Büyük
Millet Meclisi’nde görev yapan milletvekilleri, yarından itibaren Meclis
kapısından girerken, personele güler yüzle selam verseler.
İlk
karşılaştığı milletvekili, hangi partiden olursa olsun, ona da selam verseler
ve hayırlı günler dileseler.
Aynı
ilin milletvekili ile karşılıklı oturup ilin sorunlarını halletme konusunda
birbirlerine yardım etseler.
Birbirleri
hakkında konuşurken ağzı bozuk, sokak serserileri gibi konuşmamaya, arkasında
binlerce oy verenini temsil ettiğini unutmamaya ve hiçbir kimsenin gönül telini
bile titretmemeye dikkat etseler.
Çirkin
kelimeleri söylerken kininin dışarı çıkmasından biraz rahatlama hissetse de
aslında suyu çekilen kuyunun alttan daha fazla su geldiği gibi kini biraz daha
artar ve karşısındakiler içinizin dışınıza çıktığını görüp, sizden
iğrenebilirler veya etrafa çirkef saçarak çirkefliğin lağımının akıntısına hız
verirsiniz. Rakip partinin milletvekili ile illerine giderken sırayla
birbirlerinin arabasıyla gidip gelseler ve ilin merkez caddesinde birlikte el
ele gezerek örnek olsalar.
Meclis’te
rakip partinin konuşmacısı doğru bir şey söylediğinde alkışlamasını, yanlış
konuştuğunda üzülmesini bilmeli ve onunla gizli görüştüğünde, “Galiba siz,
konuşmanızda şunu demek istediniz ama dil sürçmesi oldu gibi geldi bana”
demesini bilmeli.
Evde
babayla annenin, birbirlerine karşı davranışları nasıl ise çocuklar da öyle
davranırlar.
Bugünlerde
biraz daha fazla artan kadın taciz, tecavüz ve öldürmeleri artarken önde
görülenlerin davranışları toplumda bir durulma, dinginleşme meydana
getirebilir.
Çünkü
ailenin örneği anne, baba, dede ve büyük anneler olduğu gibi milletin örneği de
seçilmişlerdir.
Hikâyelerdeki
devlerin ağzından ateş fışkırdığı gibi bazı milletvekillerinin ağzından çıkan
kelimelerin gazı, dumanı basının sayfalarından, televizyon ekranlarından evlere
kadar sızıyor ve bütün bir milleti zehirlemeden önce ağzından ateş fışkıran
milletvekilinin insanlığını kasıp kavurduktan sonra o kasırga milleti
zehirliyor.
Kâfirlik
dönemini yaşarlarken kız çocuğu doğduğunda utancından yüzü kapkaraya dönüşen
erkek müsveddesi gâvurlara o günün gâvur kanunları o kız çocuğunu canlı canlı
toprağa gömme yetkisini veriyordu.
Aynı
erkek ve kadınlar, Müslüman olduktan sonra dünya insanına örnek olacak şekilde
adına Asr-ı Saadet denilen bir örnek model hayat sunmuşlar.
Sevgili
Peygamberimizin merfu’ hadisleri, ashabın mevkuf hadislerinden yüz binin
üzerinde hadis rivayeti elimizin altındadır.
Onlardan
hiçbirinin Müslüman olduktan sonra hanımını dövdüğüne dair veya boşandığı
hanımına zarar verdiğine dair bir tek rivayet yoktur.
Aksine
boşandığı hanımı evlenirken yardımcı olan erkek sahabeler olduğu gibi,
boşandığı kocasının evlenmesi için eski eşine yardım eden hanım sahabeler
olmuş.
İş
aileden başlar.
Ailenin
örnek aldıklarıyla devam eder.
Biz,
aile düzenimizden parlamento düzenimize kadar her şeyimizle Rabbimizin tabiat
kanunlarına uyarak, O’nun verdiği elle veriyoruz, O’nun verdiği dille, ayakla,
akılla, gönülle seviyor, veriyor, alıyor, yürüyor, düşünüyor, karar veriyoruz.
O’nun
yarattığı güneşle aydınlanıyor, O’nun verdiği havayla soluyoruz ama kendimize,
birbirimize, ailemize, insanlığa, tabiata karşı nasıl davranacağız sorusunun
cevabını bizim gibi ölümlü insanların hastalıklı, gâvurluk karışımlı, akıl
salgısıyla halletmeye kalkıyor ve binlerce suç işlendiğinde suç işleyene
yönelik cezaların artırılmasına yöneliyoruz.
Sivrisinek
ısırdığında hemen onu öldüren sineksavarla savaşa kalkıyoruz ama akıl
salyalarının meydana getirdiği bataklıktan kurtulmayı aklımızdan geçirmiyoruz.
Aklından
geçirenler de hayali bir çağdışı devin korkusundan aklının üzerini kapatıyor.
Arif
Nihat Asya’nın dediği gibi:
“Sessizce
düşünsek, duyacaklar bir gün,
Olmazları,
olur sayacaklar bir gün,
Bu
gidişle bunlar elinden gelse,
Rüyalara
sansür koyacaklar bir gün” oluyor.
Rabbimiz
de bizi uyarıyor:
“…İnsanlardan
korkmayın benden korkun. Azıcık para karşılığında ayetlerimi satmayın. Kim
Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir” (Maide
Suresi, ayet: 5/44).