Sevdirmek için en büyük tebliğ, beyan, reklam, ilan… gibi yollarla mesajın muhataplara ulaşmasının tarihi, hazreti Adem’le ve on sayfalık kitabıyla başladı.
“Sayfa” kelimesini bu gün anladığınız şekilde anlamayın.
Allah celle celalüh, ilk insan Hazreti Adem ile Hazreti Havva’nın ve onun çocuklarının iman esaslarını ve insani ilişkilerini düzenleyen ilahi emir ve yasakların olduğu küçük bir ilahi kelam olarak alınız.
Hazreti Musa’ya verilen Tevrat levhaları,
Firavunun kafir kanunlarının kazıklara kazınarak meydanlara dikilişi….
Bütün bunlar, iyi veya kötü mesajların, insanlara ulaşması içindir.
Günümüzde, kitaplar, dergiler, gazeteler, radyolar, reklam panoları, bilgisayarlar, televizyonlar, yazarlar, ressamlar, lazer ışınları, grafikerler, ünlüler, namlılar, namlu sahibi olanlar, kalem tutanlar, şarkılar, türküler…. Gibi insan sayısınca tebliğ yolları kıyamete kadar devam edecektir.
Her çağın ulaşma yolu değişik olsa da, iman esasları ile kafirliğin esasları değişmeyecek ve kıyamete kadar bu ikisinin arasındaki çatışma devam edecek.
Sevmeyi, sevilmeyi ve sevdiklerimizi yaratan Rabbimizin sevgisini kazanmak birinci görevimizdir.
Çünkü O severse, sevdirir.
Hazreti Ademden bu güne kadar gelen ve Kur’an’da adları verilen peygamberler, hala bütün insanlara ad olmaya devam ediyorlar.
Çocuğunun adını Firavun koyan belki dünyada birkaç kişi çıkmıştır.
Onlar da meşhur olmak için Zemzem kuyusuna işeyen Yahudi gibi,
Olmadığı halde “Ben ateistim, ben deistim, ben …istim…diyenler gibi,
Şair olmak isteyen birinin, ‘Mehmet Akif Ersoy, şair değildir” diyen gibi,
Ünlülerden birine söven biri gibi,
Çocuğunun adını bile Firavun koyarak kirleten insanlar çıkabilir.
Yüz milyonlarca insanın adı peygamberlerin adıyla çağrılır.
Gönüllere girmek için gönülleri yaratan ve o gönüle sevgiyi bırakanın Kitabına göre ayarlayalım kalbimizi.
O severse sevdirir.
En büyük israflardan birisi de sevgi israfıdır.
Yaratılmışların hepsi Allaha ait olduğundan birinci sırada insanı seveceğiz.
İnsanlar arasında birinci sırada renk, ırk ve diline bakmadan Müslüman olanları seveceğiz.
Hazreti Ademden kardeşlerimiz olan milyarlarca kafiri, kafirlerin cehenneme doğru sürdükleri bu dünya treninden indirip cennete giden trene bindirmek için çalışacağız.
İnsandan sonra hayvanları, sonra bitkileri ve ağaçları, daha sonra karaları denizleri, yıldızları sevecek, israf etmeyeceğiz, kirletmeyeceğiz, karaborsacılık yapmayacağız ve adil bölüşüme dikkat edeceğiz.
Dünyamızda yaşan 8 milyar insana ulaşacak insan, alet, telefon, reklam çeşidi.. yok.
Hala dünyamızda bilinmeyen yerlerde yaşan, bilinmeyen insanlar varmış.
Ama hepsinin saçının telinden ayağına kadar bütün organlarını yaratan, yaşatan ve yöneten Allah celle celalüh var.
İşte biz, O’nun rızasını kazanırsak ve O, bizi severse sevdirir.
وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ لَوْ أَنْفَقْتَ مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مَا أَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَكِنَّ اللَّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ إِنَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
“Onların (Evs ile Hazrec kabilelerinin) gönüllerini (Allah) birleştirdi. Eğer sen, yeryüzündekilerin hepsini harcasaydın onların gönüllerini birleştiremezdin. Fakat Allah onların arasını birleştirdi. Şüphesiz O, aziz'dir, hakim'dir.
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَسْبُكَ اللَّهُ وَمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Ey peygamber, Allah Sana da, mü'minlerden Sana uyanlara da yeter.” (Enfal süresi ayet 8/63-64)
Dünya insanını eğitim yoluyla cehenneme sevk görevi yapan ABD, Rusya, Çin ve bu üçünün uyduları, dünya çapında yapılan araştırmalarda sevilmeyen devletler olarak ilk üç sırayı hiçbir devlete kaptırmıyorlar.
Halbuki bu yolda yaptıkları bağışlar, milyar kere milyar doları geçmesine rağmen sevilmiyorlar.
