriyle kıyaslanamayacak “Güzel komutan” unvanını aldıktan sonra, Roma’ya sefer sırasında vefat ettiğini tarihçilerimiz söylüyor.
Fars/İran İmparatorluğu, Hazreti Ömer zamanında Sa’d bin Ebi Vakkas komutasında fethedilmiş. (R.A.)
Kostantıniyye ise Fatih Sultan Muhammed han tarafından fethedilmiş.
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِي شَيْبَةَ ، (قَالَ عَبْدُ اللهِ بْنُ أَحْمَدَ : وَسَمِعْتُهُ أَنَا مِنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِي شَيْبَةَ) ، قَالَ : حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ الْحُبَابِ ، قَالَ : حَدَّثَنِي الْوَلِيدُ بْنُ الْمُغِيرَةِ الْمَعَافِرِيُّ ، قَالَ : حَدَّثَنِي عَبْدُ اللهِ بْنُ بِشْرٍ الْخَثْعَمِيُّ ، عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ سَمِعَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ : لَتُفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ ، فَلَنِعْمَ الأَمِيرُ أَمِيرُهَا ، وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ . قَالَ : فَدَعَانِي مَسْلَمَةُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ فَسَأَلَنِي ، فَحَدَّثْتُهُ ، فَغَزَا الْقُسْطَنْطِينِيَّةَ.
حَدِيثُ خَالِدٍ الْعَدْوَانِيِّ ، رَضِيَ اللَّهُ تَعَالَى عَنْهُ.
“Kostantınıyye muhakkak fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır, onu fetheden asker ne güzel askerdir.” (Ahmet, Müsned, Bişr el Has’ami hadisi, Hakim, Müstedrek, K. Fiten ve’l-Melahım, Taberani, Mu’cem Kebir, Muaz bin Müsenna hadisi, Beğavi, Mu’ecm es-Sahabe, Bişr el Hasami hadisi)
Hadisin benzerini Buhari’nin Sahihinde Cabir bin Abdullah’tan rivayet ettiği hadiste sevgili peygamberimiz:
عَنْ جَابِرِ بْنِ سَمُرَةَ عَنِ النَّبِىِّ - صلى الله عليه وسلم - قَالَ « إِذَا هَلَكَ قَيْصَرُ فَلاَ قَيْصَرَ بَعْدَهُ ، وَإِذَا هَلَكَ كِسْرَى فَلاَ كِسْرَى بَعْدَهُ ، وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لَتُنْفَقَنَّ كُنُوزُهُمَا فِى سَبِيلِ اللَّهِ
(Rum diyarının kralı) Kayser, helak olduktan sonra bir daha Kayser olmayacaktır. (Fars kralı) Kisra helak olduktan sonra bir daha Kisra olmayacaktır. Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Kisra ve Kayser’in hazineleri, İslam yolunda harcanacaktır” (Buhari, Sahih Kitab’ül Eyman, bab 3 hadis hadisini rivayet etmesi,
İslam tarihi kitaplarının hepsinde, İstanbul’un fethinden önce o fethin olacağının anlatılması,
فَيَفْتَتِحُونَ قُسْطُنْطِينِيَّةَ فَبَيْنَمَا هُمْ يَقْتَسِمُونَ الْغَنَائِمَ قَدْ عَلَّقُوا سُيُوفَهُمْ بِالزَّيْتُونِ
“Kostantıniyye’yi fethederler, zeytin dallarına kılıçlarını asarlar ve Kostantıniyye’nin ganimetlerini taksim ederler” hadisi de İstanbul’un fethinin olacağına dair çok sağlam hadislerden biridir. (Müslim, Sahih, K. Fiten, bab 9 Fethu Kostantıniyye)
Bu Hadisi şerifi, Fatih Sultan Mehmet, etraftaki Müslüman devlet başkanlarına müjdelemek için yazdığı “Fetihname” sinde yazarak müjdenin gerçekleştiğini haber vermiş.
Ashabı Kiramın ileri gelenlerinden ve dört Abdullah’tan biri olan Abdullah bin Amr’a soruldu, (r.a.)
حَدَّثَنِي أَبُو قَبِيلٍ ، قَالَ : كُنَّا عِنْدَ عَبْدِ اللهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِي ، وَسُئِلَ : أَيُّ الْمَدِينَتَيْنِ تُفْتَحُ أَوَّلاً : الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ أَوْ رُومِيَّةُ ؟ فَدَعَا عَبْدُ اللهِ بِصُنْدُوقٍ لَهُ حَلَقٌ ، قَالَ : فَأَخْرَجَ مِنْهُ كِتَابًا ، قَالَ : فَقَالَ عَبْدُ اللهِ : بَيْنَمَا نَحْنُ حَوْلَ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَكْتُبُ ، إِذْ سُئِلَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : أَيُّ الْمَدِينَتَيْنِ تُفْتَحُ أَوَّلاً : قُسْطَنْطِينِيَّةُ أَوْ رُومِيَّةُ ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَدِينَةُ هِرَقْلَ تُفْتَحُ أَوَّلاً يَعْنِي قُسْطَنْطِينِيَّةَ.
“Kostantıniyye ve Roma, bu iki şehirden hangisi önce fetholunacak?’denildi.
Abdullah, bir sandığın getirilmesini istedi, ondan bir kitap çıkardı ve “Biz, Allah Rasülünün etrafında idik ve söylediklerini yazıyorduk, ‘Kostantıniyye mi yoksa Roma’mı önce fetholunacak?” diye soruldu. Allah’ın Rasülü, “Önce Herakl’in şehri yani Kostantıniyye fetholunacaktır” dedi. (Ahmet, Müsned, Abdullah bin Amr hadisi no 6645, İbni Ebi Şeyeb, Musannef, Abdullah bin Amr hadisi no 19811, Daremi, Müsned, Abdullah bin Amr hadisi no 503)
1200 yıllık zaman içinde İstanbul’un fethi Hadisine Hadisçiler itiraz etmediği gibi devlet başkanları ve askerler bu yolda ellinin üzerinde sefer düzenleyip başarısız olmalarına rağmen Hadisin sağlamlığı hakkında tereddüde düşmemişler ki, Fatih de bu seferi düzenlemiş ve o kutlu müjdeye kavuşmuş.
Fetih Hadisini, Ahmet bin Hanbel gibi bir Hadis otoritesinin rivayet etmesi,
Zehebi gibi bir Hadis kritikçisinin “Telhıs” isimli kitabında “Hadis Sahihtir” demesi,
Müslim ve diğer Hadis kitaplarının İstanbul’un fethi üzerine başka hadisler rivayet etmeleri,
İslam ümmeti arasında 1200 yıl hiç tereddüt oluşturmaması,
Ayrıca fethin gerçekleşmesi bile Hadisin sağlamlığının ispatı demektir.
Hicri ikinci asırda Ahmed bin Hanbel’in Müsned’inde geçen hadisin Sahih Hadis olduğunu kabule yanaşmayan Arap milliyetçileri, bunu söyleyen yalancının kerametine inanma durumunda kalacaklardır.
Hadisi şerifi sevgili peygamberimizin söylediği konusunda şüphe uyandıranlar, bunu ilk söyleyen kişinin, fetihten 800 yıl önce keramet göstererek söylediğini iddia etmiş olmuyorlar mı?