Türkiye’den en az 100’ün üzerinde kurum, kurban kesmek üzere dünyaya dağılacaklar.
Hayırda yarışacaklar.
Afrika’da yakın zamana kadar Türk Büyükelçiliği yokken hayır kuruluşları halklar arasında elçilik yapmaya başlamışlardı.
Malezya, Endonezya, Pakistan, Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan… gibi halkı Müslüman ülkeler,
Hindistan, Amerika, Avrupa Birliği, İngiltere… gibi ülkelerde yaşayan Müslüman guruplarımız da bu hayır yarışında sevap ipini göğüslemek için çalışıyorlar.
Organize olduklarını da gidip gelen dostlarımdan öğreniyorum.
Mesela, Z ülkesindeki Müslümanların fakir olanlarına gönderilen yardımların hepsi, aynı fakir ailelere gitmiyormuş.
Mesela A kurumun, yıllarca temas kurduğu ve bugüne kadar dürüstlüğünü gördüğü Z ülkesindeki bir İslami cemaatle diğer ülkeler de temas kurup yardımlarını onun eliyle dağıtırlar ama o kurum, ülkenin her tarafında zor durumda olan Müslümanların adresini veriyor ve her ülke kendi elleriyle ulaştırıyormuş.
Hayırların dağıtımı için giden kardeşlerimiz, ellinin üzerinde ülkeden gelenlerle yakın temas kurmalarını, dil ayrılığı olsa da aynı şehrin aynı camisinde birlikte kıldığınız namazların arkasından gözlerle selamlaşırken onlara, yıllardır görmediğiniz kardeşinizi görmüş gibi bakmanız yeterlidir.
Yürekten, Arapça konuşanlara Ehıy, İngilizce bilenlere, Brother, Fransızca konuşanlara Frére, deyin elinizi göğsünüze basın, rengarenk Müslüman kardeşlerinizi gördüğünüzde “Kardeşlik Bahçesinde” hissedin kendinizi.
Hacdan dönen hacılarımızın hepsi, Malezyalı hacıların saygılı duruş ve yürüyüşlerini anlatırlar hep.
Bu bile bizi Malezya’daki kardeşler arasındaki gönül köprüsü olmaya devam eder.
Param parça yapılmış ülkelerimizin Müslümanları, bu tür hayır yarışlarıyla fakirlere yardım ederlerken, halkı Müslüman ülkelerin başkanları arasındaki buzları da eritebilirler.
Devlet yöneticilerinin dış görünüşlerine bakarak, sizler birlik ve beraberliğinizi bozmayınız.
Onların arasında dolaşan kara kedilere fırsat vermeyiniz.