Rabbimiz buyurur:
إِنَّ الَّذِينَ آَمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمَنُ وُدًّا
“İman edip, ameli salih işleyenlere Rahmân, şüphesiz bir sevgi yaratacaktır. (Herkes onları sevecek).” (Meryem süresi ayet 19/96)
Önce yeryüzündeki bütün Müslümanları sevmeye, yanında olmaya, ayağına batan bombaları yüreğimizde patlamış kabul edip, gücümüz oranında çareler aramaya çalışacağız.
Sonra dünyadaki bütün insanları, cehennem gibi yüreklerden çıkan kanunlarla,
Cehennem kokulu eğitim yoluyla,
Cehenneme giden trenin yoluna tenimizi serip engellemeye çalışacağız ve şehitlik kanatlarıyla uçacağız
Eğer bu ibadetlerimizi Allah için yapabilirsek bizim tebliğimiz, reklamımız, ilanımız.... gökyüzündeki lazer ışınlarının, dijital reklamların, aydan, uzaydan,, Merih’ten, Jüpiter’den, ışığı on milyon ışık yılında bize ulaşan yıldızlardan yapılan reklamlardan daha yüksek yerden ilanımızı yapmış oluruz.
Sevgili peygamberimiz buyurur:
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، عَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ : إِذَا أَحَبَّ اللَّهُ عَبْدًا نَادَى جِبْرِيلَ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ فُلاَنًا فَأَحِبَّهُ فَيُحِبُّهُ جِبْرِيلُ فَيُنَادِي جِبْرِيلُ فِي أَهْلِ السَّمَاءِ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ فُلاَنًا فَأَحِبُّوهُ فَيُحِبُّهُ أَهْلُ السَّمَاءِ ثُمَّ يُوضَعُ لَهُ الْقَبُولُ فِي أَهْلِ الأَرْضِ
"Allah, kulunu severse, Cebrail’e “Allah, filanı seviyor, sen de sev” der. Cebrail o adamı sever ve gök ehline “Allah filanı seviyor, siz de sevin” der. Gökyüzündekiler onu severler, sonra yeryüzü ehli de onu kabul ederler” (Buhari, Sahih, K. Edeb, Bab 41)
İslam’a uygun olarak 24 saatimizi ibadet içinde geçirirken dilimizde şu duamız da oluversin.
اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ حُبَّكَ وَحُبَّ مَنْ أَحَبَّكَ وَحُبَّ عَمَلٍ يُقَرِّبُنِي إِلَى حُبِّكَ
“Allah’ım, ben, senin sevgini, seni sevenin sevgisini, beni senin sevgine yaklaştıracak amelin sevgisini senden istiyorum. (Tirmizi, Sünen, K. Tefsir, bab süretü Sad, Hakim, Müstedrek, K. Dua, hadis no 1932)
“Sayfa” kelimesini bu gün anladığınız şekilde anlamayın.
Allah celle celalüh, ilk insan Hazreti Adem ile Hazreti Havva’nın ve onun çocuklarının iman esaslarını ve insani ilişkilerini düzenleyen ilahi emir ve yasakların olduğu küçük bir ilahi kelam olarak alınız.
Hazreti Musa’ya verilen Tevrat levhaları,
Firavunun kafir kanunlarının kazıklara kazınarak meydanlara dikilişi….
Bütün bunlar, iyi veya kötü mesajların, insanlara ulaşması içindir.
Günümüzde, kitaplar, dergiler, gazeteler, radyolar, reklam panoları, bilgisayarlar, televizyonlar, yazarlar, ressamlar, lazer ışınları, grafikerler, ünlüler, namlılar, namlu sahibi olanlar, kalem tutanlar, şarkılar, türküler…. Gibi insan sayısınca tebliğ yolları kıyamete kadar devam edecektir.
Her çağın ulaşma yolu değişik olsa da, iman esasları ile kafirliğin esasları değişmeyecek ve kıyamete kadar bu ikisinin arasındaki çatışma devam edecek.
Sevmeyi, sevilmeyi ve sevdiklerimizi yaratan Rabbimizin sevgisini kazanmak birinci görevimizdir.
Çünkü O severse, sevdirir.
Hazreti Ademden bu güne kadar gelen ve Kur’an’da adları verilen peygamberler, hala bütün insanlara ad olmaya devam ediyorlar.
Çocuğunun adını Firavun koyan belki dünyada birkaç kişi çıkmıştır.
Onlar da meşhur olmak için Zemzem kuyusuna işeyen Yahudi gibi,
Olmadığı halde “Ben ateistim, ben deistim, ben …istim…diyenler gibi,
Şair olmak isteyen birinin, ‘Mehmet Akif Ersoy, şair değildir” diyen gibi,
Ünlülerden birine söven biri gibi,
Çocuğunun adını bile Firavun koyarak kirleten insanlar çıkabilir.
Yüz milyonlarca insanın adı peygamberlerin adıyla çağrılır.
Gönüllere girmek için gönülleri yaratan ve o gönüle sevgiyi bırakanın Kitabına göre ayarlayalım kalbimizi.
O severse sevdirir.
En büyük israflardan birisi de sevgi israfıdır.
