Bize hayat verenin hattında/gösterdiği yolda yürüyelim.
Dinime, imanıma, üzerinde secde ettiğim vatanıma, canıma, kanıma, malıma kastedenlerin yolunda değil, can, kan ve din veren Rabbimizin yolunda yürüyelim.
O zaman güçlü olacağımızı haber verir sevgili peygamberimiz:
عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ « لَمَّا خَلَقَ اللَّهُ الأَرْضَ جَعَلَتْ تَمِيدُ فَخَلَقَ الْجِبَالَ فَعَادَ بِهَا عَلَيْهَا فَاسْتَقَرَّتْ فَعَجِبَتِ الْمَلاَئِكَةُ مِنْ شِدَّةِ الْجِبَالِ قَالُوا يَا رَبِّ هَلْ مِنْ خَلْقِكَ شَىْءٌ أَشَدُّ مِنَ الْجِبَالِ قَالَ نَعَمِ الْحَدِيدُ . قَالُوا يَا رَبِّ فَهَلْ مِنْ خَلْقِكَ شَىْءٌ أَشَدُّ مِنَ الْحَدِيدِ قَالَ نَعَمِ النَّارُ. فَقَالُوا يَا رَبِّ فَهَلْ مِنْ خَلْقِكَ شَىْءٌ أَشَدُّ مِنَ النَّارِ قَالَ نَعَمِ الْمَاءُ. قَالُوا يَا رَبِّ فَهَلْ مِنْ خَلْقِكَ شَىْءٌ أَشَدُّ مِنَ الْمَاءِ قَالَ نَعَمْ الرِّيحُ قَالُوا يَا رَبِّ فَهَلْ مِنْ خَلْقِكَ شَىْءٌ أَشَدُّ مِنَ الرِّيحِ قَالَ نَعَمِ ابْنُ آدَمَ تَصَدَّقَ بِصَدَقَةٍ بِيَمِينِهِ يُخْفِيهَا مِنْ شِمَالِهِ ». قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ مَرْفُوعًا إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ
Melekler sorar:
¬– Ya Rab, dağlardan daha güçlüsünü yarattın mı?
– “Evet, demiri yarattım” der.
– Demirden daha güçlü bir şey yarattın mı?
–“Evet ateşi yarattım” der.
– Ateşten daha güçlü bir şey yarattın mı?
– “Evet suyu yarattım”
– Sudan daha güçlü bir şey yarattın mı?
– “Evet rüzgarı yarattım”
– Rüzgardan daha güçlü bir şeyi yarattın mı?
– “Evet, sağ eliyle verdiği sadakayı sol elinden gizleyen insanı yarattım” diye cevap verir.” (Tirmizi, K. Ebvab-üt-tefsir, Muavvizeteyn tefsiri bab 95, hadis 3695, Ahmet, Müsned, Abdullah bin mesud hadisi)
Sahip olduğu imkanları, yaratanın rızası için yaratılmışların istifadesine arz eden
Ve bu yaptığı iyiliği kibir, gurur ve sömürü vesilesi yapmayan,
İyiliklerinin karşılığını yaratılmışlardan almayan insandan daha güçlü bir yaratığın olmadığını, böyle bir güçle donatıldığını ifade ediyor Rabbimiz.
Biz, bize can veren, hayat bahşeden ve bir ismi Hayy olan Allah (c.c.) ın “Hayy” hattında yürüyoruz.
Ana rahminde bize can veren “Hayy” olan Allah’tır.
Kabre kadar her nefes alışverişimizde, her göz açıp kapamamızda “Hayy” olan Allah’a muhtacız. O “Hayy” olan Allah’ın hayat bulmamız için bize gösterdiği sıratı müstakim/peygamberlerin dosdoğru gittiği “Hayy” hattında bir ömür boyu yolculuk yapacağız.
Ancak selli dereye, yelli bele ev yapmadığımız gibi fay hattına da ev yapmayız.
“Hayy” hattında Peygamberler yolunda yürüyen depreme dayanıklı adamın yaptığı ev dayanıklı olur.
Bize depreme dayanıklı evden önce depreme dayanıklı adam lazım. Depreme dayanıklı adam çimentodan çalmaz.
Demirden çalmaz. Çünkü Zilzal/Deprem süresinde zerre kadar iyiliğin mükafatı, zerre kadar kötülüğün cezasının çekileceğini bilmektedir.
Kendi kazandığı helal malından bile sol eline göstermeden dağıtan adam, yaptığı binalardan çimento, demir, kum çalması mümkin değilidir.
Tek başına “Deprem Dede” depremler hakkında verdiği bilgilerle bütün Türkiyeyi aydınlatmış, tedbirlerin neler olduğunu öğretmiş, okullarda depreme karı alınacak tedbirler geleceğizin yiğitlerine öğretilmişti.
Peki depreme dayanıklı Müslümanlar, “Hayy” hattındaki kırılmaları, çatlamaları, yıkımları önceden haber alıp halka duyurma tarafına gidiyor mu.
Değersiz insanlar, bütün değerlerimize karşı savaş açmışlar.
Aileleri parçalıyorlar, Şeyhin oğlunu, şeytana bağlıyorlar.
İnkarcılığın her çeşidini yaymaya çalışıyorlar.
Türkiye’de olmayan inkar çeşidinin önce adını basın yoluyla duyuruyorlar, ardından röportaj hastası profesyonel hocalarımıza soruyorlar ve o da öyle bir tehlikeden bahsediyor ve sonunda mal piyasaya sunuluyor.
“Hayy” hattında yürüyenler, bu tür haberlere itibar etmeden bünyeyi sağlam tutarak yola devam etmeliler.
Sağlıklı adamın filan ülkede yayılan mikrop için vehimle kendini aşılatmak yerine bünyesini sağlam tutması daha iyi olduğu gibi imanını sağlam, amelini kamil yapan bir insana ve o yolda yürüyen Müslümanlar dünyanın bütün şer odaklarının ürettikleri inkar mikropları zarar veremezler.
Formun Üstü