Mahmut TOPTAŞ
Şehrin Valisi, Vakfın mütevellisi, çocuğun velisi, yetimin velisi, delinin velisi gibi tamlamaları biliriz.
Kelimenin kök manasını bilmesek de velayetin mal veya canın meşru bütün ihtiyaçlarıyla ilgilenen, varlığıyla onun ardında duran şahsın yaptığı işin adının “velayet” olduğunu biliriz.
Bizim gerçek velimiz Allah’ımızdır,
Onun Rasülü sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa’dır ve ruku ederek namaz kılan ve zekatını veren Mü’minlerdir.
Bunun böyle olmasını da Rabbimiz bizden istemektedir:
إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ آَمَنُوا الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ
“Sizin dost ve idareciniz, Allah, Onun Rasülü ve rukü ederek na¬maz kılıp zekât ve¬ren mü'minlerdir.” (Maide süresi ayet 5/55)
Her gün yatsı namazından sonra okuduğumuz Bakara süresinin son iki ayetinde “Ente Mevlana/Bizim velimiz sensin” der ve o günümüzü kapatırız.
Rabbimiz:
اللَّهُ وَلِيُّ الَّذِينَ آَمَنُوا يُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَالَّذِينَ كَفَرُوا أَوْلِيَاؤُهُمُ الطَّاغُوتُ يُخْرِجُونَهُمْ مِنَ النُّورِ إِلَى الظُّلُمَاتِ أُولَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
“Allah, iman edenlerin dostu¬dur. Onları (küf¬rün) karanlıkların¬dan ima¬nın aydın-lığına çıkarır. Kâfir¬lerin dostları ise tağutlardır. Tağut (Kendini ilah yerine koyan ve Allah’ın indirdiği değil, insanın dediğine uyulacak diyen) onları ay-dınlıktan karanlıklara çıkarır. İşte onlar ateşin yara¬nıdırlar ve onlar orada ebedidirler.” Buyurmuş (Bakara süresi ayet 2/ 257)
Allah’ın dostu olanlar ise Allah’ın yarattıklarından korkmazlar. Şeytanın oyuncağı tağutların yolundan değil kendilerini her saniye ve salisede onları görüp gözeten Allah’ın indirdiği ve sonu cennete varan yolu izlerler.
أَلَا إِنَّ أَوْلِيَاءَ اللَّهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
“İyi bilin ki, Allah'ın veli/dostlarına korku yoktur. Onlar üzülmezler de. (Yunus süresi ayet 10/62)
Kişi Allah ile dost olunca onunla dost olanlarla da dost olur.
وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَيُطِيعُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُولَئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
“Mü'min erkeklerle, mü'min kadınlar birbirleri¬nin dostlarıdır¬lar. İyiliği emre-derler, kötülükten alıkoyarlar, namazı kılarlar, Ze¬kâtı verirler. Allah'a ve Rasülüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah Aziz'dir, Hakim'dir. (Tevbe süresi ayet 9/71)
Gerçek dostumuzda ve kendimizde birinci derecede arayacağınız İslam’ın tarif ettiği bir imana sahip olmaktır.
Böyle bir imana sahip olan kadın-erkek herkes bizim dostumuzdur.
Bu dostun işlediği hiçbir suçu tasvip etmeyeceğiz ama o suçu işleyeni saf dışı da bırakmayacağız ve hiçbir zaman İslam düşmanının eline teslim etmeyeceğiz.
Gerçek dostlarda aranan olmazsa olmazımız imandır.
Bu imana sahip olanlardan istenen ikinci şey iyilikleri yaygınlaştırmak, kötülüklerden alıkoymak.
Bu özelliklere sahip olanların günde beş defa biraraya gelmeleri ve halkın içinde Hakka saygı duruşu yapmaları için aynı safta aynı yöne dönerek omuz omuza vererek namaz kılmalarıdır.
Omuz omuza vererek Rabbin huzurunda duran bu Müslümanların gönül birliğinin kasa ve keselere de etki edip zekat kanallarından parayı fakirlere de akıtarak dengeyi sağlamaları gerekir.