Yaratılmışların hepsi Allaha ait olduğundan birinci sırada insanı seveceğiz.
İnsanlar arasında birinci sırada renk, ırk ve diline bakmadan Müslüman olanları seveceğiz.
Hazreti Ademden kardeşlerimiz olan milyarlarca kafiri, kafirlerin cehenneme doğru sürdükleri bu dünya treninden indirip cennete giden trene bindirmek için çalışacağız.
İnsandan sonra hayvanları, sonra bitkileri ve ağaçları, daha sonra karaları denizleri, yıldızları sevecek, israf etmeyeceğiz, kirletmeyeceğiz, karaborsacılık yapmayacağız ve adil bölüşüme dikkat edeceğiz.
Dünyamızda yaşan 8 milyar insana ulaşacak insan, alet, telefon, reklam çeşidi.. yok.
Hala dünyamızda bilinmeyen yerlerde yaşan, bilinmeyen insanlar varmış.
Ama hepsinin saçının telinden ayağına kadar bütün organlarını yaratan, yaşatan ve yöneten Allah celle celalüh var.
İşte biz, O’nun rızasını kazanırsak ve O, bizi severse sevdirir.
وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ لَوْ أَنْفَقْتَ مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مَا أَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَكِنَّ اللَّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ إِنَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
“Onların (Evs ile Hazrec kabilelerinin) gönüllerini (Allah) birleştirdi. Eğer sen, yeryüzündekilerin hepsini harcasaydın onların gönüllerini birleştiremezdin. Fakat Allah onların arasını birleştirdi. Şüphesiz O, aziz'dir, hakim'dir.
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَسْبُكَ اللَّهُ وَمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Ey peygamber, Allah Sana da, mü'minlerden Sana uyanlara da yeter.” (Enfal süresi ayet 8/63-64)
Dünya insanını eğitim yoluyla cehenneme sevk görevi yapan ABD, Rusya, Çin ve bu üçünün uyduları, dünya çapında yapılan araştırmalarda sevilmeyen devletler olarak ilk üç sırayı hiçbir devlete kaptırmıyorlar.
Halbuki bu yolda yaptıkları bağışlar, milyar kere milyar doları geçmesine rağmen sevilmiyorlar.
Rabbimiz buyurur:
إِنَّ الَّذِينَ آَمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمَنُ وُدًّا
“İman edip, ameli salih işleyenlere Rahmân, şüphesiz bir sevgi yaratacaktır. (Herkes onları sevecek).” (Meryem süresi ayet 19/96)
Önce yeryüzündeki bütün Müslümanları sevmeye, yanında olmaya, ayağına batan bombaları yüreğimizde patlamış kabul edip, gücümüz oranında çareler aramaya çalışacağız.
Sonra dünyadaki bütün insanları, cehennem gibi yüreklerden çıkan kanunlarla,
Cehennem kokulu eğitim yoluyla,
Cehenneme giden trenin yoluna tenimizi serip engellemeye çalışacağız ve şehitlik kanatlarıyla uçacağız
Eğer bu ibadetlerimizi Allah için yapabilirsek bizim tebliğimiz, reklamımız, ilanımız.... gökyüzündeki lazer ışınlarının, dijital reklamların, aydan, uzaydan,, Merih’ten, Jüpiter’den, ışığı on milyon ışık yılında bize ulaşan yıldızlardan yapılan reklamlardan daha yüksek yerden ilanımızı yapmış oluruz.
Sevgili peygamberimiz buyurur:
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، عَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ : إِذَا أَحَبَّ اللَّهُ عَبْدًا نَادَى جِبْرِيلَ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ فُلاَنًا فَأَحِبَّهُ فَيُحِبُّهُ جِبْرِيلُ فَيُنَادِي جِبْرِيلُ فِي أَهْلِ السَّمَاءِ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ فُلاَنًا فَأَحِبُّوهُ فَيُحِبُّهُ أَهْلُ السَّمَاءِ ثُمَّ يُوضَعُ لَهُ الْقَبُولُ فِي أَهْلِ الأَرْضِ
"Allah, kulunu severse, Cebrail’e “Allah, filanı seviyor, sen de sev” der. Cebrail o adamı sever ve gök ehline “Allah filanı seviyor, siz de sevin” der. Gökyüzündekiler onu severler, sonra yeryüzü ehli de onu kabul ederler” (Buhari, Sahih, K. Edeb, Bab 41)
İslam’a uygun olarak 24 saatimizi ibadet içinde geçirirken dilimizde şu duamız da oluversin.
اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ حُبَّكَ وَحُبَّ مَنْ أَحَبَّكَ وَحُبَّ عَمَلٍ يُقَرِّبُنِي إِلَى حُبِّكَ
“Allah’ım, ben, senin sevgini, seni sevenin sevgisini, beni senin sevgine yaklaştıracak amelin sevgisini senden istiyorum. (Tirmizi, Sünen, K. Tefsir, bab süretü Sad, Hakim, Müstedrek, K. Dua, hadis no 1932)