Yüz metre koşucusu, hedefe kilitlenir.
Başarmaktan başka hiçbir şeyi düşünmeden koşarsa ödüle kavuşur.
Taekwondo ustası, kiremit kırma gösterisi yaparken, gücünü, tekniğini, hızını, konsantre/odaklanmasını, yağunlaşmasını ayrılmaz bir parça haline getirmeden başarılı olmazmış.
Odaklanma, aklını, beynini, ve bütün hücrelerinin gücünü kolundan hedefe indirme halidir.
O esnada zihni alkışa, aferine takılırsa başarılı olamaz.
Atıcı, hedefe kilitlenecek, gezi, gözü, arpacığı ve 12 rakamını tek çizgi haline getirirken başka hiçbir şey düşünmeden ve de nefesini bile keserek atarsa hedefe ok/kurşun varır.
Kişinin, en sevdiği, onsuz olmazı olan nefesten bile geçecek.
Rabbimiz, Mü’minleri tarif ederken özelliklerinden birinin de huşu olduğunu haber verir:
قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ
“Mü'minler muhakkak kurtuluşa erdiler.
الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ
Onlar, namazlarında huşuludurlar.” (Mü’minun süresi ayet 23/1-2)
Huşu, namazı, Rabbin emrettiği, Rasülünün gösterdiği şekilde kılarlarken aklı, zihni, kalbi, ve bütün hücreleriyle Rabbin huzurunda olduğu inancıyla hareket edip onun rızasına kilitlenme olayıdır.
O esnada gösteriş, kibir, dolar, Euro, çek, senet, alış-veriş…. Gibi düşünceler, hedefe kilitlenmeyi engellerler.
Rabbin rızasını isterken kendi aklımızın mantığıyla değil, aklımızı da yaratanın belirlediği yolla kazanmaya çalışacağız.
Kiliselerde, Manastırlarda, Havralarda, Budist tapınaklarında…, Komünizm yolunda nice insanlar, yürekten inanmışlar ve ömürlerini o yolda tüketirken, dünyalık hiçbir şey istemeyenler de olmuş.
Ama bunlar için Rabbimiz, kendisinin istemediği şekilde O’na ibadet ettiklerini şöyle haber verir:
ثُمَّ قَفَّيْنَا عَلَى آَثَارِهِمْ بِرُسُلِنَا وَقَفَّيْنَا بِعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ وَآَتَيْنَاهُ الْإِنْجِيلَ وَجَعَلْنَا فِي قُلُوبِ الَّذِينَ اتَّبَعُوهُ رَأْفَةً وَرَحْمَةً وَرَهْبَانِيَّةً ابْتَدَعُوهَا مَا كَتَبْنَاهَا عَلَيْهِمْ إِلَّا ابْتِغَاءَ رِضْوَانِ اللَّهِ فَمَا رَعَوْهَا حَقَّ رِعَايَتِهَا فَآَتَيْنَا الَّذِينَ آَمَنُوا مِنْهُمْ أَجْرَهُمْ وَكَثِيرٌ مِنْهُمْ فَاسِقُونَ
“Sonra onların izleri üzerinde, art arda peygamberlerimizi gönderdik. Arkalarından Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Ona İncil'i verdik. Ona uyanların (Nasara’nın) kalplerine şefkat ve merhamet koyduk. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, biz onu onlara yazmadık. Allah'ın rızasını aramak için yaptılar. Fakat buna da hakkıyla riâyet edemediler. Onlardan iman edenlerin mükâfatını verdik. Onların bir çoğu ise fasıktır.” (Hadid süresi ayet 57/27)
Rabbimiz bu konuda kılavuz kitabımızın Kur’an olduğunu haber veriyor:
جَاءَكُمْ مِنَ اللَّهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبِينٌ
“Ey ehli kitap…..Size, Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap gelmiştir.
يَهْدِي بِهِ اللَّهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ وَيُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِهِ وَيَهْدِيهِمْ إِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ
Allah, rızasına uyanları, o kitapla, selamet yollarına ulaştırır, onları karanlıklardan Allah'ın izniyle aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola iletir.” (Maide 5/15-16)
Rabbimizin rızasına kilitleneceğiz.
Bu işlemi yaparken Kur’an-i Kerimi, sevgili peygamberimizin anladığı ve uyguladığı gibi yapacağız.
Bu dünyada selameti onda bulduğumuz gibi Selamet yurdu Cennete de o yolla ulaşacağız.
Yolda yürürken, selam verirken, gülümserken, gönül alırken, yardım ederken, su içerken, yemek yerken, namaz kılarken.. özetle her hareketimizi ibadete çevirmek için her şeyimizle-ki her şeyimizi bize veren de O’dur- O’nun rızasına kilitlenmemiz gerekir.
Rabbimizin verdiği can, ten ve malımızı yine O’nun gösterdiği yolda harcarsak, Rabbin rızasına kavuşuruz.
لِلْفُقَرَاءِ الْمُهَاجِرِينَ الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَأَمْوَالِهِمْ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا وَيَنْصُرُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُولَئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ
“(Bu ganimetler) Yurtlarından ve mallarından çıkarılan, Allah'ın lûtuf ve rızasını arayan, Allah ve Rasûlü’ne yardım eden fakir muhacirlere aittir. İşte onlar sâdıkların ta kendileridir.” (Haşr süresi ayet 59/8)
En büyük hedefimizi de Rabbimiz haber verir:
وَعَدَ اللَّهُ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ وَرِضْوَانٌ مِنَ اللَّهِ أَكْبَرُ ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
“Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, içinde ebediyyen kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve adn cennetlerinde güzel meskenler va'detti. Allah'ın Razı/hoşnut olması ise hepsinden büyüktür. İşte büyük başarı budur.” (Tevbe süresi ayet 9/72)
Bu hedefe, atıcıdan, tekvandocudan daha çok odaklanarak,
İmanda, amelde, namazda, oruçta, hacda, zekatta,
Siyasette, ticarette, sanayide, dijital sanayide, basın-yayında, zanaatta,
Hayatın her alanında, her hal ve hareketimizde,
Rabbin rızasına kendimizi kilitledikten sonra imtihan sorumuz olan mal ve canlarımızın gücünü, kilitlendiğimiz hedefe doğru kullanalım. Allah yardımcımız olsun.